Geçtiğimiz hafta sonu bedenim oryantasyon kursunda, aklım bu hafta yazacağım yazıdayken gözlerim tahtada yazılı olan birkaç sözcüğe takıldı. Dikkatlice okuyunca günlük hayatta işimizi kolaylaştıracak büyünün sözleri olduğunu fark ettim. Bu etkili büyünün tarifini sizlerle de paylaşmak istiyorum. Malzemeleri not alın! Büyümüzün ilk malzemesi GÜVEN sözcüğüdür. Birine güvenmek ve güvenilir olmak… Kulağa ne hoş geliyor değil mi? Uygulamak da söylemek kadar hoş aslında ama ne yazık ki güven konunda epeyce zayıfız. Güvenmeye kendimizden başlarsak işimiz kolaylaşır. İnsan her şeyden önce kendine güvenmeli, kendine dürüst olmalıdır. Sonra en yakından başla güvenmeye. Küçük masum sırlar vererek ne kadar güvenilir olduklarını test et. Ama şunu unutma güven testi yapmak kaşındakinin de hakkı. Denemeden bilemezsin, bilmeden güvenemezsin. Tarifimizin ikinci malzemesi ÜSLUP ’tur. Konuşurken neyi nasıl söylediğin anlamayı ve anlaşılmayı etkileyeceğinden dikkat edilmesi gereken bir husustur. Nazik ve yumuşak bir sese tonuyla konuşmak sizi her zaman ileriye taşır. Sanıyoruz ki bağırarak ve kaba cümleler kurarak konuşursak haklı çıkarız, kazanırız. Ne yazık ki bu koca bir yalan. Üslup bazen savaşlar başlatırken bazen barışlar imzalatır. Büyümüzün tarifine üçüncü malzememiz olan LÜTFEN ile devam ediyoruz. Lütfen sözcüğü rica etmektir yalvarmak değil. Bazı sözcükleri insanlar inatla kullanmak istemiyor. Anlamını bilmedikleri o kadar açık ki. Lütfen demek, sanırım aşağılık kompleksi olan insanlar da eziklik hissettiriyor. Neyse o ayrı bir konu. Lütfen demek her kapıyı açan başlı başına bir büyü aslında. O nedenle büyümüze bolca ekleyelim. Bir diğer malzememiz ÜRRETKENLİK. Hazıra dağ dayanmaz derler ya aynen öyle işte. Bir köşede oturup sadece tüketen olmak insani özelliklerle pek örtüşmüyor. Ne de olsa insan aklı, zekâsı, el becerisi, kuvveti olan bir canlıdır. Benim üretken olmaktan kastım şudur; karşımıza çıkan sorunlara çözüm odaklı yaklaşmak. Bir düşünün elinizde geniş, verimli bir arazi var. Sulumu imkânları gelişmiş, toprak zengin ama siz onu ekip biçmek yerine nadasa bırakıyorsunuz. Bu nedenle büyümüze üretken olmayı ekleyelim ve beynimizi nadastan çıkaralım. En sevdiğim malzemelerden birine geldik. MEMNUNİYET. Bir kitapta okumuştum. Adını hatırlayamadım. Kitapta şöyle diyordu;” siz imkânsızı başarırsınız suyun üstünde yürürsünüz ama insanlar yüzme bilmediğiniz için yürüdüğünüzü söylerler. İnsanları memnun etmek böylesine zor ne yazık ki… Büyümüzün sonunu yaklaşırken en önemli malzemeye sıra geldi. O da SAYGI. Yaşadığımız bütün sorunlarımızın temelinde yatan unsur, her şeyi bildiğimizi sanırken bilmediğimizin farkında olmadığımız bir ihtiyaçtır saygı. Saygımız kimliğimizdir. Kim olduğumuzu gösterir. Saygı görmek isteyen sayı göstersin diyerek büyümüzün son malzemesini yani EMPATİ’yi ekliyoruz. Geçen hafta epeyce üstünde durmuştum. İşte bu malzemeleri bir araya getirdiğimizde büyümüz ortaya çıkıyor. Büyümüz;
Güven+Üslup+Lütfen+Üretkenlik+Memnuniyet+Saygı+Empati=GÜLÜMSE
İçten, sıcak, sevgi dolu bir gülümseme çaldığınız bütün kapıları ardına kadar aralar size. Karşılaştığınız insanlarla aranızda kuvvetli bağlar kurur. Ailenizde mutluluğu unutturur, iş yerinizde yorgunluğu azaltır. Bu büyüyü denemenizi ve uygulamanızı tavsiye ederim. O halde: GÜLÜMSEYİN!
MONAROZA