2 Temmuz Perşembe günü çok büyük bir ihtimalle sizler bu satırları okurken Danıştay’ın ilgili dairesi tarafından Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneğinin yaptığı başvurusu konusunda bir karar verilmiş olacak.
Adı geçen derneğin geçmiş yıllarda yani 2005, 2008, 2012, 2015, 2016 yıllarında yaptığı başvurular reddedilmişti.
Bu defa başvurunun kabul edileceği şeklinde bir beklenti oluşturuldu toplumda.
Bu beklentiye paralel olarak 24 Kasım 1934 yılında Bakanlar Kurulu Kararı ile müze yapılan Ayasofya Camiinin tekrar Camiye çevrilebilmesi için önceki kararın iptali için açılan davada Danıştay 10. Dairesi'nin 2 Temmuz günü konuyla alakalı duruşma yapacağı ve karar vereceği bilinmesine rağmen sanki basın yayın organlarındaki yayınlar ile önceden karara zemin oluşturuldu.
Kimileri yine Fatih Sultan Mehmet Han(rha)in Vakfı olan Kariye Camii'nin 2019 yılının kasım ayında Danıştay 10. Dairesinin müzeye dönüştürülmesine yol açan Bakanlar Kurulu kararını iptal etmesini örnek göstererek bu defa 2 Temmuz tarihinde Ayasofya için de Kariye Camii' kararına emsal bir karar alınacağını ifade ettiler.
Kimileri ise MHP genel başkanı Bahçeli’nin “Ayasofya Müslüman Türk milletinin fetih camisidir. Bu hakikat değişmeyecektir. Ayasofya'dan çan sesi değil, Allah'ın izniyle ezan sesi yükselecektir. Herkes hesabını buna göre yapmalıdır.” sözlerinden yola çıkarak Cumhurbaşkanının Bahçeli’yi sanki önceden bilgilendirmiş havasını estirdiler.
Daha başkaları ise belki bir adım daha öne çıkarak iktidara yakın olduğu söylenen basın yayın organlarına el altından Ayasofya Camii için 5 bin metrekare büyüklüğünde. Erguvani renkte halı siparişi verildiğini ve ilerisi için de aynı motif ve renk bir daha tutturulamayabilir ihtimali göz önüne alınarak tedbir amacıyla ilave 15 bin metrekare daha halı hazırlanmakta olduğu bilgisini sızdırdı.
Bütün bunların başlangıcı için İstanbul'un fethinin 577.yıldönümünde Ayasofya'da Fetih suresinin okunmasının ardından Ayasofya'nın cami olması konusunda Cumhurbaşkanının açıklaması olan "Ayasofya'da namaz da kılınır, Fetih Suresi de okunur. Buna ancak ve ancak aziz milletimiz karar verir" sözleri alınmış olsa bile Danıştay’ın Ayasofya'nın müzeden camiye dönüştürülmesi için talimatla hareket etmeyeceği bir gerçektir.
Belki Danıştay geçmişte aynı taleple açılan davada31 Mart 2008’de vermiş olduğu Ayasofya’nın müze olarak kullanılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı görüşünü Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 10 Aralık 2012 tarihli kararına istinaden tekrarlayarak müze halinde kalmasına karar verecek.
Ya da Danıştay 2 Temmuz gününde yapacağı duruşmada Ayasofya’yı müzeye dönüştüren Bakanlar Kurulu kararını hukuka aykırı bulur ve söz konusu kararı iptal ederse 86 yıldır müze olarak kullanılan Ayasofya’nın tekrar camiye dönüştürülmesinin önü açılmış olacak.
Her iki halde de beklenti içine girenlerin bir kısmında burukluk olacak ve itirazlar devam edecek.
Hatta Müze olarak kalmasına karar verilirse bunun Yunanistan veya Avrupa Birliği ile ilgisi olduğunu iddia edenler bile olabilecektir.
Asıl gürültü Danıştay’ın Ayasofya’nın Cami haline çevrilmesine karar vermesi ile ortaya çıkacağını düşünüyoruz.
Gönlümüz elbette 86 yıllık hatadan dönülerek Cennetmekân Fatih Sultan Mehmed Han’ın kılıç hakkı olan Ayasofya’nın Cami olarak kıyamete kadar Müslümanların ibadet mahalli olarak kalmasıdır.
Böylelikle Yıllardır Ayasofya’nın önüne kadar gidip "Zincirler kırılsın Ayasofya açılsın” çağrısında bulunan milletimizin isteği gerçekleşmiş olacaktır.
Dahası her türlü tehlikeyi göze alıp birkaç arkadaşını gözetleme için bırakarak görevlilerin görmediği bir mekânda ve Ayasofya’nın pencerelerinde 2 rekât namaz kılma heyecanını yerine getirenlerin gönüllerindeki burukluk ortadan kalkmış olacaktır.
Bu arada birilerinin Ayasofya’da Fetih yıldönümünde Kuran okunması ve Cami olarak açılmasının siyasi bir propaganda unsuru olarak kullanılacağı ve bu amaçla güç kaybetmekte olan tek parti iktidarının yeniden başarılı olarak gösterileceği iddialarına çok inanmak istemiyoruz.
Ancak Bakanlar Kurulu Kararı ile Ayasofya’nın cami camiye çevrilmesi yerine sorumluluğu Danıştay’ın alacağı bir karara bağlayıp cami kararından sonra da bu kararı geçmiş 11 Haziran 2020 Tarihli yazımızda belirttiğimiz gibi 15 Temmuz kutlamaları ile birleştirerek veya 15 sonrasındaki ilk Cuma günü hayata geçirmek gibi bir vaziyet oluşturulursa işte o zaman siyasi propaganda diye düşünenlerin haklı olduğu ortaya çıkacaktır.
Bizim bu konudaki görüşümüz uzun yıllardır siyasetinin gündemine gelen bir konu olan Ayasofya’nın Müslümanların fetih hediyesi bir göz ağrısı veya kızıl elması olarak değerlendirilerek Danıştay’ın vereceği bir karara bırakılmadan Bakanlar Kurulu Kararı ile camiye çevrilmesidir.
Geçmişte yetki nasıl kullanılmış ise bu günde aynı şekilde kullanılmasının hem toplumun beklentilerine hem de kanuna daha uygun olduğu bir gerçektir.