Mizah ve şaka kavramları arasındaki farkları incelemeye çalışacağız, bu hafta. Öyle ya, birbirlerine adeta dirsek temasında olan bu kelimeler, esasen, bambaşka dünyalara kapı aralarlar. Bu ne benzerlik ama bu ne farktır böyle?!
Mizah ve şaka.
Sırasıyla gidelim…
Mizahtaki nükte ve hiciv, kesinlikle ince ve kıvrak bir zekanın eseridir. Yapanı da, anlayanı da, bu işe kıymet vereni de, en azından ortalama derecede zekidir. Çoğunlukla daha fazla ama kesinlikle daha az değil… Kimseyi kırmama düsturu da vardır hem, mizahın içinde. Mizacı insancıldır bir kere! Gülen ve gülümseten, mutlaka da bir parça düşündüren mizahla ne zaman nerede karşılaşsam, gönülden gülümseyip, bir selam gönderirim ona. Demek ki bendeniz de, en az ortalama bir zekaya sahibim yani. Laf aramızda, aslında daha fazlasına sahibim ama “bu cümle de bizzat bir mizah örneğidir” deyip, kişisel bahsi geçelim şimdi. Sırasıyla gidecektik hem!
Şimdi sıra, şu ‘şaka’ mevzuunda.
O değil de, kelime anlamlarının sınırlarını esnetip genişletmeyi, pek seviyoruz. Elastikiyet, bir süre sonra laçkalaşmaya başlıyor, bunu yaparken de. Gerçek amacından çoktan uzaklaşıp şaşmış, bal gibi bir kandırma eylemine, ‘şaka’ deyip geçiveriyoruz, mesela. Evet, şaka denilip geçilen, bu, hiç de yüz güldürmeyen, hatta aksine; kalp bile kırabilen nice laubali ve af buyurun zevzekçe edilen sözlere ve yapılan davranışlara, “ama ben şaka yapmıştım” yaklaşımından yana dertliyim. O kandırma ve yanıltma işine de illa bir kılıf ve isim aranacaksa, ‘yalan’ denmeliydi ona, hem. Birisini açıkça yanıltıp, gerçek’ten saptırmaya, tüm bunları yaparken de onu üzmeye ve korkutmaya, ancak yalan sözcüğündeki hainlik ve alçaklık çağrışımları uyup yakışır, çünkü. Ha bir de ‘eşek şakası’ diye bir tanım vardır bakın. Doğru. Bu da uygun. “bütün şakalar, eşeklerden çıkmadır” diyelim o halde… Mizahı ise, bundan çok ayrı bir yerde tutup, “işte o yalnızca akledebilen ve gönül kırmayan insana özgüdür” deriz. Bir kalbi, yalnızca sizi, şeytani bir şekilde gülümseyerek, ‘çat!’ diye kırmaya, geyik yapmak falan da deniliyor tabi, son yıllarda. İşte o geyikler, onu yapanların rüyasına girsin gece, olur mu?
Eşekler, geyikler, şakalar… Bunların hepsi aynı sınıfta. Oysa mizah… O çoktan mezun olmuş, eline ekmeğini almış ve mizacıyla kalpleri; zekasıyla da yüzleri gülümsetiyor.