RÖPORTAJ: BERKHAN PARLAK
Doç. Dr. Mustafa Alkan, "Ümmetin kurtuluşu birlikten geçer. Bu birlik dapa önce de denendi. İslam Birliği'ni istemeyenler var. Halen daha İran ve Türkiye'nin arasını bozmaya çalışıyorlar" dedi
İSLAM BİRLİĞİ BÜYÜK BİR HEVESTİ
Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nden Doç. Dr. Mustafa Altan ile İslam Birliği, D-8 ve Necmettin Erbakan'dan bu yana Türkiye ile diğer Müslüman ülkeler arasındaki ilişkiler hakkında konuştuk. Altan, "Necmettin Erbakan İslam Birliği konusunda daha önce hiç ortada olmayan bir kavram ortaya attı. Adına da D-8 denildi. Eğer Erbakan D-8 hakkında, aklındakileri hayata geçirebilmiş olsaydı şu anda Avrupa Birliği diye bir şey kalmamıştı" diye konuştu.
BİRLEŞMEMİZİ İSTEMİYORLAR
Batının, Türkiye ve İran'ın hiçbir Müslüman ülke ile birleşmesini istemediğini belirten Altan, "Bugün Müslümanları tam bağımsız olarak temsil eden iki ülke var. Biri Türkiye diğeri İran. Afganistan'ı da buna katabiliriz. Eğer bu iki ülke kendi arasında dahi anlaşmazlıklar yaşıyorsa, İslam Birliği'nden çok uzağız demektir. Yıllarca Türkiye ile İran'ın arasını bozmaya çalıştılar. Ancak istediklerini tam olarak aldıklarını söyleyemeyiz" ifadelerini kullandı.
**Öncelikle, yıllardır süregelen ve zaman zaman bir hayal olarak hafızalarda kalmış İslam Birliği'nden söz edelim. İslam Birliği'ni kurmak düne göre daha zor diyebilir miyiz?
-Hayır. Buna kesinlikle katılmıyorum. Hatta dünden daha kolay birliğin sağlanması. Çünkü Müslüman ülkeler artık daha bilinçli. Amerika'nın dediğine değil, kendi inancına göre hareket etmek istiyor. Ancak ne kadar edebiliyor onu tartışabiliriz fakat en azından Müslüman ülkelerin kafa yapılarının değiştiğini söyleyebilirim. Önceden Batı'nın verdiğini hemen alıyorlardı. Şimdi ise Batı'nın verdiğine şüpheli bakıyorlar. Çünkü daha önce verdiklerini misliyle aldığını gördüler. Bunu Mısır'da, Libya'da hatta Irak'ta yaşadık. Çok geç değil bundan bir kaç yıl önce Amerikan askerleri Irak'ta davulla karşılandı. Peki sonuç ne oldu, katliam. Şimdi aynı asker Irak'a girse düşman gözüyle bakacaklar. Birlik konusuna dönecek olursak, sürekli bir engelleme ile karşılaştık. Erbakan Hoca İran'a ziyarete giderken, Amerika'dan İran'a telefon geldi. Ziyareti kabul etme dediler. Çünkü korkuyorlardı. Birliğimizden güç doğacağını biliyorlardı.
BATI KAYNAKLI ENGELLER VAR
**Amerika ve Avrupa neye dayanarak, birliğe karşı bir tehdit oluşturuyor?
-Amerika, Avrupa, İsrail bunlar zaman zaman birbirlerine ters düşseler de yeri geldiği zaman aynı yolda yürüdüklerini biliyoruz. Daha önce de bunu gördük. Yıllar önce haçlı seferleri olarak karşımıza çıktı. Şimdi de Avrupa Birliği, NATO gibi oluşumlarda karşımıza çıkıyor. Mesela Nijerya'ya Amerika'dan su boruları getiriliyor diyelim. Eğer Nijerya Türkiye ile yakın ilişkiler kurmaya başladığı zaman hemen Amerika'dan telefon geliyor. Türkiye ile yakınlaşırsan, su borularını göndermeyi keser, mühendislerimizi geri çekeriz, diye. Ülke eğer Türkiye ile yakınlaşırsa altyapısı çökecek, yakınlaşmazsa inancına ters düşecek. İki arada bir derede kalıyor. İşte burada Türkiye'nin Nijerya'ya Amerika'yı boş ver ihtiyacın olan şeyi ben sana veriyorum, demesi gerekiyor. Bu sadece kurgulama bir örnek. Ancak Amerika'nın tehdidi de aynen bu şekilde işliyor.
FİLİSTİN'İ DAHİ TANIMIYORLAR
**Bir birlikten söz ediliyor ancak halen daha Filistin'i tanımayan ve İsrail yanlısı tutum sergileyen İslam ülkeleri yok demek yanlış olur.
-Öncelikle İslam Birliği'ni istemeyen kimler ona bakmamız lazım. Daha doğrusu İslam Birliği'nden kim zararlı çıkar, hangi ülkenin aleyhine olur bunu tespit etmemiz lazım. İslam Birliği'nin karşısındaki en önemli güç siyonizm. Filistin'i tanımak istemeyen veya İsrail yanlısı tutum sergileyen İslam ülkelerinin yöneticilerinin geçmişlerine bir bakalım. Tarihsel süreçte hiçbir zaman devlet yöneticilerinin yaptıkları halka mal edilemez. Demokrasinin kötü yanıdır bu. Yüzde 50 ile seçimlerle başa gelmiş birisinin diğer yüzde elliyi temsil etmez. Eğer ben Müslümanım diyorsak İslam Birliği'ni arzulamalıyız. Hiçbir şey yapmasak bile İslam Birliği'ne inanmalıyız. Merhum Erbakan Hoca hep diyordu, 'Bir şey istiyorum. Heyecan, heyecan, heyecan.
