Türkiye çok acı, çok kötü günlerden geçiyor. Acılar her geçen gün artarak devam ediyor. Pazar günü, en acı babalar günü yaşandı. İş artık vatan sağ olsunla bitmiyor.
Ülkede belirsiz günler yaşanıyor. Yarın ne olacağını kimse kestiremiyor. Artık milletin sabrı tükenmek üzere. Hainler ellerini kollarını sallaya sallaya askerî birliklerimize saldırıyor, askerlerimizi ve polislerimizi şehit ettikten sonra da geldikleri gibi çekip gidiyorlar. İnsanın aklına, “bir yerlerde hata mı yapılıyor?” sorusu geliyor. Zaman konuşma ve nutuk atma zamanı da değil. Ne yapılacaksa yapılmalı ve bu acılar dinmelidir artık.
Menfur saldırı olayını Van’da alan AB’den Sorumlu Devlet Bakanı Egemen Barış, ölen askerler ve PKK’lılar için, “23 eve ateş düştü” demiş. Ne kadar iyi niyetle söylenirse söylensin, bu söz bile insanı çıldırtmaya yetiyor. Katille maktul, hainle vatanperver nasıl bir arada değerlendirilebilir? Çocuklarının dağa çıkmasını engelleyemeyen ailelerle ovadan bunlara destek verenler de onlar kadar suçlu değil midir? Yıllardır Türkiye bunun acısını yaşıyor. Hele şu ovadan dağdakilere destek veren hainlerin pervasızlığı insanı kahrediyor. Dağdakiler saldırdıkça, kan döktükçe gıkları çıkmayanlar, operasyonlar başlatılınca, bülbül kesilip, “Operasyonlar hemen durdurulsun” deme cüretini gösteriyor. Bu nasıl bir anlayış, kavramak mümkün değil.
Hukuku bitirdiler. Nerede ise suç işleyenler baş tacı edilip yakalarına madalya takılacak. Birilerinin tuttuğunu, birileri salıveriyor. Birilerinin ak dediğine birileri kara diyor. Bu kadar zıt bir arada barındırılabilir mi? Bu durum karşısında vatandaşın kafası karışmasın da ne yapsın?
Artık yanlışlar, hukuksuzluklar, milleti ve hukuku hiçe sayan pervasızlıklar nereden ve kimden gelirse gelsin, vatandaşın bu pervasızlıklara dur deme zamanı gelmiş, hatta geçmiştir bile. Halk bunu nasıl yapacak? Demokratik ve hukukî haklarını ve tepkisini kullanarak yapacak. Herhalde söz İsmet Paşa’nın olacaktı. Namuslu insanlar, namussuzlar kadar cesur olmadıkça huzura kavuşmak mümkün değildir.
Güç bende diyen, milletin boynunda boza pişirmeye kalkıyor. Yeter artık. Bu millet milli iradeyi hiçe sayan siyasilerden de intikamını alır. Bu hep böyle olmuştur, ama şimdi seçim bekleme zamanı da değildir. Atı alan Üsküdar’ı geçmek üzere.
Katiyen halkı ayaklandırmak gibi bir niyetimiz yok. Bizim yetiştiğimiz hukuki ortam, bugünkünden çok farklı idi. Adalet hiçbir zaman bu kadar ayaklar altına alınmamıştı. Onun için bu günler bize ters geliyor.
Ne yapılacaksa yine kırıp dökmeden, kimseye zarar vermeden sabır ve teenni ile hakkın, hukukun ve demokrasinin yanında olunmalı, vatandaş ta bu şuur içerisinde meselelerine sahip çıkmalıdır. Başka bir çare gelmiyor insanın aklına.
Allah âdil-i mutlaktır. İşlenen hiçbir suç, cezasız kalmaz. Herkes tarafından bu böyle bilinmelidir.
Acıların da paylaşılma zamanıdır. Şehit ailelerimize ve aziz milletimize Cenab-ı Hak’tan sabr-ı cemil, ve yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
Ülkede belirsiz günler yaşanıyor. Yarın ne olacağını kimse kestiremiyor. Artık milletin sabrı tükenmek üzere. Hainler ellerini kollarını sallaya sallaya askerî birliklerimize saldırıyor, askerlerimizi ve polislerimizi şehit ettikten sonra da geldikleri gibi çekip gidiyorlar. İnsanın aklına, “bir yerlerde hata mı yapılıyor?” sorusu geliyor. Zaman konuşma ve nutuk atma zamanı da değil. Ne yapılacaksa yapılmalı ve bu acılar dinmelidir artık.
Menfur saldırı olayını Van’da alan AB’den Sorumlu Devlet Bakanı Egemen Barış, ölen askerler ve PKK’lılar için, “23 eve ateş düştü” demiş. Ne kadar iyi niyetle söylenirse söylensin, bu söz bile insanı çıldırtmaya yetiyor. Katille maktul, hainle vatanperver nasıl bir arada değerlendirilebilir? Çocuklarının dağa çıkmasını engelleyemeyen ailelerle ovadan bunlara destek verenler de onlar kadar suçlu değil midir? Yıllardır Türkiye bunun acısını yaşıyor. Hele şu ovadan dağdakilere destek veren hainlerin pervasızlığı insanı kahrediyor. Dağdakiler saldırdıkça, kan döktükçe gıkları çıkmayanlar, operasyonlar başlatılınca, bülbül kesilip, “Operasyonlar hemen durdurulsun” deme cüretini gösteriyor. Bu nasıl bir anlayış, kavramak mümkün değil.
Hukuku bitirdiler. Nerede ise suç işleyenler baş tacı edilip yakalarına madalya takılacak. Birilerinin tuttuğunu, birileri salıveriyor. Birilerinin ak dediğine birileri kara diyor. Bu kadar zıt bir arada barındırılabilir mi? Bu durum karşısında vatandaşın kafası karışmasın da ne yapsın?
Artık yanlışlar, hukuksuzluklar, milleti ve hukuku hiçe sayan pervasızlıklar nereden ve kimden gelirse gelsin, vatandaşın bu pervasızlıklara dur deme zamanı gelmiş, hatta geçmiştir bile. Halk bunu nasıl yapacak? Demokratik ve hukukî haklarını ve tepkisini kullanarak yapacak. Herhalde söz İsmet Paşa’nın olacaktı. Namuslu insanlar, namussuzlar kadar cesur olmadıkça huzura kavuşmak mümkün değildir.
Güç bende diyen, milletin boynunda boza pişirmeye kalkıyor. Yeter artık. Bu millet milli iradeyi hiçe sayan siyasilerden de intikamını alır. Bu hep böyle olmuştur, ama şimdi seçim bekleme zamanı da değildir. Atı alan Üsküdar’ı geçmek üzere.
Katiyen halkı ayaklandırmak gibi bir niyetimiz yok. Bizim yetiştiğimiz hukuki ortam, bugünkünden çok farklı idi. Adalet hiçbir zaman bu kadar ayaklar altına alınmamıştı. Onun için bu günler bize ters geliyor.
Ne yapılacaksa yine kırıp dökmeden, kimseye zarar vermeden sabır ve teenni ile hakkın, hukukun ve demokrasinin yanında olunmalı, vatandaş ta bu şuur içerisinde meselelerine sahip çıkmalıdır. Başka bir çare gelmiyor insanın aklına.
Allah âdil-i mutlaktır. İşlenen hiçbir suç, cezasız kalmaz. Herkes tarafından bu böyle bilinmelidir.
Acıların da paylaşılma zamanıdır. Şehit ailelerimize ve aziz milletimize Cenab-ı Hak’tan sabr-ı cemil, ve yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.