Bir Kuşun Üç Öğüdü

Nevzat Laleli
Çocuklarla…
 
Sevgili çocuklar,
Bu hikâye de yine Mevlana Hazretlerinin Mesnevi isimli eserinden olsun. Diyor ki Mevlana; Bir kuş, bir avcının kurduğu tuzağa yakalandı.
Tuzaktan kurtulabilmek için çırpındı, çabaladı ama kurtulamadı.
Baktı ki avcı da yayına geliyor.
Hemen aklına “avcıya bazı teklifler söyleyeyim. Kabul ederse kurtulurum” diye bir fikir geldi. Kuş “dile geldi” ve avcıya şöyle seslendi;
“Ey… Efendi. Sen hayatında birçok kereler koyun ve sığır eti yemişsindir. Belki çok kereler deve kurban etmişsindir. Ben ise küçücük bir kuşum. Onların etleri ile doymayan sen, benim minicik gövdemin etiyle nasıl doyacaksın?” dedi. Ve devam etti;
“Eğer beni serbest bırakırsan sana üç öğüt veririm. Öğütlerimi dinle, ondan sonra kararını verirsin” dedi.
Kuş, teklifini pekiştirmek için adama; “İnan ki sen benim öğütlerimi çok beğeneceksin ve çok mutlu olacaksın” dedi.
Kuş konuşmaya devam etti;
“Öğütlerimden ilkini senin avuçlarının içinde vereceğim.”
Kuş, biraz nefes aldı. Çünkü avcı kendini dinliyordu. Devam etti;
“İkinci öğüdümü şu karşı çatının üstünden vereceğim”
“Üçüncü öğüdümü ise şu karşıda ki ağacın üzerinde söyleyeceğim” dedi.
ÇOK GÜZEL ÖĞÜTLER
Avcı biraz merakından biraz da kuşun küçücük gövdesi ve azıcık etinden doymayacağını bildiğinden onun teklifini kabul etti.
Kuşu tuzaktan kurtararak eline aldı ve söyle bakalım ilk öğüdünü, dedi.
Sevgili çocuklar,
Biz de kuşun öğütlerine dikkat edelim. Kim bilir, belki biz de öğütlerinden yararlanır ve çok mutlu oluruz.
Kuş ilk öğüdünü söyledi ve dedi ki;
“Olmayacak sözü kim söylerse söylesin, inanma.”
Avcı onu elinden bıraktı. O da gidip karşı evin çatısına kondu. Oradan ikinci öğüdünü söyledi;
“Elinden kaçan bir fırsat için üzülme. Ah, vah edip hasret (ayrılık acısı) çekme”
Kuş ikinci öğüdünü de verdikten sonra uçup ağacın dalına kondu ve üçüncü öğüdünü söylemeden önce, avcıyı bir denemek istedi.
''Karnımda 10 dirhem (gram) ağırlığında çok kıymetli bir inci vardı. O inci, seni de çoluk çocuğunu da zengin ederdi. Ne yazık ki kısmetin değilmiş, beni kaçırdın'' dedi.
Avcı, kuşun bu söylediklerini duyunca “sünnet olan çocukların bağırması” gibi bir feryat kopardı ve ağlayıp bağırmaya başladı. Bunun üzerine kuş;
“Ben sana, sakın elinden kaçan bir fırsat için üzülme demedim mi?” dedi.
Mademki elinden inci gitti, ne diye dövünüp duruyorsun? Sana verdiğim öğütleri anlamadın mı?
Ben sana olmayacak bir şeyi kim söylerse söylesin inanma dememiş miydim? Benim bütün ağırlığım üç dirhem gelmez. Karnımda, nasıl 10 dirhemlik inci olabilir?” dedi.
Bu sözler üzerine adam biraz kendine gelir gibi oldu.
“Peki, şimdi üçüncü öğüdünü söyle bakalım” dedi. Kuş;
“Sana verdiğim iki öğüdü sanki tuttun da, benden üçüncü öğüdü mü istiyorsun, dedi. “Uykuya dalmış bir kişiye öğüt vermek, çorak yere tohum ekmekten farksızdır”
Çünkü uykuda ki adam hiçbir şeyin farkında olamaz ki…
“Aptallık ve cahillik yırtığı o kadar büyük yırtıkdır ki yama tutmaz diyerek'' pır diyerek uçup gitti.
Sevgili çocuklar,
Siz de hayatınızda birçok fırsatları kaçırabilirsiniz. Sakın üzülmeyin. “Nasip değilmiş” deyin ve başka fırsatlar gözlemeye devam edin.
Oldu mu?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.