Bir Ödeme Yöntemi Olarak ‘Allah Razı Olsun’

Esat Ergener

Dünyanın en zararlı canlısıdır insan.

Ancak aynı zamanda eşrefi mahlukattır. Yani yaratılmışların en şereflisi.

Belki de dünyadaki, hayattaki en büyük tezat, paradoks da budur.

Sen hem başka hiçbir canlıya verilmemiş akıl nimetine sahip olacaksın, hem de o verilmiş akla ve muhakeme gücüne rağmen, dünyaya en fazla zarar veren olacaksın. Garip…

Tabi burada bir genelleme yapmak da tam doğru olmaz. Zira tüm hata ve kusurlarına rağmen vefatının ardından “iyi bilirdik” denilmesi için gayret sarfeden ve hayırla yad edilmek için ömrünü iyilik ve güzellikle doldurmaya çalışan da bir yığın insan var.

Tüm bu çıkarımlara binaen, başlık da aslında iki yönden düşünülebilir.

Önce iyi tarafından bakalım.

Benim açımdan en büyük ödeme yöntemi olabilir “Allah razı olsun”

Hani meşhur bir Petlas reklamı vardı, hatırlarsınız. Mimar Muzaffer’in “Bedeli Çanakkale’de ödenmiştir!” diye hazırladığı banknotları konu alan.

Bir düşünsenize, bir hak edişini yalnız ve yalnızca Allah rızası için bağışlayıverdiğinizi, almadığınızı, hibelediğinizi, infak ettiğinizi.

Karşılığını diğer dünyada alacağınız, ahirete bıraktığınız bu hibenin bedeli acaba ne olur?

O anki samimiyetinize göre ölçülür elbet bildiğimiz kadarı ile. Zira “Din samimiyettir!” ve “Ameller niyetlere göredir.” Karşılığının tahayyül dahi edemeyeceğimiz bir meblağ olacağından adım gibi eminim. Zira biz kimiz Rabbimizin cömertliği karşısında…

Diğer açıdan bakıldığı zaman ise, yani kötü yönden, bu işi artık tamamen -özür dileyerek söylüyorum- çakallığa vurmuş bir grup var. Her ihtiyacını yaptırıp, hallettirip akabinde de “Almayıver ya, hiç duaya ihtiyacın yok mu senin?” gibi, en hafif tabiri ile tamamen yüzsüzlük alameti olan bir tavırla karşı karşıya kalabilirsiniz.

Ne kelli felli sanayiciler biliyorum, zenginler tanıyorum.

Arabasının, evinin sayısını bilmeyen, servetiyle, geldiği konumla böbürlenen.

Bu tayfanın pişkinlikte de üzerine yoktur, emin olun. Borcunu hatırlatırsınız, “Aaa bizim sana hala vereceğimiz mi var?” diye karşılık alırsınız. Hak edişinizi dahi katakulli ile hiç etmeye çalışır.

Ama söz konusu kendisi olunca, eğer birilerine emanet, borç vermiş ise, hemen o günün kuru ile, gram altın karşılığı ile hesabını yapar. Bunu da yüzsüzce söyler.

İşçisinin hakkının, emanetinin değeri kaybolmuş, 6 ay sonra 1 yıl sonra verilmiş önemsemeyen ama burunlarından da kıl aldırmayan bir güruhtur bunlar.

Bu tayfanın da ödeme yöntemidir “Allah razı olsun!”

Ama burada artık işler terse döner.

Zira her şeyden önce hakka girmiştir, asla affedilmeyecek olan kabahati işlenmiştir. Hesabı bu dünyada göremez yani helallik almadıkça. En yüce adalet merkezi olan ahirete kalmıştır davası.

Çünkü rıza alınmamıştır, bir mağduriyet söz konusudur.

Yani yine yukarıda dediğimiz gibi, bedeli yalnızca Rabbimiz tarafından bilinen bir anlaşma söz konusudur burada da. Ama burada işler biraz daha değişiyor, sizin hakkınızı yiyen, emeğinizi gasp eden o zattan alacaksınızdır bedelini.

Hem de misliyle.

Yine samimiyetinize, niyetinize bağlı olarak.

Ne kadar güzel bir dinimiz var değil mi? Hiçbir noktası boş geçilmemiş. Her şey santim santim düşünülmüş. Hiç kimsenin asla mağdur olmadığı.

Her iki kesim ile ilgili de gelmiştir aklınıza kişiler, kurumlar, yapılar. Zira gündelik yaşantımızda sürekli karşılaştığımız tipler.

Sürekli ilk grup ile hemhal olasınız, ikinci gruba denk gelmeyeseniz.

Ömrünüzü, sağlığınızı, servetinizi “Allah Razı Olsun” biriminden harcayanlardan olasın

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.