Güncel yazılar serisi
Bizde bir hikâye vardır. “Bir gün bir kurtla bir kuzu aynı dereden su içiyorlarmış. Sonra gelmiş kurt, kuzunun karşısına dikilmiş;
- Sen benim suyumu niçin bulandırıyorsun? Kuzu hemen durumu kavramış ama hakkını aramak da istemiş;
- Ne münasebet. Ben suyun alt başındayım, sense suyun üst başında…
Kurt bu kafasına takmış bu kuzuyu yiyecek. Ama kuzunun bu haklı itirazına da uygun bir cevap vermesi lazım;
- Senin baban suyumu bulandırmıştı, demiş ve kuzuyu oracıkta yemiş.
Amerika’da 11.Eylül’de ikiz binalara uçaklarla yapılan saldırıların altında Irak ve Afganistan gibi iki Müslüman ülke kaldı. O günden bu yana her iki ülkede de milyonlara varan Müslüman katliamları yaşandı.
BU SEFER DE PAKİSTAN
Bu kere durup dururken Hindistan’ın Bombay şehrinde ki bir turistik otele sayıları 15 kadar olan ve Pakistanlı oldukları iddia edilen tecrübesiz gençlerin baskın yaptıklarını öğrendik. Bu baskın esnasında olayı dünya kamuoyunda daha çok gerebilmek için birçoğu polis kurşunuyla olmak üzere 159 kişinin öldüğünün haberi en geniş şekilde medya organlarına düştü. Bizdeki ve dünyada ki medya organlarının canlı yayınlarla sunduğu bu haberler zaten olayın bir tezgâh olduğuna dair en büyük ipucunu veriyordu.
Hemen ifade edeyim ki biz de olsun, dünya medyasında olsun o büyük medya gurubu bir olayı günlerce ve en küçük ayrıntılarına kadar veriyorsa bilmelidir ki bu iş sonunda masum ve mazlum halkın aleyhine ama bu medya grubu ve onların patronları olan Holdinglerinin çıkarınadır. Bunlar garibin, yetimin, öksüzün meseleleriyle uğraşmazlar, uğraşsalar da yine kendi menfaatleri (çıkarları) için uğraşırlar.
DÜNYA KAMUOYU HAZIRLIĞI
Seçim kampanyasında Pakistan'a yeni cephe açmaktan söz eden ABD'nin yeni lideri Barack Obama daha koltuğa bile oturmadan düğmeye basıldı. Aralarında "Şabat Evi" olarak adlandırılan Yahudilere ait bir sinagogun da hedef alındığı bir dizi terör saldırısı Pakistan'ın üzerine yıkılmak istenmektedir. Küresel medyanın eliyle hem Hindistan yönetimi ve hem de ABD, Pakistan'a psikolojik harekât açmışlardır.
Hindistan, saldırılardan Pakistan'ı sorumlu tutarken dün ajanslara düşen Amerika menşeli rapor, ABD'nin aşağılık oyununu tüm çıplaklığıyla ortaya koydu. ABD'de sözde tarafsız bir komisyon tarafından yapılan yine sözde araştırmada; Amerika'ya 2013'e kadar nükleer bir terör saldırısı ya da daha kuvvetli ihtimalle bir biyolojik silah saldırısı beklendiği iddia edildi.
Raporla ilgili olarak, ABD'de başkan yardımcısı seçilen Yahudi Joe Biden'e bilgi verildiği belirtildi. Raporda, "Güvenlik marjımız küçülüyor" deniliyor ve ekleniyor: "Bugün terörizm ve kitle imha silahlarının bir haritası çıkarılacaksa tüm yollar Pakistan'da kesişir…"
Araştırmaya başkanlık eden eski senatör Bob Graham, şarbonun, halen en muhtemel biyolojik silah olduğunu, nükleer ya da biyolojik saldırı ihtimalinin bu konularda yeterli önlem alınmamış olmasından değil, husumetin giderek yayılmasından dolayı arttığını öne sürüyor.
