Bitmişse..!

Kerem İşkan

Başka bir şey yazacaktık bugün... Ama ölümün uğradığı mekânda dirinin hükmü şahsiyeti yoktur...

Bitmişse
Kızıllığını avuç-avuç içtiğimiz sefalar
Öğleler, ikindiler çoktan geçmişse
Bir akşamüstü garipliği
Sarmışsa her yeri
Güneş devrilmiş
Renkler solmuş
Sesler kesilmişse
Son kuşlar da geçip gitmişlerse ufuktan
Ve çiçekler
Bükmüşse boyunlarını dalgın-dalgın
Bil ki ölüm saati gelmiştir.

Üstad Ümit Yaşar Oğuzcan dizelerinde ölümü böyle resmetmiş...

*

“İnsanın atası dörttür” der büyükler... Annesi, babası, kayınpederi, kayınvalidesi diye de sıralarlar… Babam rahmetliden sonra kayınpederim Selahi Özkan Bey de ebediyette sırlandı… Rabbim rahmetiyle, merhametiyle muamele eylesin…

O jenerasyonun genel alameti farikası gibi zor bir hayat yaşadı… Geride kıymetli evlatlar bırakarak Alem-i Berzah’a vakti gelmişlerden yazdırdı kendisini...

Sevdiğini uğurlarken ötelere, zordur ölümü yazmak…

Farklı bir matematiği vardır ve acımasız bir kimyası ölümün…

*

Yaşayanlarla her kesiştiği yerde aynı soruyu sorar, ama hep farklı sonucu verir ölüm…

Soğuğun yaktığı gibi yakar yaşayanın özlemini…Yazılacak belki çok şey var… Ancak ölümün konuştuğu yerde dirinin dili tutulur, eli ayağı çözülür…Konuşmanın da yazmanın da tesiri kaybolur…

Yetimlik ve öksüzlüğün ruhuna bıraktığı o yanık tadı bir ömür boyu yüreğinde ve simasında taşıdı... Kucağında yatamadığı doyamadığı annesinin koynuna sırladık...

*

“Ellezîne izâ esâbethum musibetin, kâlû innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn...”

Onlar ki, kendilerine bir musibet isabet ettiği zaman: “Biz muhakkak ki Allah içiniz (O'na ulaşmak ve teslim olmak için yaratıldık) ve muhakkak O'na döneceğiz (ulaşacağız).” derler.. (BAKARA-156)

------

4”

Allah dört şeyi, dört şeyin içinde gizlemiştir;

1-Rızasını, tâat (İbadet-takva) içinde gizlemiştir...

2-İcabeti (Davet ve çağrıya gitme), dua içinde gizlemiştir...

3-Hışmını, günah içinde gizlemiştir...

4-Velilerini, kulları içinde gizlemiştir...

------

DERVİŞE SORMUŞLAR;

Nasıl insan oluruz?”

-"Üç adım atmakla;

Önce sana kötülük yapanlara kötülük düşünmemen gerekir.

İnsanlığa attığın ilk adım budur.

Sana kötülük yapanlara iyilik yapabildiğin an ise, ikinci büyük adımı atar ve hakiki insan olmaya başlarsın.

Nihayet, sana iyilik yapanla kötülük yapan arasında bir fark hissetmeyecek hâle geldiğin zaman ise insan olursun.”

----

FIKRAYLA

Tek Parti döneminde kalender bir köylü şehre partinin toplantısına gitmiş.

Herkesten toplantıda parti için ne yapabileceği soruluyormuş.

Sıra kalender köylüye gelince;

“Ben parti için her şeyimi veririm.

Bütün servetimi veririm.

Bütün malımı veririm.

Hatta canımı da veririm.” demiş.

Toplantı bittikten sonra, toplantıda bulunan köylüleri şaşkın şaşkın yanına gelmişler.

Goca Öğür gaza mı geldin, ne yaptın? Anladık, malını, mülkünü verebilirsin, ama sen bu adamları sevmen, ‘Şu basiretsiz, kifayetsiz, beceriksizler ’diye kahvede eleştirdiğin bu zevâtlara nasıl olur da canımı da veririm.” Dersin diye çıkışmışlar…

Köylü cevap vermiş;

“Ne yapayım böyle yaşamaktansa, canımı verip ölürüm daha iyi.”

----

FOTOĞRAFLA

----------

Bir gün biz de bu parka geleceğiz
Ahbap, arkadaş omuzunda,
Ve dağlara, taşlara benzeyeceğiz
Öyle sessiz, öyle manidar...

(Melih Cevdet Anday)

HADİSLE

“Dünyada tıpkı bir garip, hatta bir yolcu gibi davran! Kendini ölülerden ve kabir ehlinden say.”