İttifak Holding Eski Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Seyit Buğa, yaklaşan İttifak Kongresi öncesi Genel Yayın Yönetmenimiz Kerem İşkan’a içini döktü.
“Kendi rızamla bırakmadım. Bana göre darbe oldu. Entrika çevrildi. Güven duymam gereken arkadaşlar benim yönetimim beğenmemişler. Ortaklarımızın hakem olacağı bir genel kurul ile değil kendi dar çerçeveleri içinde bunu halletmek istemişler.”
Bunlar geçen sene kar dağıtmaya yönelik çalışmalar yapamayınca uzun vadeli borçlanma yerine kısa vadeli borçlanma yapınca kar da yapamadılar. Borç ödediklerini söylediler.
İTTİFAK’ın en büyük ortağı Cenab-ı Hakk’tı.Cenab-ı Hakk’ın olmadığı yerde diğer bir ortak şeytan olur. Ya Allah olur, ya şeytan olur. Başka türü yok ortaklığın. Biz rabbimizi yeniden holdinge ortak yapmak için ayağa kalktık.
İttifak Holding’ten rızanız ile mi ayrıldınız ?
Kendi rızamla bırakmadım. Bana göre darbe oldu. Entrika çevrildi. Güven duymam gereken arkadaşlar benim yönetimim beğenmemişler. Ortaklarımızın hakem olacağı bir genel kurul ile değil kendi dar çerçeveleri içinde bunu halletmek istemişler. Hem şirket menfaatini hem de Konya’nın menfaati için gelişmeleri basına pek fazla yansıtmamaya çalıştım. Benim basında açıklamama yapmamamı pek hoş olmayan bir şekilde değerlendirdiler. Böyle kurnazlıkla yapılan işlerin devamında kurnazlıklar devam eder.
Peki, niye sessiz kaldınız şimdiye kadar?
Şimdiye kadar oturdum. “Hadis var fitne size ulaşınca oturunuz, oturuyorsanız kalkınız” diye. Ama baktık fitne büyüyor, iftira etmeye başlamışlar, yönetmeyi beceremedikleri için iftira boyutlu söylentiler çıkarmaya çalışıyorlar, biz de tam burada ayağa kalkmaya kara verdik. Bu fitneyi def etmek için Rıza-i Bariy-i kazanmak için mücadele etmeye Hakk’ı yeniden holdingde hakim kılmak için bu kararı verdik. Oturmayı düşünmüyorum artık. Ben Allah’a inanan bir insanım rızık Allah’tandır. Bunu kendileri de bilir. Çabam kaderi yazmak için değil, tecelli edecek kaderde gerekli tedbiri almaktır. Ne tecelli ederse ona boyun eğeriz. Görevim doğruları yapmaktır.
Sizce A tipi hisse toplanması konusunda bir hareketlilik mi var?
Halkın ortakların ilgisizliğinden yararlanarak, katılımın az olmasından yararlanarak, kendilerinin seçilebileceği bir vasatı hazırlamaya çalışıyor olabilirler. Yoksa İttifak’ın 19 bin civarında ortağı var. Bunların hepsi şirketin ortağıdır. 33 milyon hisse senedi var. A Tipi hisse sayısı 3 milyon civarında. Hisse senedi ortakların şirketin sahibi olduklarını anlamaları ve genel kurula katılmaları gerekmektedir. Eğer hisse senedi sahipleri genel kurula katılırsa, genel kurula katılsınlar, adalet duygusu ile çalışmaları, kararını vermelidir. Kimsenin iradesine ipotek koymakta doğru değildir. Kimseyi zorlamayı da ben doğru bilmiyorum. Ortakların kamuoyu sorarsa bilgiyi veririm. Esirgemem.
Döneminizde çok borçlandığınız söyleniyor ?
Kendilerinden duymadım piyasada konuşulan bu. 4 farklı denetleme kurulu bu şirketi denetlemiş değerlendirmiş, bu borçlanma sayesinde bir çok kazanım meydana gelmiş. Bu yüzden ne çekimiz, ne senedimiz dönmemiş. Mal varlığımız artmış. Hisse senetlerimiz değeri olan bir değere ulaştı. Borçlanma mevzusunu bu kadar büyütmeleri bana doğru gelmiyor.
