Biliyorsunuz bugünlerde, suya sabuna dokunmuyorum…
Tabiî ki nasırıma basmazlarsa…
Malum…
Sabır ayındayız…
Mübarek ve muhteşem bir ay…
Kazanç ayı...
İnşallah kazananlardan olacağız…
Etliye sütlüye karışmadan, kimseyi kırmadan incitmeden, doğruları yazmaya devam edeceğiz…
Topu havaya kaldırmadan…
Ve de yerden yerden…
Dedim ya, “mübarek” ve “muhteşem” bir aydayız…
xxx
Lafı uzatmadan biraz kendimize biraz da Konyaspor’a, yani konuya dalayım…
Birincisi Gazetecilik zor iş…
“Mesleğimiz” demiyorum dikkat buyurun…
Çünkü gazeteciliğin bir meslek olmadığını, bir yaşam biçimi olduğunu düşünüyorum…
Evet ben bir meslek erbabı değilim…
Gazeteciyim…
Hem de gazeteciliği adam gibi yapmaya çalışan biriyim…
Ne acıdır ki, bu işi meslek olarak yapanlar da var aramızda…
Profesyonellerden söz etmiyorum…
Yanlış anlaşılmasın…
Bu işi meslek haline getirip, meseleye ticaret olarak bakanların, gazeteci olarak başarılı olmaları mümkün değil…
Onlar sadece işini, yani mesleklerini yaparlar…
Birçoğunun da tuzu kurudur ayrıca…
Evet gazetecilik bir meslek değil…
Bana göre bir yaşam biçimidir…
Eşimizden önce işimizle evliyizdir…
Ustalardan birisi söylemiş ya “Gazetecinin parası pul, karısı dul olur” diye…
Abartmış olsa da gerçek payı var…
Bütün bunları niye mi yazdım?
Cuma, Cumartesi ve Pazar günü kendime izin verdim…
İhmal ettiğim dostları ziyaret ettim…
İyi de oldu…
En azından bu yazıyı yazmam için vesile oldular…
Onları da bezdirmiş, “illallah” dedirtmişler…
Sıkboğaz etmeleri bir tarafa, işi tehdit noktasına bile götürmüşler…
Asarız keseriz hesabı…
Ağzı açık dinledim…
Ve çok üzüldüm…
Gazetecilik adına…
Ne yapacaktım ki başka?
Neyse…
Hep biz dokunacak değiliz ya…
Biraz da sanayici dostlarımız salladılar bize…
Zülfiyare dokundurdular…
İyi de yaptılar…
Nasibime düşeni mi…
Aldım aldım, kimse merak etmesin….
Dedim ya…
Bir ayar çekmemiz lazım, hem esas oğlanlara hem de figüranlara…
Yerler mi?
Yemezlerse gargara yaparlar…
Her neyse…
Bu iş uzar…
Şimdilik virgül…
Şu da var; Eceli gelen fare, gidip kedinin kuyruğuyla oynarmış!!!
O tiplerin eceli az sonra…
Yani yakın zamanda…
xxx
Konyaspor…
Sevseler de, sevmeseler de…
Bu şehrin realitesi…
Yani gerçeği…
Çok kötü yönetildiği için iki yakası bir araya gelmiyor…
Karamsar olmamak lazım…
Gün doğmadan neler doğar…
Türk futbolunda yaşanan sürecin sonunda neler olup bitecek cümbül cemaat göreceğiz…
Dokunulmayanlara dokunulan ülke haline gelen Türkiye’de, futbolda da iyi işler olacak gibi…
Olmalı da…
İstanbul’dan yakın bir arkadaşım…
Meslektaş…
Konyaspor ve Kasımpaşa’nın büyük bir olasılıkla Süper Lig’de olduğunu fısıldadı kulağıma…
Kulağı deliktir arkadaşımın…
Mutlaka etkili ve yetkili birini kusturmuştur…
Değilse bana “Konyalılar yine dört ayak üstüne düştünüz” lafını etmez…
Şeytana pabucunu ters giydiren arkadaşlardan…
Dilinden bal damlıyor keratanın…
Ne diyebilirim ki?
“Allah” demekten başka…
Ama bu kafayla olur mu?
İşte orası muamma…
Bahattin Karapınar’la olmayacağı ortada…
Ne gariptir ki, Tahir Akyürek “bırakmalılar”, Bahattin Karapınar ise “ Ben bırakmak istiyorum, ama Tahir bey bıraktırmıyor” diyormuş…
Biri leğen tutuyor, diğeri de kan kusturuyor…
Olan da Konyaspor’a oluyor.