Milli Eğitim Bakanlığının, “Sınavları kaldıracağız!” demesine karşın bir LGS daha geldi geçti.
Sınava girenlerin kimi sevindi, kimi üzüldü.
Anlaşılan odur ki, bu ülkede çocuklar daha çok sevinip, üzülecekler…
Oyun çağındaki çocukları, yarış atı gibi sınava sokmaya, üzmeye hiç kimsenin hakkı yok!
Yazıktır! Günahtır!
Bu çocukların hiç birisi çocukluğunu yaşayamıyor.
Varsa yoksa sınav…
Ortaokula adım atar atmaz başlıyor sınav kaygısı, LGS’ye girene kadar devam ediyor.
Etüt merkezine gitmeler, özel dersler almalar… Okulda düzenli yapılan deneme sınavları…
Sınavda başarılı olmak için gece gündüz ders çalışmalar…
Ailenin, okulun, öğretmenin, arkadaşlarının, çocuğun üstündeki baskısını hiç dile getirmiyorum. 5. sınıf, 6. Sınıf, 7. Sınıf, 8. sınıf…
4 yıl süren işkence…
Bu çocuklar, bu işkenceye maruz kalıyor; sonrada bu çocukların sağlıklı kaldıklarını var sayıyoruz.
Büyük bir travmadır. Hiçbir çocuk böyle bir travmadan yara almadan kurtulamaz.
Anlayacağınız çocuklarımız, çok büyük travmalar yaşıyorlar…
Bunu böyle bilin!
Diyoruz ya: Sınavlar kalksın, çocuklar yeteneklerine göre tercihlerini yapsınlar, sevebilecekleri okullarda okusunlar…
Avrupa ülkelerinde olduğu gibi… Çocukların hepsini sınava sokuyor, hepsinin de başarılı olmasını bekliyoruz. “Sınavlar kalkacak!” deniyor, daha kapsamlı ve daha zor sınavlar çocukların karşısına çıkıyor. Her yeni sınav eskisini aratıyor.
Ve her sınav temel derslerdeki başarıyı ölçmek için yapılıyor.
Hatırlarsanız, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk: “Okullarda ders sayısı çok fazla, ders sayısını azaltacağız.” demişti.
Umutla, derslerin azalacağı beklenmiş, umutlar hüsrana dönüşmüştü.
Garip bir ülkeyiz. Sorunları çözmekten çok uzağız. Havanda su dövüyoruz.
Sorunlar çok büyük, öyle he denince çözülebilecek sorunlar hiç değil.
Öğrencinin yeteneğine göre eğitim verelim, deniyor; çocuk, yeteneğine göre bir meslek seçiyor, okuyor, okuldan mezun oluyor, iş bulamıyor.
Fen edebiyat, mühendislik, spor, müzik, resim alanından mezun olanların çoğu boş geziyor.
İş yok birçok meslek alanında… İyi eğitim almak, alanında iyi olmak fayda etmiyor...
Her mezun olan işsizler ordusuna ekleniyor. Sorun kişiyi yeteneklerine göre yönlendirme meselesi değil, mesele; öğrenciyi yönlendirdiğin alanda istihdam etme meselesi…
Bırakınız özel yetenek alanlarını, temel bilgi alanlarında bile istihdam sorunu var.
Ülkede gençler iş bulamıyor.
İş yok! Dolayısı ile LGS illeti karabasan gibi öğrencilerin üstüne çökmüş durumda; çocuklar, iyi bir okula yerleşebilir miyim, derdinde…
Etüt merkezleri, özel dersler, özel okullar vb.
Gece gündüz ders… Dersten başka bir hayatları yok! Aileler için durum daha da vahim!
Çocuğunun iyi bir okulu kazanabilmesi için maddi imkanlarını sonuna kadar zorlamakta, ciddi paralar harcamakta… Bu ülkede, eğitim hakkı temel hak; tüm çocuklar, parasız eğitim hakkından yararlanır, dense de eğitime ciddi paralar harcanıyor.
Parası olmayan çocuğunu okutamıyor!
Sınav, sınav, sınav… Sonuç değişmiyor, LGS duvar gibi çocuğun karşında duruyor.
Bu sınavlar kalkmadıkça, çocuklar her türlü psikolojik yara almaya devam edecekler.
Veli için de öğrenci için de zor bir durum. Veli, döktüğü paraya mı yansın; öğrenci, onca çaba, gayret sonucunda istediği başarıyı yakalamadığına mı üzülsün?
Sorun dağ gibi karşıda duruyor.
Çözüm bekliyor. Bu koşullarda LGS sorunu çözülmez, çözülemez… Meslek liseleri, özel yetenek liseleri ve teşvikler… Öğrenciler, farklı alanlara yönlendirilebilir ve bu alanlara yönlendirilen öğrencilere, mezun olduklarında işe yerleştirilme teminatı verilebilir. Böylelikle, belli liselere girebilme yarışı frenlenebilir.
Sonrası, sonraya kalsın…