Neden şirketi borçlandırdığınız piyasalarda konuşuluyor ?
Bahane üretiyorlar. Darbeciler darbeye önce evham üreterek başlarlar. Ürettikleri gerekçelerde toplumun gerekçeleri olmasından ziyade, toplumun hakikat zannedebileceği bir şey üretiyorlar. Ortaklarımızın genelinin hakemlik yapmasını istiyoruz. Bu arkadaşlar bu hakemliğin olmamasını istiyorlar. Ben bu arkadaşlarımın hakkaniyet ölçüsünde karar verebilmeleri için çok uğraştım. Borçlanma dünya standartlarına uygun, İslami kurallara uygun hale gelmeye müsait seviyedeydik. En güzel dönemini yaşıyordu 2001’den sonraki finans açısından. ADESE’nin, elinde İTTİFAK senetleri vardı. SELVA halka açılacaktı. Bütün bunlara rağmen, finansal borca takılmaları, o borçla kazanılmış değerlerin hepsini yok saymaları, bugün 900 milyon civarında, ciro yapıldığı söyleniyor. O borçlanmalar doğru yapılmasaydı, stratejik değerler doğru uygulanmasıydı, ne kriz döneminde değer kaybeden mal varlığımız 160 milyon değerlerinden önce 196 daha sonra 586 milyon değerlendirmeye tabi tutulmazdı.
2001 Krizi Holding’te nasıl hissedildi ?
Borçlanmanın gerekliliğini kavrayamamaları bile çok üzücü. Biz 2001 krizinden önce işletme sermayemiz bile öz kaynaktan oluşan bir şirketti. O kriz bir siyasi bir depremdi, finansal bir tusunami getirdi. O tusunami bizi mercan adalarına götürdü. Biz de oradan mercan toparladık. Ortalık yatışınca kendi limanımıza döndük. Bu dönüş çok zahmetli oldu. Herkes biz denizden geliyoruz diye bizden balık bekledi biz ise değerli, eşyalar getirdik. Bunların yiyecek bir şey getirmediğimizi bahane ederek fırtına koparmalarını doğru bulmuyorum. Çünkü bizim getirdiğimiz tek bir şey bir gemi dolusu balığı satın alabilecek güçtedir. Böyle bir şirket meydana geldi. Kendi imkanları ile çeki senedi dönmeden büyümeye devam etmiş. 2011 yılının başından itibaren de, İstanbul Borsası’nın ortalaması düşerken, bu şirketin hisseleri yükselmeye başladı. Ama ADESE’nin halka arzında başarısız oluyoruz.
Başarı ve başarısızlık konusunda ne dersiniz ?
Bu şirketin ana sermayesinden biride güven sermayesidir. Konya kamuoyu benim nasıl ayrıldığımı bilemedi ama bize ortak olacak, bilançodan anlayan insanlar, şirkette olan biteni çok kolay kavrayıp, hisse senetlerinden uzaklaştılar. Genel kurula gelirken bizim al tuttçu ortağımızın oranı yüzde 6’lara gelmişti. Al saçtılar işlem hacmini büyüten katılımcılardır. İkisini de dengesine ihtiyaç var. O dengeye giderken bu hal meydana geldi. ADESE halka arzını değerlendiremediler. ADESE arzından elde ettikleri ile borçları azalttılar ama yatırım yapamadılar.
Halka arz konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu arkadaşların konuşma tarzlarından yaptıklarında bunları anlıyorum. İlk dönemde dedim ki siz algı yönetimini de olgu yönetimini de yürütecek durumda değilsiniz. Size destek olayım dedim. Kul hakkına girmeyin dedim. Toplam varlığı defter varlığı olarak, 400 milyon civarında, Borsa değeri 180 milyon civarında. Bu ortağa haksızlıktır. Şu anda entelektüel değeri daha aşağıda seyrediyor. Bu da şirketin istikbali yok anlamına gelir ki bu da çok büyük bir haksızlıktır. Yasal olarak hakkınızı kullandınız. Ama yönetim ilkelerimizi yok sayarak bunu yaptılar. Bundan Konya’da zarar gördü. Bizim aramızda olan kırgınlığın devam etmesinden ortaklarımız etkilenir. Eğer ADESE’nin halka arızın doğru yapmış olsalardı, 38 milyon yerine 138 milyon hatta 165 milyon lira girecekti holdingin kasasına. Böyle bir paranın Konya’ya girmesi demek Konya’yı ekonomik olarak kaldıracak güçte bir para idi. Bizim başarımızın altında, diğer ortağın yani Cenab-ı Hakk’a karşı yapılan işlerde gösterdiğimiz titizlik vardı.
