Sadece siyaset anlamında değil, hayatımız bir açıdan seçme seçilme, tercihlerimizden oluşuyor herhalde. Sonunda belki düşünce ve eylemlerimizin neticesinde sıkı bedeller ödeyebiliyoruz; çıkan dersleri, hayrı ve şerri anında veya belli bir süre sonra görüp anlayabiliyoruz.
Hazreti Ali Efendimizin, Mısır’a vali olarak tayin ettiği Malik bin Eşter’e, yöneticilere yazdığı mektup, zaman ve mekânı aşıp, bugün için de, (iktisat dersleri dâhil) çok kıymetli mesajlar ihtiva ediyor. Aslında sorumluluk ve vazifelerimizle, kendi üzerimizde ve çevremizde kısmen, göreceli de bulunsa biz de yönetim mevkiindeyiz. Dolayısıyla mektup; nasihat ve tavsiyeleriyle, güncelliğiyle, onu yazan güzide İslâm şahsiyetinin ehemmiyetiyle hepimizi alâkadar ediyor.
Şimdi, bir irfan öncüsü Hacı Ahmet Kayhan Hz.nin kaleme aldığı “Âdem ve Âlem” eserinden, bu hikmetli mektubun küçük bir bölümünü paylaşıyorum.
“Halk için kalbinde sevgi ve merhamet duyguları ile lütuf meyilleri besle. Sakın biçarelerin başına, kendilerini yutmayı bilen yırtıcı bir canavar kesilme! Çünkü bunlar iki sınıftır: ya dinde bir kardeşin, ya yaratılışta bir eşin. Evet, bunların kabahatleri bulunabilir; kendilerine bir takım kusurlarda arız olabilir. Hata ile yahut kasıtlı olarak işledikleri kabahatleri olsa da, ellerinden tutup yola getirmek pek mümkündür. Nasıl Allah’ın kendin için affını ve hoşgörüsünü istersen, onlara da affını ve hoşgörünü bol bol ver. Çünkü sen onların üstünde bulunuyorsun, valilik yetkilerini sana veren ise senin üstünde bulunuyor. Allah ise valiliği sana verenin de üstündedir ve kullarının bütün işlerini hakkıyla görmeni istiyor, seni onlarla imtihan ediyor. Sakın Allah ile harbe girip de kendini O’nun gazabına siper etme! Çünkü ne intikamına dayanacak kudretin var, ne de O’nun af ve merhametinden müstağnisin.(sf. 22)
Alçak Gönüllü ve Ölçülü Ol
“… Sakın “ben tam bir kudret sahibiyim, emrederim itaat ederler” deme. Çünkü böyle bir davranış, kalbin fesadı, dinin zayıflaması ve felakete yaklaşma ile sonuçlanır. Şayet elindeki kudret sana bir büyüklük ve tahakküm hissi verirse, hemen üstündeki Melekût’un büyüklüğüne şöyle bir bak. Kâinatı sevk ve idare eden o muazzam ilahi gücü ve senin kendi nefsine bile güç yetiremeyeceğin şeylerde, Allah’ın nasıl bir kudret sahibi olduğunu düşün. İşte bu düşünceler, senin o yükseklerde gezen bakışlarını yere indirir; şiddetini giderir, seni bırakıp giden aklını başına getirir. Sakın Allah ile büyüklük yarışına kalkışma, sakın büyüklük(azamet) ve zorlayıcılığında (ceberut) O’na benzemeye özenme. Çünkü Fâtırı Zülcelal Hazretleri her zorbayı zelil, her büyükleneni de hakir eder bırakır...”
