Bu köşeye ilk besmele çekerken Gonyalıca başladık. İpbicene bi okuyucudan da müspet, menfi çok mesajlar aldık. Araya seçim girince isder isdemez biz de balıklama siyasete daldık ve bu arada uslübu da “Gonyalıca”dan biraz gaydırıp nispeten “Konyalıca”ya çevirdik.
Tabi bu Gonyalıca’yı annayıp takdir idenler olduğu gibi, pek annayamayıp burun gıvırannar da çıkdı.
Bu gonuşmaları en iyi bilip annayan, hatta bunnarın üniversitede ders olarak okudulması gerekdiğini sööleyen Gonya Fahri Profesörü Seyit Küçükbezirci’ye
Su böreği üzerine hoş sohbet itdiğimiz Erbakan Üniversitesi Rektörü Prof. Muzaffer Şeker’e
Bilim adamı uslubuyla isabetli katkılarda bulunan Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Profesörü Mevlüt Mülayim’e
Her gün yazılarımızı okuyup memnuniyetini akdaran Meram Eski Belediye Başkanımız Mustafa Özkan ve esgi gulağı kesiklerden Tevfik Dündar’a
Yine güngörmüş teşhisleri ile dertleşdiğimiz muhterem Tevfik Kılınç’a
Ankara’dan ordakı Gonyalılarla bizi okuyan Gonyalı Harita Mühendisi Ayhan Ersöz’e
Her gün yazılarımızı okuyan gasdemizin sahibi kadim dostum ve rafığım Rifat Tankut’a özellikle teşekkür iderim.
İnternetten yorum yapannardan bir kısmı herif gibi adını yazıp tenkid de idiyor, tebrik de… Ellerine sağlık. Amma bir kısmı ise adını bile yazmaya gorkup perde ardından eteş idiyor. Onnar da keşke medeni cesaret gösderip adlarını yazabilselerdi daha iyi olurdu.
Gonyalı olup da benim Gonyalıca yazılarıma teknik yönden “Şu şu hataların var” diyen çıkarsa elinden de öperim, alnından da. Amma Gonyalı olmayıp da lafı annıyamadığı için guru boş tenkid yapannara Gonya’da yaşamalarının hatırına biraz Gonya’yı ve Gonyalıca’yı tanımaya çalışmalarını tavsiye iderim.
Bazıları da o yetkiyi nerden alıyorlarsa, bizim siyasete girmemize garışıyollar. Şu bi gerçek ki siyaset yapmak Gonyalı’nın da hakkı, Hanyalı’nın da hakkıdır. Sandık sakalımıza dayanınca herkez oy gullanıyor. Ben de 657’ye tabi bir memur olmadığıma göre siyaset yazıp yazmamakla ilgili kimseden icazet almaya ihtiyacım yok!
Zaten belli ki onların derdi benim siyaset yazıp yazmamam değil, onnarın göğnüne göre yazmamamdır. Onnarın kiyfine göre yazsam benden a’lası olmaz.
Netice-i kelam:
Hiçbir zaman yazdıklarım mutlak doğru iddiasında bulunmam. İçinde doğru da vardır, hata da vardır. Yalnız beni eleşdirenner de gendilerinin mutlak doğru olduğu zehabına gapılmasın.
Ben ulema değilim amma ulemanın çok kitaplarını okudum. O kitaplarda her mevzunun ardından şöyle bir ibare geçer ki böğün bizim de son sözümüz bu olsun:
“Allahu a’lemu bissavab.”
Gorkarım siz şimdi bu lafı da annamadınız. Ne diyim? Her şiyi benden beklemen. Bunu da bi bilene sorun da annayın gari.