Kar dağıtmadığınız iddia ediliyor?
Kar dağıtabileceğimiz çalışmalar yapıyorduk. Çalışmalar son şekline gelmişti. Bilanço karlılığını önemseyen çalışmalar yaparsanız. Vergiler sizi muhasebeleşme olarak sizi sıkıntıya sokar. Ama sosyal sorumluluk olarak yaparsanız, projeye uygun davranmış olursunuz. Hisse senedi üzerinden karlılığı sağlamak devletinde desteklediği durum olduğu için öyle olması gerekir.
Sizden sonra şirkette neler yaşandı?
Bunlar geçen sene kar dağıtmaya yönelik çalışmalar yapamayınca uzun vadeli borçlanma yerine kısa vadeli borçlanma yapınca karda yapamadılar. Borç ödediklerini söylediler. Borcu ADESE’nin halka arzı ile sermaye artışı olarak yaptıklarını gizlemeye çalıştıklarını seziyorum. Karla borç ödeme yapılmamış sonra.
İttifak’ı bugüne getiren süreç ne zaman başladı?
2001 krizine kadar biz işletme sermayesi de işletme sermayesi de öz kaynaktan oluşan bir şirket olduk yatırımcılar bizden sonraki çıkan şirketlerin bizi geçmesini yanlış anladılar. Güven duyanlar ise bizim çok güvenli gittiğimizi görerek bize ortak oldular. Devamlı kriz olan bir ülke olduğumu için bu güvenli gidiş bizi hep selamette tuttu. 2001 krizi ile işletme sermayesini itibarımız ile tedarik eder duruma geldik. Borçlanarak, işletme sermayesi yapar duruma geldik. O tusunamide büyük şirketlerin tamamı içeri çekildi. Bizde onlardandık ama biz daha nasipli idik. Geri dönüşümüz muhteşem oldu. Ama finans yönetimini doğru yapan kadro ile yaptığımız için böyle olduk. Bunun içinde işletmeci arkadaşlar ile değil, finans yönetebilen arkadaşlar ile çalışmaya başladık.
İttifak’ta fitne o zaman çıktı. Daha başarılı arkadaşları iş başına getirmemiz statükocuları rahatsız etti. Ben de kendilerini yönetimi devretmesi gerektiğini söyledim ama daha önceki hizmetlerinden dolayı kestirip atmam gönlüm el vermedi. ADESE ilk 150’nin içerisine girmiş. SELVA bir marka oldu.
SEHA Yapı Ankara zarar mı etti?
Etimesgut’ta 900 küsur daireli bir yer. AK Partili Belediye Reisi ile başlandı iş. Seçimlerde MHP’li Reis kazanınca projede mahkemelik oldu. Bunun için bir gecikme oldu. Holding içinden iç sebepten değil, dış sebepten kaynaklanan bir şey. Bunu falan bahane ederlerse yazık derim.
“Allah’ın, yeniden İttifak’a ortak olmasını istediğim için kongre istedim” diyorsunuz bunu açıklar mısınız ?
Ne yaparsak olgu yönetimindeki arkadaşlar 3 tane hoca ile görüşerek iş yapıyorduk. Okan Çeker, Hamdi Gönderen Hoca, Hayrettin Karaman Hoca, Diğer hocalar ile de görüşüyorduk. Yapılan işlerin, ticaretin İslamiyet’e uygun olması için çaba sarf ediyorduk. İTTİFAK’ın en büyük ortağı Cenab-ı Hakk’tı. Cenab-ı Hakk’ın olmadığı yerde diğer bir ortak şeytan olur. Ya Allah olur, ya şeytan olur. Başka türü yok ortaklığın. Biz rabbimizi yeniden holdinge ortak yapmak için ayağa kalktık. Yapılanlar yanlış.Yanlışı düzeltmeliyiz.
