Efendim bugün itibâriyle Şaban ayına girmiş bulunmaktayız. Günler bir bir bitti. Bir ay önce üç ayların kutlu zemini içerisinde Allah Teâlâ’nın ayı Receb ayına erişmiş ve elimizden geldiğince günlerimizi doğru değerlendirerek ihyâya çalışmıştık. İşte Receb ayı bitti ve bugün Şaban ayına başlamış bulunuyoruz. Nasipse o da bitecek ve ardından on bir ay boyu hep özlemle beklediğimiz Ramazan ayına erişeceğiz.
Evet, sevgili okurlar bu yazı vesilesiyle hepinizin ve İslam âleminin Şaban ayını mübârek ediyorum bu ayın Rasûlümüzün şefaatine erişmemize vesile olmasını cânı gönülden Cenâb-ı Hakk’dan niyaz ediyorum. Hep yazar ve söyleriz Şaban ayı sevgili Peygamberimizin ayıdır. Bu ayda O’na olan sevgi ve muhabbetimizin ifâdesi olarak çokça salavatı şerifeler getirmeli, Kur’ân’a daha çok yönelmeli illa Ramazan ayında değil Şaban ayında da sırf O’nu rûhu cemîli için hatimler yapmalı, Rabb’imiz rızâsı için oruçlar tutmalıyız. Zirâ O aleyhissalâtu vesselem Şaban ayında âdeta kendini Kur’ân’a kapatırdı. Ramazan ayından sonra en çok bu ayı oruç ile geçirirdi. Daha önce yazdık hep bunları ama hatırlatmakta fayda var. Şu mübârek üç aylar iklimi bilhassa da yani girdiğimiz Şaban ayı günümüze ayrı bir letâfet ayrı bir bereket getirmeli. Belki Receb ayını arzu edilen şekilde değerlendiremediyseniz işte size yine farklı bir fırsat haydi davranalım, doğrulalım, Şaban ayının güzelliklerinden nasiplenmeyi kaçırmayalım. Zira Receb ve Şaban ayını ne kadar güzel değerlendirirsek Ramazanı bir o kadar güzellikle karşılarız.
Şaban ayı günlerimiz bize hem dünyâmız hem ahretimiz adına bol kazanç getirecek günler olsun, günlerimiz O kâinâtın incisiyle dolsun. O; dudaklarımıza nağme, gönüllerimize muhabbet olsun. O aleyhissalâtu vesselam dilimize dua, yüreğimize sevgi doldursun. Her gün her namazın arkasından şöyle bir on dakika O’nu hayallerimize misâfir ederek tefekkür saatimiz bulunsun, sayıca artmış olarak O’nun mübârek rûhu şeriflerine takdim edeceğimiz salavâtı şerifelerimiz bolca olsun inşaALLAH.
Efendim bu sene üç ayların başlangıcında kendimizi bir sorgulama bilincine tâbi tutmuştuk hatırlarsanız. Bugün de bu sorgulama zincirine bir başka boyutla devam edelim istiyoruz. Mübârek Şaban ayının bu ilk gününde Peygamberlerin Sultânı Hz. Muhammed aleyhisselâm’a olan ümmetlik bilincini diri tutma adına O kutlu Rasûle lâyık bir ümmet miyiz? Bunu sorgulayalım.
Evet bizler Müslümanlar olarak, bu güzel dîni ümmetine bırakabilmek için ne fedâkarlıklara katlanan, kendi akrabaları tarafından ötelenen, kavminden nice hakâretler gören, öylesine emin ve doğru bir şahsiyet olmasına rağmen getirdiklerine itimat edilmeyip yalanlanan, kendi yurdundan ayrılmak zorunda kalan o insan şahikası bir muhteşem peygambere karşı biz hangi fedâkarlığa katlanıyoruz veya katlandık? O’nun bize onca emekler harcayarak takdim ettiği yüce İslâm’ı yaşama ve yaşatma konusunda ne gibi gayretlerimiz oldu, oluyor?
O aleyhissalâtu vesselâm’ın hayâtı bizim hayâtımıza benziyor mu? Ne gibi farklılıklarımız var? Çıkaralım, listeleyelim. O’na benzemeyen taraflarımızı hiç olmazsa şu mübârek Şaban ayında giderelim bu husustaki eksikliklerimizi tamamlayalım. Bâri O’nun ayında O’na benzemek için yoğun çaba sarf edelim. O’nun sünnetlerini bir bir ihya edelim, yayılmasına çalışalım. Bilhassa pratik hayatta çok kullanılan sünnetlerini kendimiz, ailemiz, dost ve arkadaşlarımız arasında uygulamaya ahdedelim. Emin olun sünnetleri ihya ederken dikkat ediniz, gününüze ayrı bir bereket, farklı bir güzellik gelecektir. Bunların yanı sıra yaptığınız, uyguladınız davranışlara âit olan hadislerin kırk tânesinin metnini de ezberleyelim. Bu Şaban ayı size, kırk hadis ezberleme farkı katsın. Ve yine sırf O’nun rûhu şeriflerine bir hatim yapma şerefine erdirsin sizi ne dersiniz? Sanırım olmayacak şeyler yazmıyorum değil mi? Haydi gayret. Gayret sizden Tevfik Hz. Allah Teâlâ’dan olacaktır emin olun.
Ayınız mübârek olsun efendim.