8 Mart 2019 Dünya Kadınlar Günü’nde Taksim Meydanı’nda Dünya Kadınlar Günü’nü kutlamak amacıyla toplanan materyalist ve feminist kadınlar, şehadetleri dinin temeli olan ezan-ı Muhammediye okunurken ezanı bastırmak ve protesto etmek için ıslık çalmışlar ve yuhalamışlar! Bu elim haberi duyar duymaz aklıma hemen Bizans’ın ayak seslerinin Taksim’de nüks ettiği geldi.
Gerçekten Bizans’ın ayak sesleri, “Bir sengine yek-pâre Acem mülkü feda” olan İstanbul’da Bizans’ın ayak sesleri bir daha duyulmuştur. Önlem alıp kimliğimize sahip çıkmazsak ve özümüze dönüp toparlanmazsak bir gün yatağımızdan kalktığımız zaman İstanbul surlarında Bizans bayrağının dalgalandığını, Hilal’in indirildiğini, şehadetleri dinin temeli olan ezan-ı Muhammediye’nin susturulduğunu ve çanların bayram ettiğini görebiliriz.
Bu ne gaflet ve bu ne dalalettir ki Türkiye’de bir kesim hala laikliği savunuyor. Arkadaş kendimizi avutmayalım; laiklik, dinlere eşit mesafede olmak manasına gelmez; doğrudan doğruya İslam’ın kalbine atılmış bir betondur. Yani İslam’ın muamelatını yürürlükten kaldırmak için ithal edilmiş bir ilkedir. Şunu demek istiyorum: Laiklik, İslam Hukuku’nu yürürlükten kaldırmak için anayasamıza girmiş bir prensiptir.
Türkiye’de BEKA sorunu var, diyorlar. İşte ortada; Bizans’ın ayak sesleri, emsalsiz, baha biçilmez ve Türkiye’nin kalbi İstanbul’da bir daha duyuldu. Beka sorunu işte budur. Neden bunun üzerinde kafa yormuyoruz? Neden bu milletin evladı Bizans’ın ayak takımı ve serseri güruhu oluyor? BEKA sorununu, sadece CHP ve HADEP’in iktidara gelmesine bağlarsak, derinden derinden gelen Bizans’ın ayak seslerinin İstanbul’da mesafe almasına göz yummuş oluruz ki bunun vebali çok ağır olur. Canbaza bak canbaza derken Bizans malı götürebilir..
Arkadaş! Türkiye’nin BEKA sorunu Tanzimat ile başlamıştır, laiklikle bu sorun daha da büyümüştür. CHP ve HADEP ve Bizans’ın ayak sesleri materyalist ve feminist gençlik Tanzimat düşüncesinin ve laikliğin bir ürünü değil mi?
Gelin birlikte elele vererek, Bizans’ın ayak seslerini hazırlayan Tanzimat düşüncesinden vazgeçelim ve laikliği kaldıralım. Türkiye’nin BEKA sorunu var diyeceksin ve gereğini yerine getirmeyeceksin; Böyle bir çelişki olamaz.
Müşrikler, halka Kâbe’de Kur’an-ı Kerim okunurken, sesinizi yükseltin, gürültü çıkarın ki insanlar Allah’ın mesajını duyup kalpleri yumuşamasın ve İslam dinine girmesin, diyorlardı.
Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “İnkârcılar dediler ki: "Bu Kur’an’a kulak vermeyin, okunurken gürültü yapın, belki bastırırsınız." (Fussilet:26)
Tanzimat’tan beri bu iş eğitim ile yapılmaktadır. Laiklik yüzünden bu aziz milletin evladından dini bir disiplin dahilinde ilkokuldan başlayıp üniversite son sınıfa kadar öğretilmedi, gençliğe okumayı konforlu bir hayat yaşamanın temeli olarak öğretildi. Ömer Seyfettin bu gerçeği dile getirmektedir. Biz önceki yazılarımızda bunu dile getirdik.
Günümüzde Kur’an-ı Kerim, Siyer gibi dersler laiklik yüzünden seçmeli olarak okutulmaktadır. Şimdiki Milli Eğitim Bakanı açıklıyor: “Öğrencinin başarışı Türkçe, Matematik ve Fen derslerinden ölçülecek, eksiklik varsa giderilecek. Sayın Bakana soruyorum: Neden bu dersler arasında SİYER veya Fıkıh dersi yok; buna benzer derslerden birisi yok? Siz bir taraftan materyalist gençlik yetiştirmek için adım atacaksınız ve bir taraftan beka sorunundan bahsedilecek.
Sonuç olarak diyoruz ki, Bizans’ın ayak sesleri İstanbul’da bir daha duyulmuştur. Birinci Dünya Savaşı’nda İtilaf devletleri tarafından İstanbul işgal edildiğinde İstanbul’un statüsü hakkında Bizans’ın çocukları kendi aralarında anlaşamadıkları için bize bırakmışlardır; bu sefer içten bu işi halletmeye çalışıyorlar.
Ey Türkiye’de beka sorunu var diyenler! Evet var. Bu işte samimi iseniz gelin Tanzimat düşüncesinden vaz geçelim ve laikliği kaldıralım ki özümüze dönmüş olalım ve böylece Bizans’ın ayak seslerini, “Bir sengine yek-pâre Acem mülkü feda” olan İstanbul’da keselim. Gerisi laf u güzaftır. Hoşça kalın.