Adaletten ayrılma
“Kendin hakkında, sana yakınlığı olanlar hakkında, tebaan arasında kendilerine meyil beslediklerin hakkında; Allah’a ve Allah’ın kullarına karşı adaletten katiyyen ayrılma…”
Yanına yaklaştırmayacakların
“…İnsanlar hakkında bütün kin düğümlerini çöz; seni intikama sürükleyecek iplerin hepsini kes.(…) Sakın, seni yokluk ihtimaliyle korkutarak ikram etmekten geri çevirecek cimriyi, ne zor ve ağır işlere karşı azmini gevşetecek korkağı, ne de zulme saparak sana ihtirası iyi gösterecek hırslıyı danışma meclislerine sokma…”
Kendine müşavir edineceklerin
“… Şahıslar içinden en ziyade onu beğenmelisin ki, sana acı gerçekleri herkesten ziyade o söylesin ve şayet Allah’ın, sevdiği kullarının yapmasına razı olmadığı bir harekette bulunmak istersen, sana yağcılığa kalkışıp teşvik etmesin(…) Sakın insanların iyisi ile kötüsü yanında bir olmasın…”
Güzel âdetleri devam ettir
Daima danışarak iş yap
“Memleketin yararına olan tedbirleri tespit etmek ve senden evvel insanlara huzur, güven, doğruluk ve iyilik sağlayagelmiş şeyleri devam ettirmek hususunda, âlimler ve arifler ile sürekli olarak görüş ve danış.”
Askerler
“…Ordunun başındakiler arasında sence en değerli o kimseler olmalı ki, askere iyilikte bulunsun. Ayrıca, hem onları hem de geride kalan ailelerini sıkıntıya düşürmeyecek şekilde, kendi varlıklarından fedakârlıkta bulunsun. Öyle ki bu sayede düşmana karşı savaşırken, hepsinin düşüncesi bu görevde birleşebilsin. (…) Övgüye layık olanları sena etmekte ve büyük olaylarda bulunmuş olanların başardıkları iyi işleri anarak anlatmakta kusur etme.(…) Sonra, bunlardan her birinin fedakârlığını iyice tanı. Hem sakın birinin hizmetini, başkasının hizmetiyle bir arada zikretme. Kimseye gösterdiği şecaatle nispet kabul etmeyecek, değersiz bir mükâfat verme. Bir de, mevkiinin küçüklüğü, bir adamın kıymet ve yararlılığını küçültmene asla sebep olmasın...”
Adliye ve Hâkimler
Halk arasında hüküm vermek için öyle bir kimse seç ki, sence onların en değerlisi bulunsun, işten sıkılmasın; görüşmeye gelenlerden sinirlenerek inada kalkışmasın, hatasında ısrar etmesin; hakkı gördüğü an (doğruyu gördüğü anda) döneceği yerde dili tutulup kalmasın. Hiçbir zaman tamah ettiği bir menfaatin kaybolacağı gibi bir endişeye düşmesin; meseleyi özüne kadar anlamadıkça, hemen hâsıl ettiği kanaati kâfi görmesin. Şüphelerde en çok durur; delillere en ziyade sarılır; hasmın müracaatından en az usanır; övülme ile şımarmaz; heyecanla eğilip, bükülmez olsun. Aslında böyle kimseler pek nadirdir. Sonra bu zevatın vereceği hükümleri sık sık tahkik et ve kendilerine zaruretlerini giderecek, halktan ihtiyaçlarını kesecek kadar ikramda bulun.(….) Bu hususta gayet dikkatli bulunmalısın. Çünkü bu din, kötü adamların elinde esir oldu, onun namına istenilen yapılıyor ve bunla dünya elde edilmeye çalışılıyor.”
Diğer görevliler
Tayin edeceğin diğer memurlar konusunda da dikkatli ol, çünkü en çok menfaat düşkünü kimseler, şahsi çıkarları için bu görevlere haristirler. Sakın şahsi yakınlık ve tesir altında kalarak hiçbir kimseye vazife tevdi etme”
Denetime önem ver
Sonra bunların icraatını da takip et, arkaları sıra vefa sahibi ve doğruluktan ayrılmayan gözcüler gönder.”
Vergi Yönetimi ve Kalkınma
“Sonra vergi tarh ve tahsil işinin idaresinde de büyük itina göster ve takip et.(…) Memleketin imarına sarf edeceğin emek, vergi toplamaya harcayacağın himmet ve gayretten fazla olmalı. Zira ödeme gücü ancak ülkenin kalkınması ile elde edilebilir. Kalkınmasız vergi toplamak isteyen kimse, ülkeyi harabeye çevirir. Halkı helâk eder, defteri de pek kısa zaman içinde dürülüp kapanır.”
