Bu gidiş hayra alamet değil

Muhammet Gümüş
Felaket tellallığı hayatım boyunca benimsemediğim ve nefret ettiğim en önemli davranışlardan birisi olmuştur hep, ancak yazının başlığına bakınca sanki birazcık bu davranışı sergiliyormuşum gibi anlaşılabilir. Ama şunun bilinmesi gerekiyor ki duyduklarımdan çok gördüklerimi paylaşmakta en önemli vazifelerimden birisidir.
Pazar günü gerek tribündeki gerekse de ekranları başındaki sporseverler, gelecek adına hiçte güzel umutlar vermeyen Konyaspor’u benimle birlikte izledi. Rakip, Spor Toto Süper Lig'e emin adımlarla gelmiş, genç diri ve etkili bir oyun anlayışı ile mücadele eden Kardemir D.Ç.Karabükspor.
Yani ligde yer alan 18 takımdan birisi, basit değil ucuz değil ve küçümsenecek bir rakip değil. Ama onun sahip olduğu imkanlara yeşil beyazlı temsilcimiz de sahip bir bakıma. Çünkü 18 takımdan 4-5 haricinde hemen hemen tüm kulüplerin ekonomik dengesi de eş değer olarak göze çarpıyor.
Durum böyle olunca rakip Karabükspor maçı da o değerde bir yoruma açık hale geliyor.
Onun için karşılaşma sonrası kimi hakeme yüklendi kimi takımın kötü oyununa, elbette ki herkes kendince haklıdır ancak şu bir gerçek ki Konyaspor’un bu gidişi hayra doğru değil.
Düşünün daha maçın başında birçok futbolcunun ayağı topa değmemişken konuk takımın filesini havalandırıyorsunuz, ardından gelen bir yatış pozisyonu izliyorsunuz. Böyle bir anlayış sanırım dünyanın hiçbir “Profesyonel” liginde yok.
2. dakikada golü bulup etkili bir oyun sergileyerek bu skoru arttırmak yerine, rakibin kendisine gelme ve erken yenilgi şokundan kurtulması için zemin hazırlıyorsunuz.
Durum böyle olunca da sahada Konyaspor’u değil Kardemir D.Ç.Karabükspor’un baskılı oyununu izliyoruz.
Yeşil beyazlı temsilcimiz Konyaspor’un ikinci dakikada golünü atan İvan Lietava ise gol sonrası adeta yürüyerek futbol oynaması ve arada birkaç atağa “katkım olsun” mantığı ile hareketi ise yeşil zeminde sırıtan kıraçlıktan öte geçmedi.
Bu ve buna benzer çok örnek sıralamak mümkün ama bu örnekler takımın iyileşmesi için değil “vurun abalıya” mantalitesini çağrıştırmaktan öte gitmeyecektir.
O nedenle Konyaspor’un biran önce kendisine gelmesi hızlı ve etkili oyununa geçmesi gerekiyor. Ligin 6. haftası da geride kaldı ve bu bir takımın şekillenmesi için gerekli bir süreç diye düşünüyorum.
Bugün Kardemir D.Ç.Karabükspor beraberliğini hakeme bağlamak ve ‘penaltı verildi verilmedi’ gibi kazandırımı olmayan tartışmalar oluşturmak çözüm mü? Bu tartışmalar neyi değiştirecek?.
Karşılaşmada penaltı verilmiş olsa sanki Konyaspor herkesin özlediği beklediği ve istediği futbolunu mu sergileyecekti?
‘Evet, penaltı olmuş olsa belki durum değişebilir daha sağlam ve etkili bir oyun izleyebilirdik’ düşüncesine sahip olanlar ise son bölümlerde cömertce harcanan pozisyonlara bakmalılar. Değerlendirilemeyen net pozisyonların “neden”lerini irdelemek eminim ki verilmeyen penaltıyı değerlendirmekten çok daha mantıklı olacak.
Hakem sıkıntıları sadece bu sezon değil, her sezon baş gösteren bir durum, buna itiraz yok. Ancak her sezon olmasına ve çeşitli itirazlar olmasına rağmen hiçbir kararın da geri alındığına şahit değiliz.
Dolayısıyla hakemin kararı, sahanın zemini, havanın rüzgarı yerine pas hataları pres eksiklikleri rakip oyuncu eksiltmeleri ve son vuruş becerilerini değerlendirmemiz ve iyileştirmemiz gerekiyor.
Aksi takdirde 6 haftada aldığımız 6 puanın 9 haftada alınacakla bir farkının olmadığını yaşar saç baş yolmaya haykırıp çağırmaya devam ederiz…
Cumartesi deplasmanda oynanacak Ankaragücü karşılaşmasında iyileştirmenin etki ve faydalarını yaşamak üzere sporla ve sağlıkla kalın.
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.