Bitlis’te 'Hukuksuz Sürgün'e Tepki

Eğitim-Sen Tatvan Şubesi, eski Bitlis şube başkanları Savaş Ülkü'nün hukuksuz şekilde başka ile sürgün edildiği gerekçesiyle basın açıklaması yaptı. Tatvan ilçesindeki Yaşam AVM önünde bir araya gelen grup burada sloganlar attıktan...

Eğitim-Sen Tatvan Şubesi, eski Bitlis şube başkanları Savaş Ülkü'nün hukuksuz şekilde başka ile sürgün edildiği gerekçesiyle basın açıklaması yaptı. Tatvan ilçesindeki Yaşam AVM önünde bir araya gelen grup burada sloganlar attıktan sonra basın açıklaması yaptı. Grup adına basın açıklamasını okuyan Eğitim-Sen Bitlis Şube Eş Başkanı Hüseyin Güzeldere, “AKP hükümeti ve onun yereldeki yetkililerinin çabası ile Bitlis Eğitim Sen eski şube başkanlığını yapmış olan arkadaşımız Savaş Ülkü maalesef akla ve mantığa aykırı bir düzeneğin içinde Kastamonu'ya sürgün edilmiştir.” dedi.

Yaşanan olayın hukuki hiçbir dayanağı bulunmadığını öne süren Güzeldere, “19 Aralık 2013 tarihinde KESK’in çağrısıyla gerçekleştirilen bir basın açıklamasında 'Milletvekillerimizin bırakılması' kelimesi bahane edilerek verilen bu sürgün cezası AKP’nin ve yereldeki temsilcilerinin kamu emekçileri üzerine uyguladıkları hukuksuz ve tamamen keyfi bir uygulamanın sonucudur. Bir yandan ileri demokrasiden bahseden hükümet hemen hemen her ilde özel yetkili ve görevle donattığı karanlık ilişkileri olan kişiler tarafından düzenlenen saçma sapan tamamen faşizan bir bakış açısıyla düzenlenen bir soruşturma nedeniyle Türkiye’nin birçok ilinde Eğitim Sen emekçileri üzerine sürgün kararları verilmektedir. Sorunun kaynağını biraz inceleyecek olursak Savaş Ülkü’nün yaptığı bu basın açıklaması tamda 2013 seçimlerinden önceki bir döneme denk gelmesi nedeniyle ve özellikle Bitlis'te yapılan yerel seçimlerde AK Parti'nin belediye seçimlerindeki yenilgisinin faturası bu arkadaşımıza kesilmek istenmiştir. Bunun en büyük ispatı ise soruşturmayı yöneten müfettişin raporunda yer verdiği şu cümleler gerçekten trajikomik bir iddiadır. Raporda aynen şu ifadeler yer almaktadır. (Bu dönemde sendika yöneticisi ve toplumda algı oluşturabilecek bir konumda olan bir memurun, kamu görevlisinin 'iktidara oy vermeme' kampanyasından bahsetmesi ve insanları bu şekilde bir kampanyaya davet etmesi 30 Mart 2014 Mahalli İdareler Seçimlerine katılacak olan iktidar partisi aleyhine bir çalışma olacağı muhakkaktır. Bu şekildeki bir söylemin yaklaşan seçimler öncesinde yapılması yapılan konuşmayı bir hak arama eyleminden çok siyasi bir miting havasına sokmuştur.) Savaş Ülkü’nün 19 Aralık 2013 tarihinde yapmış olduğu konuşmanın son kısmında Adalet ve Kalkınma Partisi'ni kastederek 'iktidara oy vermeme kampanyası’ başlatması ve bunu da halka açık bir alanda algı yönetimi yaparcasına dillendirmesi 2014 Mahalli İdareler Seçimleri öncesinde mevcut iktidar partisi aleyhine bir çalışma olarak görülmeli ve yapmış olduğu bu eylem siyasi parti zararını hedef tutan bir davranış olarak kabul edilmelidir. Bu ifade soruşturmayı yöneten müfettişin ne kadar yanlı bir şekilde yaklaştığını adeta iktidarın kamusal alanda kamu emekçilerine baskı makinesi olarak kullanıldığının bir ifadesidir. Yine bu müfettiş alelacele düzenlediği bu dosya daha sonuçlandırılmadan apar topar İstanbul'a tayin ile gitmiştir. Sendika temsilcisinin görevi siyasal iktidarı eleştirmektir. Bizim arkadaşımızın yaptığı da budur. Bunun karşılığının sürgün olması kabul edilebilir bir durum olmadığı gibi bizi de asla mücadelemizden vazgeçirmeyecektir. Bizim görevimiz siyasal iktidarı eleştirmek, diğer sendikalar gibi methiyeler dizmek değildir.” diye konuştu.

İşin tamamen trajkomik bir olaydan ibaret olduğuna vurgu yapan Güzeldere şunları söyledi: “İşin diğer trajikomik yönü ise Savaş Ülkü hakkında hazırlanan dosyada bir disiplin cezası bir idari ceza teklif edilmiştir. Biri bir yıllık kademe durdurma cezası diğeri ise başka bir ile atamasının yapılmasıdır ki bu bizim literatürümüzde kamusal alanda bir sürgün cezasıdır. Bir yıllık kademe ilerlemesi durdurma cezası il disiplin kurulunda görüşülüp oy birliği ile kaldırılmışken. Bundan çok daha ağır bir ceza olan idari ceza teklifi yani sürgün cezası bakanlık seviyesinde insan kaynakları genel müdürlüğü tarafından maalesef onaylanmıştır. Yani daha alt bir ceza olan kademe ilerlemesi durdurma cezası burada verilmemiş ama bakanlıkta sürgün cezası verilmiştir. İşte bu hükümetin bakanlığının ne kadar içi boş olduğunun bir kanıtıdır. Ayrıca il disiplin kurulunda bulunan il milli eğitim müdürümüzün teftiş kurulu başkanımızın ve diğer komisyon üyelerinin disiplin cezası konusundaki tavrı bizim açımızdan bakanlığa ders verir nitelikte olup il milli eğitim müdürümüz teftiş kurulu başkanımız ve diğer komisyon üyelerine bu adil yaklaşımlarından dolayı teşekkür ederiz. İktidar güçleri şunu çok iyi bilmelidir ki yapmış oldukları bu sürgün ve cezalandırmalar bizim için birer apolettir. Bugün bir Savaş Ülkü gider bin Savaş Ülkü gelir. Şimdiye dek kararlılıkla onurumuzla devam ettirdiğimiz emek ve demokrasi mücadelemiz böyle akıl dışı uygulamalarla bizi asla yıldırmadı yıldıramaz da. Köklü bir mücadele geleneğine sahip olan Eğitim Sen bu baskı ve sürgünlere karşı dimdik ayaktadır. Her türlü fiili meşru mücadele ile bu işin arkasında olacağımızı hukuki mücadelemizin devam edecektir.” CİHAN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yerel Haberleri