Raporda ABD'ye nükleer bir saldırı gerçekleştirmek isteyen örgütün de El Kaide olduğu iddia edildi. El Kaide'nin henüz nükleer bir silah elde edecek kapasitede olmadığı vurgulanan raporda, örgüt saflarına nükleer silah uzmanı bir kişinin dâhil olması ile durumun değişeceği öne sürülüyor. Komisyon, terörizm, nükleer ya da biyolojik silahların kaynağı konusunda en muhtemel ülkenin Pakistan olduğunu iddia ediyor.
PAKİSTAN’NIN SUÇU
Peki, ABD, terörle mücadele adı altındaki savaşta en büyük müttefiki olan Pakistan'ı niçin hedef seçmiştir?
Bunun iki önemli sebebi vardır. Birincisi siyasi sebeptir ki “Globalleşen dünya” tek kutuplu bir idareye kavuşturulmalı, milli ve ulusal idareler ya fiilen veya işbirlikçiler kanalıyla ABD’nin dümen suyuna girmelidir. İkincisi de biraz ekonomik ve buna bağlı siyasi sebeptir.
Hatırlayacak olursak; ABD'nin baskılarına rağmen Pakistan eski Devlet Başkanı Pervez Müşerref, İran doğalgazının Pakistan ve Hindistan üzerinden taşınma projesini sürdüreceğini açıklamıştı. Müşerref'in bu tutumuyla Hindistan ve Pakistan yakınlaşması gerçekleşmiş, iki ülke tarihi adımlar atmıştı. Pakistan ve Hindistan'ın düşmanlığından çıkar sağlayan ABD, sadece İran gazının Çin'e taşınacak olmasından değil, iki ülkenin birbirine yakınlaşmasından da müthiş rahatsız olmuş ve projeye şiddetle karşı çıkmıştı.
Kısacası gelinen noktada anlaşılmaktadır ki; artık Pakistan'ı bölme ve nükleer gücünü elinden almak üzere ABD, onun beyni durumundaki İsrail ve diğer peyk devletler harekete geçmişlerdir.
MÜSLÜMAN ÜLKELER UYANIN
Ey halkı Müslüman olan ülkelerin insanları artık uyanmanın zamanı gelmiş de geçmek üzeredir. Şer güçler olarak belirtilen başta İsrail ve ABD olmak üzere İslam ülkeleri birere ikişer yok edilmektedir. İşte Irak artık kendi milli değerlerinden hiçbir şey ortada kalmamıştır. İşgal edilmiş, bölünmüş, parçalanmış yok edilmiştir.
Afganistan yine uydurma el Kadide oyunlarıyla işgal edilmiş günbegün yok edilmeye çalışılmaktadır. Şimdi sıra Pakistan’a gelmiştir. Onu da uydurma Otel baskınıyla yok edeceklerdir.
Sonra sırada hangi İslam ülkesi vardır bilemiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey varsa o da eski ABD dış işleri bakanı Gondalize Rice’nin dediği gibi “Ortadoğu’da 22 ülkenin sınırlarının değişeceğidir” Bunlar yaptıkları planlarını adım adım bunu gerçekleştirmeye çalışmaktadırlar.
Dolayısıyla İslam dünyası, bu kötü dönemde önce Pakistan için vakit kaybetmeden harekete geçmelidirler.
Ve şu anda İslam ülkelerinin başında bulunan “işbirlikçiler” bilmelidirler ki, ABD işgalinde sizler de koltuklarınızı kaybedecek ve Saddam Hüseyin’in akıbetine duçar olacaksınız. ABD’de yeni dönemde nasıl olsa henüz yıpranmamış işbirlikçiler bulacaktır kendisine.
Müslüman ülkelerin insanları “kabak sizin başınızda patlamadan…” siz de işbirlikçileri başınıza seçmemelisiniz. Milli değerleri muhafaza eden insanları başınıza getirmelisiniz ki onlar sizi de ülkenizi de bu işgallerden kurtarmaya çalışsınlar.