Brezilya’da İki Kadın Başkanlık İçin Yarışacak (Haber-analiz)

Güney Amerika ülkesi Brezilya bu hafta sonu başkanlık seçimlerine sahne olacak. Ülkede 12 yıldır iktidarda olan İşçi Partisi (PT) adayı ve mevcut Devlet Başkanı Dilma Rousseff’in karşısında en güçlü rakip olarak ülkedeki çevreci hareketin...

Güney Amerika ülkesi Brezilya bu hafta sonu başkanlık seçimlerine sahne olacak. Ülkede 12 yıldır iktidarda olan İşçi Partisi (PT) adayı ve mevcut Devlet Başkanı Dilma Rousseff’in karşısında en güçlü rakip olarak ülkedeki çevreci hareketin sembolü olan Marina Silva yer alıyor.

Kamuoyu yoklamalarına göre yarışa katılan 11 adaydan hiçbirinin ilk turda yüzde 50 barajını geçemeyeceği, dolayısıyla seçim sonucunun 26 Ekim’de gerçekleşecek ikinci tur oylamada belirleneceğine kesin gözüyle bakılıyor. Birkaç gün öncesine kadar Marina Silva’nın ikinci turda galip geleceğini öngören anketler, son günlerde yeniden Rousseff’i favori aday olarak işaret ediyor.

Seçimlere bir ay kala uçak kazasında vefat eden Brezilya Sosyalist Partisi (PSB) adayı Eduardo Campos’un yerine geçen Marina Silva, daha popüler bir isim olması nedeniyle parti oylarını yüzde 9 seviyesinden yüzde 34’lere kadar çıkarmayı başarmıştı. Ancak her iki partinin de dalgalı bir seyir izleyen oy oranları, ikinci turu sürprize açık hale getiriyor.

Dilma Rousseff, seçim kampanyasında orta sınıfı kalkındırmaya yönelik üretilen sosyal politikaları öne çıkardı. Dolayısıyla ülke nüfusunda çoğunluğu temsil eden az gelişmiş bölgelerden ve düşük gelirli vatandaşlardan destek görüyor. Devlet yönetiminde merkeziyetçi bir yaklaşım sergilemesi yönüyle eleştirilere maruz kalan Rousseff, 4 yıllık yönetim geçmişinde uluslararası konularda pasif bir tutum sergiledi ve iç politikaya odaklanmayı tercih etti. Ekonomi yönetimi konusunda iş dünyasından düşük not alan Rousseff, ayrıca selefi Lula ile sürekli karşılaştırmalara maruz kaldı. Şüphesiz Rousseff’in karşılaştığı en kötü durum, dünya piyasalarının maruz kaldığı mali krizin etkilerinin ülkeye de yansıması oldu. Geçtiğimiz yıl ülke geneline yayılan protestolara ise demokrasi yanlısı bir tutumla karşılık vermesi ülke genelinde beğeni topladı.

HALK DEĞİŞİM İSTİYOR

Uzmanlar, Marina Silva’nın keskin yükselişini ise 12 yıldır iktidarı elinde bulunduran İşçi Partisi yönetiminden umudunu yitiren halkın değişim talebine bağlıyor. Evanjelik olması yönüyle dikkat çeken Silva, seçilmesi halinde İncil’in bir ilham kaynağı olarak kimyasında yer alacağını; ancak laik devletin ilkelerine bağlı hareket edeceğini deklare ediyor. Marina Silva’nın başkan olması durumunda Brezilya, tarihinde ilk kez dini kimliği ile öne çıkan bir liderle tanışacak ve dinin siyaset üzerindeki etkisi ortaya çıkacak.

Marina Silva’nın parti programında daha çok “yeni politika” söylemi dikkat çekiyor. Uzmanlar, henüz herhangi bir yönetim tecrübesi olmayan Silva’yı fazla iddialı olmak ve somut bir gerçekliğe dayanmayan sloganlara sarılmakla eleştiriyor. Eleştiriler, Marina Silva’nın Brezilya’nın yüz yıldır devam eden kronik sosyal problemleri hakkında yuvarlak cevaplar verdiği ve somut bir çözüm planı üretmediği yönünde odaklanıyor.

Ekonomi uzmanları, Marina’nın seçilmesi halinde makroekonomide bazı iyi gelişmeler olabileceğini; ancak mikroekonomide uzun süreli bir belirsizliğin ortaya çıkacağını ileri sürüyor. Rousseff hükümetinin ekonomi anlamında başarılı bir politika yürütememesine rağmen piyasaların, Rousseff’in hareket tarzına alıştığını ve buna göre pozisyon aldığını, Marina Silva’nın seçilmesi halinde ise piyasaların tedbirli davranarak bir süre bu değişimi gözlemleyeceğini ifade ediyor. Ayrıca, Marina Silva’nın üreteceği çevreci politikaların, ülke ekonomisinin temel taşları olan tarım ve madencilik sektörlerini olumsuz etkileyeceğinden de endişe ediliyor.

Kısacası Marina Silva, Brezilya’da siyasetin doğası gereği uzun yıllar görevde kalmaktan yorgun düşen iktidarın karşısında tek alternatif olarak gözüküyor.

MARİNA SİLVA KİMDİR?

1958 doğumlu Marina Silva, tarihçi, öğretmen, psikopedagog ve çevreci kimliğiyle tanınıyor. Politik kariyerine 1984 yılında işçi haklarını savunan bir kurumda yönetici olarak başlayan Silva, Acre eyaletinde sırasıyla encümen, milletvekilliği ve senatörlük görevlerini yürüttü. Lula döneminde 5 yıl süreyle Çevre Başkanlığı yapan Silva, geliştirdiği projeler sayesinde kazandığı ödüllerle, ismini ülke içinde ve yurt dışında duyurmayı başardı. 2010 yılında Yeşil Parti’den (PV) başkan adayı olarak yarışa katılan Silva, 20 milyon oy alarak seçimde üçüncü sırada yer aldı. 2013 yılında BBC tarafından hazırlanan ankette, Brezilya’nın en çok konuşulan 10 ismi arasında yer alan Silva, ayrıca New York Times tarafından "Brezilya’da çevreci hareketin ikonu" olarak adlandırıldı.

NEDEN BAŞKA PARTİDEN ADAY OLDU?

Aldığı oy potansiyelinin ardından Yeşil Parti’deki (PV) konumunu düşük gören Silva, 2013 yılında partiden kopardığı isimlerle birlikte benzer ajandaya sahip "Sürdürülebilir Ağ" (Rede Sustentabilidade) adı altında başka bir parti kurdu. Ancak partisi evrak eksikliği ve zaman yetersizliği sebebiyle seçim kurulu tarafından yarışa girecek adaylar listesine dâhil edilemedi. Bunun üzerine kaza sonucu vefat eden başkan adayı Eduardo Campos ile pazarlık yaparak PSB çatısı altında sürece dâhil olan Silva, yardımcı aday konumunda yarışa girdi. Campos’un ölümü üzerine parti çevresi, popüler oluşundan yola çıkarak Marina Silva’yı partinin yeni adayı olarak gösterdi. Campos’un trajik ölümünden etkilenen kitlenin yanı sıra, Marina’nın adaylığı evanjelik ve genç seçmene ait oyların adres değiştirmesine neden oldu.

CİHAN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Dünya Haberleri