Aylar önce yazmıştım, “Konyaspor’da durum vahim, Konyaspor göz göre göre Abbas” diye. Devre arası takviyelerle bir umutla hastanın iyileşip ayağa kalkmasını, yürümesini bekleyen taraftarların da, yöneticilerin de, artık tutunacak dalları kalmadı.
Bunca yıldır sporun ve Konyaspor’un içindeyim, böylesine laçka olmuş, kendisine olan inancını ve özgüvenini yitirmiş bir ikinci yönetim, teknik adam ve oyuncu topluluğu daha görmedim.
Gerçek olan şu; Uzatmaları da tüketmek üzere bu yönetim, teknik adam ve futbolcu topluluğu.
Hele de şehir…
Şehrin takımından aylar önce düştüğünü söylersem kimse bana “Gamlı Baykuş” yakıştırması yapmasın.
Bakın bu takım düşerse asıl canımız o zaman yanacak. Bugüne kadar görmediğimiz, duymadığımız, olaylara tanıklık edeceğiz. Bir zamanlar Diyarbakır’da yaşanan olayları bile devede kulak bırakacak durumlarla karşı karşıya kalacağız. Yeri geldiğinde, yenilmek, fark yemek şöyle dursun, saha ortasında meydan dayağı yiyip, makus talihimize isyan edeceğiz!
Süper Lig’i kaybetmekle önce ulusal bazdaki yazılı ve görsel spor basının gündeminden düşecek şehir ve şehrin takımı. Yerel medya olarak elbette takımımızı yazıp çizeceğiz, takımımızın peşinden koşmaya devam edeceğiz, ama ulusal basın için artık “Konyaspor” diye bir şey olmayacak. Köşede kıyıda kibrit kutusu kadar veya tek sütuna ismimizi geçirirlerse ne ala!
Anlayacağınız gözden ırak olan, gönülden de ırak olacak haliyle. Hoş, zaten gündeme gelirken ya da getirirlerken olumlu haberlerle değil, olumsuzluklarla ön plana çıkıyorduk.
Basın tribününde yer sorunu da olmayacak…
Çünkü, akreditasyon kavgaları yaşanmayacak…
Adam başına 3’er 5’er koltuk düşecek…
Konyalı basın mensupları olarak izdiham yaşamadan maçlar izleyeceğiz.
Üç büyükler de gelmeyeceğine göre şeref tribünlerinde de bilet ve yer kavgası olmayacak.
Kısacası, herkes tiyatro seyreder gibi maçını izleyecek, sonra da evinin yolunu tutacak.
Ne heyecan, ne adrenalin, ne hedef, hiçbir şey süper ligdeki gibi olmayacak. Sadece Konyaspor değil, şehir de nasiplenecek bu olumsuzluklardan.
Yani, yanisi şu; Dipsiz bir kuyu ikinci lig.
Şansal Büyüka ile Erman Toroğlu’da rahat edecekler.
Kerem Öncel ile Zeki Çol gibi.
Onlarda Konyaspor’u yorumlamaktan kurtulacaklar.
Görüntü olmayınca, hakem hataları, rakip takımın baskıları da gündeme gelmeyecek. Ofsayttan yenilen goller, verilmeyen penaltılar, es geçilen fauller ve daha nelerden nelerden haberimiz bile olmayacak.
Naklen yayın ve federasyon gelirleri de olmayacak.
Bünyamın Sarıtaş istediği kadar “Bursaspor-Ankaragücü maçı incelensin” diye demeçler versin, Konyaspor Başkanı istediği kadar manşetlik malzeme üretsin, kimsenin umurunda bile olmayacak. Taraftar haklı olarak maçlara da gelmeyecek. Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek’te rahat bir nefes alacak. Belki de 33 bin kişilik yeni stadı yaptırmaktan da vazgeçecek. Öyle ya, süper ligde takımı olmayan bir şehrin 33 bin kişilik statla ne işi olabilir?
En kötüsü, yerel medyaların spor servislerinde çalışan meslektaşlarımızın geleceği kararacak. Konyaspor’a ekranda ve sayfalarda ayrılan yer azalacağı için, servislerde değişim kaçınılmaz olacak. Takımı küme düşüren yönetici, teknik adam, bir kısım futbolcu güruhu utanıp, sıkılmadan başka bir yere çekip giderken, kazandığı üç kuruş parayla evine ekmek götürmeye çabalayan bazı meslektaşlarımızın maalesef canı yanacak.
‘Bir düşmeye gör’ demiş şair…
Şimdi pek farkında değiliz ama, Konyaspor böyle bir travma yaşarsa, neleri yitirdiğimizi daha iyi anlayacağız.