**İslam ülkelerinin kurduğu İslam İşbirliği Teşkilatı gibi teşkilatlar yetersiz mi sizce?
-Buna göreceli bir cevap verilebilir. Yani bu yetersizliği neye göre değerlendirebiliriz? Eğer Erbakan Hoca'nın istediği gibi bir birliğe göre değerlendirirsek, evet yetersiz kalıyor. Ancak birlikte hareket etme adına hiç yoktan iyidir mantığı burada işliyor.
TOPRAK BİRLİĞİ OSMANLI'DA SAĞLANDI
**Peki toprak bütünlüğü mü yoksa işbirliği mi?
-Aslında her ikisi de ayın amaca hizmet ettiği taktirde iki seçenek de kabul görebilir. Elbette ki bir toprak bütünlüğü daha güçlü olur. Fakat bugün Türkiye'den başlayıp Endonezya'ya kadar bir toprak bütünlüğü sağlamak ne kadar kolay olur? Osmanlı bunu daha önce yaptı. Bugün dünyada İslam İşbirliği Teşkilatı'na üye 57 ülke var. Bu ülkelerden 36 tanesi Osmanlı coğrafyasından doğmuş. Yani zaten geçmişte var olan bir birlikten bahsediyoruz. Geçmişte böylesine bir bağ ve toprak bütünlüğü sağlanmışken, şimdi neden olmasın? Toprak bütünlüğü günümüz şartlarında zor olabilir fakat işbirliği ve birlikte hareket etme adına kurulan teşkilatlar da aynı amaca hizmet edebilir. Doğanın kanunu bu. Birlikten güç doğar. Bir çubuğu kolaylıkla kırabilirsiniz. Fakat 20-25 çubuğu aynı anda kırmamız mümkün olmaya bilir. Yani İsrail Filistin'i tek başına yerlebir edebilir. Fakat Filistin'in yanında 5-6 ülke olsa o zaman İsrail bozguna uğrayabilir.
**Biraz da işin Batı tarafını ele alalım. Avrupa'da son zamanlarda İslam karşıtı gösteriler, söylemler artıyor. Bu konuya nasıl bakıyorsunuz?
-İşin aslı İslamafobia Batı'nın yarattığı bir kavram. Batılıda eğer onlara benzersen değerlisin. Yani onlar gibi giyinir onlar gibi davranış sergilersen seni el üstünde tutarlar. Ancak farklı bir biçimde orada İslam'ı savunursanız, işte onlar sizi bir tehdit olarak görecektir. İslamafobia kavramı, artan Müslüman nüfusu ve diğer dinlerden İslam'a olan büyük geçişin önünü kesmek için ortaya atılmış bir projedir aslında. Batı kendi halkına medya aracılığıyla şunu diyor, 'Bakın bu Müslümanlar kötü. Onların dinleri birbirlerini öldürmelerini emrediyor.' Fakat biz 'Bir Müslüman kardeşini öldüren, bütün ümmeti öldürmüş sayılır' diyen bir Peygamberin izinde olan insanlarız. İşte bunu gören batılı insanlar yönünü İslam'a çevirmeye başlıyor. Analistler bundan 20-30 yıl sonra Avrupa'da büyük bir Müslüman nüfusunun olacağını tahmin ediyor. İşte bunun önüne geçilmek isteniyor.
**Son olarak eklemek istedikleriniz.
-Özetle şunu belirtmek gerekiyor, Türkiye de İran da elini taşın altına koyacak ve diğer İslam ülkelerinin yanında olacak. Türkiye ve İran'ın karşı karşıya gelmesi ne İran'a ne de Türkiye'ye fayda sağlar. Hani bir söz var, 'Omlet yapacaksan, yumurtayı kıracaksın.' Bizler ancak bazı şeylerden fedakarlık ettiğimiz zaman bir birlikten söz edebiliriz.
Doç. Dr. Mustafa Alkan kimdir?
1965 yılında Manisa'nın Kula ilçesinde dünyaya geldi. Karadeniz Teknik Üniversitesi Fatih Eğitim Fakültesi Tarih Bölümü'nde lisans eğitimini tamamlayan Alkan, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Bölümü'nde yüksek lisans yaptı. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Bölümü'nde de doktorasını tamamlayan Alkan, 1988-1993 yılları arasında Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı Sivas-Hafik İmam Hatip Lisesi ve Ankara- Keçiören Aktepe Lisesi'nde Tarih Öğretmenliği yaptı. 1993-2006 yılları arasında Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nde Araştırma Görevlisi olarak görev yaptı. 7 Mart 2007 tarihinden beri de aynı fakültenin Tarih Bölümü- Yeniçağ Tarihi Bilim Dalı'na Yrd.Doç olarak atandı. 21.04.2010 tarihinde Osmanlı Kurumları Ve Medeniyeti Tarihi alanından doçent oldu.