İstanbul merkezli bir holding mi istiyordunuz?
Bu arkadaşların yaptığı en büyük yanlışların biri, insan kaynakları birimini, personel müdürüne düşürdüler. İnsan kaynakları müdürünün koordinasyonluğa yükseltilmesi gerekirdi. İşletme sermayesi borçlardan oluşmuş, sıkıntıya düşmeden yürütülmesi gerekirdi. Kalifiye elemanın bulunması gerekirdi. Bu kapıları kapattılar. Benim yapılacak genel kurulda, yönetim seçimini de maddeye konulmasın istememin temel nedeni; Bir, ADESE’nin yanlış halka arzı, hem zamanlaması hem de çıkış fiyatı itibarı ile yanlış, zamanlaması İstanbul Borsası’nın düşmesinden değil, genel kuruldan yapılan hareketten sonra, şirketimize olan güvensizlikten dolayı. İstanbul’a açılmamız gerekiyordu. İstanbul’dan insan kaynakları takviyesi yapmamız gerekirdi. Çünkü Konya verebileceğini verdi, daha fazlasını veremezdi. Bu kapasite ile İstanbul pazarına açılmamız gerekiyordu. İstanbul bir dünya şehri olduğu için, Türkiye genelinde iş yapmak için İstanbul’da iş yapmamız gerekiyordu. Arkadaşlara İstanbul pazarı da büyük geldi. Pazar orası.
İstanbul neden reddediliyor?
Pazarın merkezinde olabilmenin gayreti içinde yapılan çalışmaları bir kabahat olarak değerlendirmelerini anlayamıyorum. Bu arkadaşlar İTTİFAK’ın, Dünya’ya açılacak bir şirket olduğunu anlayamadılar. Eğer dünyaya açılacak olursa kendilerinin görev alamayacaklarını bildikleri için bir Konya firması olarak devam etmeye karar verdiler. Küçük olsun bizim olsun dediler. Bu yüzden de genelin genel kurul toplantısına katılmasını istemiyorlar. Çok enteresan. Genel kurula gelsin ortaklar, bu şirketi bir başkasını ele geçirmesi mümkün değil. Hisse sahipleri hisselerine sahip çıktığı müddetçe bu şirket Konya’nın ve Anadolu’nun bir şirketi olarak devam edecektir.
Kongre nerde ne zaman yapılacak?
26 Mayıs tarihinde, Mevlana Kültür Merkezi’nde olacak.
Akrabalarınızla kadrolaştığınız iddialarına ne diyeceksiniz?
Ben evlatlarımı bu şirket dünyaya açıldığı takdirde ihtiyaç duyulacak şekilde yetiştirdim. Ben aile şirketi olması mümkün olmayan bir şirketi aile şirketi yaptığıma dair iftiraları kabul edemem. Koyduğum dört kriter, teknik değerlere sahip olmak, fıkhını bilmek, kanunları bilmek, yabancı dil bilmek takdirinde kendisini başka bir mevkiye getirmediğim kimse yok. Kendi çocuklarıma bu konuda emir verdim. Şirketin ihtiyacı olan alanlarda kendilerini böyle yetiştirmelerini istedim. Binde 5 bile hissesi olmayan birinin ortaklardan destek gelmedikten sonra, şirketi ele geçiriyor demek hem ayıp hem günah. Söyleniyorsa hakkımı helal etmiyorum bu arkadaşlara.
Seçim öncesi süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kulağıma gelenler hoş değil. Darbeci mantığı ile hareket edildiği kanaatini taşıyorum. İftiralarla, ortakların genel kurula gelmesinden soğutulmaya çalışıldığı kanaatindeyim. Ben genel kurula gelerek iki tarafında dinlenmesi taraftarıyım. Yeniden seçim yapılacak. Yönetim kurulu için olağanüstü. Genel kurulumuz olağan. Yönetim Kurulu maddesi olağan üstü. Yüzde 5’in üstünde bir çoğunlukla böyle oldu.
Genel kurulda ne olur?
Öncelikli olarak hisse senedi olan ortaklarımızın seçime katılmasını, şirketine sahip çıkmasını istiyorum. O kadar insanın hatada birleşeceğini sanmıyorum. Kim seçilirse saygı duymak lazım.