İnşallah düşmeyiz. İnşallah Pazar günü oynanacak Eskişehirspor maçında bir “trajedi” yaşamayız. Ve inşallah şehir en azından bu hafta takımına sahip çıkar.
İnşallah.
Gerçek olan şu; Uzatmaları da tüketmek üzere bu yönetim, teknik adam ve futbolcu topluluğu.
Hele de şehir…
Şehrin takımından aylar önce düştüğünü söylersem kimse bana “Gamlı Baykuş” yakıştırması yapmasın.
Bakın bu takım düşerse asıl canımız o zaman yanacak. Bugüne kadar görmediğimiz, duymadığımız, olaylara tanıklık edeceğiz. Bir zamanlar Diyarbakır’da yaşanan olayları bile devede kulak bırakacak durumlarla karşı karşıya kalacağız. Yeri geldiğinde, yenilmek, fark yemek şöyle dursun, saha ortasında meydan dayağı yiyip, makus talihimize isyan edeceğiz!
Süper Lig’i kaybetmekle önce ulusal bazdaki yazılı ve görsel spor basının gündeminden düşecek şehir ve şehrin takımı. Yerel medya olarak elbette takımımızı yazıp çizeceğiz, takımımızın peşinden koşmaya devam edeceğiz, ama ulusal basın için artık “Konyaspor” diye bir şey olmayacak. Köşede kıyıda kibrit kutusu kadar veya tek sütuna ismimizi geçirirlerse ne ala!
Anlayacağınız gözden ırak olan, gönülden de ırak olacak haliyle. Hoş, zaten gündeme gelirken ya da getirirlerken olumlu haberlerle değil, olumsuzluklarla ön plana çıkıyorduk.
Basın tribününde yer sorunu da olmayacak…
Çünkü, akreditasyon kavgaları yaşanmayacak…
Adam başına 3’er 5’er koltuk düşecek…
Konyalı basın mensupları olarak izdiham yaşamadan maçlar izleyeceğiz.
Üç büyükler de gelmeyeceğine göre şeref tribünlerinde de bilet ve yer kavgası olmayacak.
Kısacası, herkes tiyatro seyreder gibi maçını izleyecek, sonra da evinin yolunu tutacak.
Ne heyecan, ne adrenalin, ne hedef, hiçbir şey süper ligdeki gibi olmayacak. Sadece Konyaspor değil, şehir de nasiplenecek bu olumsuzluklardan.
Yani, yanisi şu; Dipsiz bir kuyu ikinci lig.
Şansal Büyüka ile Erman Toroğlu’da rahat edecekler.
Kerem Öncel ile Zeki Çol gibi.
Onlarda Konyaspor’u yorumlamaktan kurtulacaklar.
Görüntü olmayınca, hakem hataları, rakip takımın baskıları da gündeme gelmeyecek. Ofsayttan yenilen goller, verilmeyen penaltılar, es geçilen fauller ve daha nelerden nelerden haberimiz bile olmayacak.
Naklen yayın ve federasyon gelirleri de olmayacak.
Bünyamın Sarıtaş istediği kadar “Bursaspor-Ankaragücü maçı incelensin” diye demeçler versin, Konyaspor Başkanı istediği kadar manşetlik malzeme üretsin, kimsenin umurunda bile olmayacak. Taraftar haklı olarak maçlara da gelmeyecek. Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek’te rahat bir nefes alacak. Belki de 33 bin kişilik yeni stadı yaptırmaktan da vazgeçecek. Öyle ya, süper ligde takımı olmayan bir şehrin 33 bin kişilik statla ne işi olabilir?
En kötüsü, yerel medyaların spor servislerinde çalışan meslektaşlarımızın geleceği kararacak. Konyaspor’a ekranda ve sayfalarda ayrılan yer azalacağı için, servislerde değişim kaçınılmaz olacak. Takımı küme düşüren yönetici, teknik adam, bir kısım futbolcu güruhu utanıp, sıkılmadan başka bir yere çekip giderken, kazandığı üç kuruş parayla evine ekmek götürmeye çabalayan bazı meslektaşlarımızın maalesef canı yanacak.
‘Bir düşmeye gör’ demiş şair…
Şimdi pek farkında değiliz ama, Konyaspor böyle bir travma yaşarsa, neleri yitirdiğimizi daha iyi anlayacağız.
İnşallah düşmeyiz. İnşallah Pazar günü oynanacak Eskişehirspor maçında bir “trajedi” yaşamayız. Ve inşallah şehir en azından bu hafta takımına sahip çıkar.
İnşallah.