Çoğumuz rant işlemlerini iktidarın bakanları belediye başkanları yapar diğerleri doğrucu Davut havasında sanırsınız...
Hâlbuki dairelerdeki çalışanların bir kısmı da rant işlemi oluştururlar.
Dürüst, asla rant için emir veya teklife asla boyun eğmeyen bürokratları tenzih ederim.
***
Servis yolu rant emrini yazmıştım. Hatırlarsınız,
***
Karayollarında, yola çekilip serilecek stabilize (kum), kırma taş gibi malzemelerin taşınması ihale edilirdi.
***
Yıl içinde akaryakıta zam olmuşsa bu farkı vermek için Sayıştay’ın da yayınladığı formülle hesaplar yapılır. Müteahhitlere fark verilirdi.
Sizin de anlamanız için açıklayayım.
Nakledilen malzeme yekûnu beş ton adedine bölünür kamyonların kaç defa götürü yaptığı bulunur
Km’de yapacağı yakıtta hesaplanarak. Ne kadar yakıt alındığı meydana çıkardı.
Birde, müteahhidin akaryakıt faturalarına bakılır hesap aynı veya az bir fark varsa ödenir. Fazla istek dikkate alınamazdı.
***
Bana bağlı nakliye müteahhidin hesabı ile faturası da (bu kelimeye dikkat) aynı olup. 1969’da ki değere göre yirmi bin TL ödeme emrini imzaladım.
İki gün sonra koltuğunun arkasındaki duvara mühendislik yeminini aynen yazıp asan müdür muavini Mustafa Kasacı çağırdı.
“Sen akaryakıt fiyat farkını düşük yapıyorsun. Asfalt bürosu daha fazla yapıyor ve onların hesabına göre yetmiş beş TL olacağı yerde düşük ödeme yapıyorsun.
Sende ona göre hesapla ve ödemeyi imzala” emrini veriyordu.
“Beyefendi onlar yanlış yapıyor demek ki. Danıştay’ın kararı var zaten müteahhidin faturası da öyle.”
“Sen dediğim gibi yap”
“Maalesef yapamam. Kime isterseniz ona yaptırın…” deyip dosyayı önüne sürüverip çıktım odasından.
***
Dosyayı alıp başka servise yaptırdılar ve bendeki hesaba itiraz etmeyen faturaları da öyle olan müteahhide 75 bin lira ödediler.
Ertesi gün müdür çağırıyor Muavin Mustafa Kasacı’nın odasında dediler.
Odaya girdiğimde ikisi de oturuyordu.
Müdür “Ahmet akaryakıt fiyatı hesabını Mustafa Bey’in dediği gibi yapmamışsın.
“Evet efendim…”
“Nasıl yapmazsın…” derken kollarını da hareketlendirip bağırarak…
“Seni Hakkâri’ye atacağım. Atacağım seni…” bağırtısını kesip
“Bağırmanıza lüzum yok beyefendi. Türkiye’nin her yerine gitmekten gurur duyarım…” dediğimde…
“Çık odadan çık..” diyerek kovaladı.
***
Üzüldüm tabii ama kimseye de renk vermedim. Evde bile konu etmedim.
Bana Hakkâri ilimizin yolları görünmüştü.
“Olsun orası da bizim memleketimiz. Oranın kalmış yollarını yaparım…” diye düşündüm.
***
Dosyayı alıp başka servise yaptırdılar ve bendeki hesaba itiraz etmeyen faturaları da öyle olan müteahhide 75 bin lira ödediler.
O zamanlar elli bin liraya bir daire alına biliniyordu.
Durumu genel merkezde yol yapım fen heyetindeki ağabeyim İhsan beye telefonla anlattım.
“Nasıl olur nasıl yaparlar ceza görürler. Sen müsterih ol diye teselli etmişti.”
***
Tayinim için herhangi bir teklifin, genel müdürlüğe gidip gitmediğini bilmiyorum.
Aradan bir iki hafta sonrası…
Genel müdürlükten bir yazı geldi.
***
Yazıda; “Nakliye işlerinde akaryakıt fiyat farkı hesaplamasında…
Yanlışlıklar yapılarak fazla ödemeler yapıldığı görülmüştür.
Bölgeniz yol Yapım Arazi Müh. Ahmet Güldağ’ın yaptığı hesap dikkate alınarak.
Ona göre bütün müteahhitler için yeniden fark hesabı yapılmasını.
Fazla ödenmiş olanların geri alınmasını.
Neticeden bilgi verilmesini…” deniliyordu
Ödemelerde imzaları olan Müdür Muhlis Bingöl ve Muavin Mustafa Kasacı’nın tabiri caiz ise paçaları tutuşmuştu.
Müteahhitlerden mi yoksa kendileri mi fazla ödemeleri ödediler. Bilmiyorum.
Bildiğim bir şey varsa müdür İstanbul'a muavin olarak muavin de Samsun’a tayin olmaları idi.
***
Bir ara Müteahhit Emin Hattat’ın kardeşi hesapları kapatmak için geldiğinde beni görünce…
“Sen hâlâ burada mısın” deyimine…
“Bir yere mi gidecektim” diye sordum.
Kekeleyerek “Hiç ayrıldı diye duymuştum da…” Cevabına
“Bizim Allah'ımız var. Siz ona söz geçiremezsiniz” deyiverdim.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…