Orta Anadolu ve Kapadokya’nın ilk köyü olarak bilinen Aşıklı Höyük'te aralarında Amerika, Hollanda, Fransa'dan uzmanların da çalıştığı ekip, 11 bin yıl öncesinde yerleşik yaşama geçen ve 1000 yıl kesintisiz devam eden medeniyetin izlerini sürüyor.
Aksaray Valisi Mehmet Ali Kumbuzoğlu, Gülağaç Kaymakamı Şeyma Balak Polat, İl Kültür ve Turizm Müdürü Mustafa Doğan, Aksaray'ın Gülağaç ilçesine bağlı Kızılkaya Köyü'nde bulunan Aşıklı Höyük kazı alanını ziyaret etti.
Kazı alanları ve örnek olarak yapılan Aşıklı Köyü yerleşkesinde incelemelerde bulunan Vali Kumbuzoğlu, Aşıklı Höyük kazılarının bilime ve tarihe ışık tuttuğunu söyledi.
Kumbuzoğlu, Aşıklı Höyük'ün ilklerin köyü olarak tanındığını ve ilk beyin ameliyatının gerçekleştirildiği kafatasının Aksaray Müzesi'nde sergilendiğini belirterek, "11 bin yıllık Aşıklı'da yaşamış bir medeniyet, bir insanlık tarihi var. Burası bilime, tarihe, sanat tarihine kazanç sağlayan bir merkez. Turizm destinasyonları açısından ilgi çekici bir merkez konumunda bulunuyor." dedi.
Aşıklı Höyük Kazı Başkanı İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nurcan Kayacan ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Güneş Duru 1989'dan beri devam eden kazı çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Doç. Dr. Kayacan, Aşıklı Höyük kazılarının Uluslararası Proje olarak devam ettiğini, 2024'te tarihi Aşıklı köyünün en üst tabakasında çalıştıklarını söyledi.
Amerika, Hollanda, Fransa'dan katılan uzmanlarla birlikte çalıştıklarını aktaran Kayacan, "11 bin yıl önce kurulmuş bir köy, neolitik dönemin yaşam biçimini anlamaya çalışıyoruz. Aşıklı insanının aşıklıyı neden terk ettiği sorusunun üzerine odaklandık” diye konuştu.
Doç. Dr. Duru da Aşıklı Höyüğü'nün Kapadokya bölgesinde kerpiç yapının kullanıldığı ilk bölge olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
"Burada 1000 yıl kesintisiz bir yaşam görüyoruz. Kalabalık Aşıklı topluluğunun düzenli olarak faaliyetler gerçekleştiği, konut alanlarından farklı olarak inşa edilmiş kalıcı ve anıtsal yapılar görüyoruz. Tabanlarında kırmızı ve sarı aşı boyaları var. Kireçten yapılmış tabanlarda görülen kırmızı, genelde tarih öncesi toplumlarda bize 'kan sembolizmi'ni düşündürüyor. Burada birtakım ritüeller gerçekleştirilmiş olabilir, inançla ilişkili bir şey olabilir. Bu alanın neden yapıldığını, inançla nasıl bir ilişkisi olduğunu araştırıyoruz."