Zor durumdakilere yardım et
“Şayet yüklerinin ağırlığından yahut bir afetten yahut yağmurların, suların kıtlığından veya toprakların su altında kalmasından yahut kuraklık istilasından şikâyette bulunurlarsa, tesirini umduğun bütün vasıtalara müracaatla dertlerini hafifletmeye çalış. Bu hususta hiçbir fedakârlık katiyen sana ağır gelmesin.”
Kalkınmayı esas al
“Kalkınmış ülkeler yük taşımaya dayanıklıdır. Yüklediğin kadarını götürebilir. Memleketin harap olması ise, halkının sefalete düşmesindendir. Ahaliyi sefil eden sebep de ancak, valilerin servet toplamaya düşkünlükleri, mevkilerinde uzun müddet kalmayacaklarını zannetmeleri, bir de geçmiş ibretlerden yeteri kadar ibret almamalıdır.
İhtikâra mani ol
Fakirler ve Yoksullar
“Hele alt kesimdeki, her türlü çareden mahrum fakirler ve çaresizler ile felaketzedeler, kötürümler hakkında Allah’tan korkmalı, hem de çok korkmalısın. Bu kesimde halini söyleyen de var, söyleyemeyen de. Allah’ın bunlara ait olmak üzere, koruması için seni görevlendirdiği hakkı çok iyi koru...”
Hiçbir İşi İhmal Etme
“Sakın azamet(büyüklük), seni onlarla uğraşmaktan alıkoymasın. Zira işlerin mühim olanlarını iyi gördüğün için ehemmiyetsizini yüzüstü bırakırsan mazur görülemezsin…”
Yetim ve Yaşlılar
“Sonra yetimlerin ve yaşlı bulunduğu halde, hiçbir çaresi olmayan kimseler geçimini de üzerine al...”
Dilek ve İhtiyaç Sahipleri
İhtiyaç sahipleri için sırf kendileriyle meşgul olacağın bir zaman ve mekân ayır ve hepsiyle beraber otur da, seni yaratan Allah’ın rızasını celbedecek bir tevazu göster.(…) Ben Peygamber Sallalahu Aleyhi Vesellem’den birkaç yerde işittim, şöyle buyurmuştu: ‘İçindeki zayıfın hakkı, serbestçe kuvvetlisinden alınamayan bir millet, hiçbir zaman kuvvetlenemez...”
Allah’a karşı kulluk vazifelerini ihmal etme
Halktan Uzak ve Saklı Kalma
Yakınlarına Dikkat Et
Sonra valinin etrafında, seçkin kimseleri ile kendisine pek yakın olanları vardır ki, bazen bunların iltimasları, haksızlıkları ve muamelelerinde insafsızlıkları görülebilir. Etrafındakilerden, ileri gelenlerden ve akrabandan hiç birine katiyyen toprak (devlet elindeki bütün imkânlardan yararlanma hakkı) verme, ve bunlardan hiçbiri senden cesaret alıp da, müşterek şu yahut müşterek diğer bir iş tutarak, etrafındakilere zarar verecek ve zahmeti başkalarına yükletecek surette zahire biriktirmeye katiyen tamah edemesinler…”
Anlaşmalara Riayet Et
Kan Dökmekten Sakın
Kaçınacağın Hususlar
Bir de sakın kendini beğenme. Sakın nefsinin sana hoş gelen cihetlerine güvenme(…) Hiddetine, gadabına(öfkene), eline ve diline hâkim ol…”
En Son Dilek ve Dua
Artık Cenabı Hakk’ın geniş rahmetinden ve bütün istekleri kuşatmış olan azamet ve kudretinden dilerim ki, rızayı ilâhisi veçhiyle kulları arasında güzel bir övgü ve ülkeler içerisinde en iyi eserler kurabilmek için, gücümüzün yettiği kadar çalışmaya seni de, beni de muvaffak kılsın. Hakkımızdaki nimetini tamamlasın ve bize olan ikramlarını katkat artırıp sana da, bana da saadetle ve şehadetle can vermeyi muvaffak ve kolay eylesin. Bizim dua ve niyazımız Allah’adır. Salâtü selâm, Allah’ın Resulüne ve onun iyi ve tertemiz Âli üzerine olsun. (Hacı Ahmet Kayhan, Âdem ve Âlem, Ankara 1989, sf. 221-233)