Burdurlu Mehmet, henüz on yedi yaşında. Üç erkek kardeşin en küçüğü. Babası o doğduğu yıl ölmüş. Büyük abisi Balkan Savaşı’nda şehit düşmüş. Diğer abisi daha geçen yıl Irak Cephesi’nden bir ayağını bırakarak dönmüş.
**
Vatanı bekleme sırası ona gelmiş. Çileli anası hiç yadırgamıyor, on yediyaşındaki kuzusunu Çanakkale’ye çağırmalarına. Oğlunu kendi elleriyle kınalayıp gönderiyor cepheye. Güçlü durmak adına gözyaşlarını göstermiyor kimselere. İçine akıtıyor,yüreğini yaralasa da.…
**
Atiu, Yeni Zellandalı bir ailenin tek çocuğu. Onları yönetenler, “Güvenliğimiz tehlikede. Savaşa gideceksiniz!”diye bindiriyorlar gemiye. On binlerce kilometre uzakta, adını bile duymadıkları bir ülkeyle savaşmaya götürüyorlar. Aylarca süren, insanı canından bezdiren bir yolculuk ile ulaşıyorlar savaşacakları yere. Atiu’yu bir düşünce alıyor. “Bu kadar uzaktan bizim güvenliğimizi nasıl tehdit edebiliyorlar acaba?” diye. Cevaplayamadığı sorular geliyor aklına. Soramıyor, sordurmuyorlar; onları savaşa sürükleyenler.
**
Savaş iyice şiddetlenmiş. Ölüm kusuyor silahlar. Gözyaşı ve kan yağıyor bulutlardan. Türk askerleri, Anzak kuvvetlerini püskürtmüş. Atiu ve arkadaşları siper olarak kazdıkları hendeklerine ulaşabilmek için kaçıyorlar.
**
Silahlar patlıyor. Atiu, neden ve kim için savaştığını bile bilmiyor. Bir kurşun sağ kalçasına saplanıyor. Olduğu yere yıkılıyor. İki tarafın askerleri de hendeklerine atmış kendilerini. Siperlerin birbirine en yakın olduğu yer.
**
Arada cansız yatanlar var. Kimse başını çıkarmadan bekliyor. İlahî bir emir gelmişçesine kesilmiş silah sesleri. Mehmet’in tam önünde yatıyor Atiu. Can acısıyla çıkardığı sesler duyuluyor.
Yerinden kurşun gibi fırlıyor. Atiu’yu sırtına alıp düşman tarafına doğru yol almaya başlıyor. Silahlar susmuş, insanlar susmuş, kuşlar susmuş… Rüzgâr bile bu ibretlik olaya şaşırıp esmeyi bırakmış. Atiu’yu, Anzak siperine bırakıp hiçbir şey olmamış gibi dönüyor arkadaşlarının yanına, Mehmet.
**
Yaralı düşmanının kanamasını durdurmak için, yarasına ot basanlar; düşmanını sırtında taşıyanlar; akşama kadar ölümüne savaşıp akşam birbirlerinin söyledikleri müzikleri, okudukları Kur’an-ı Kerim’i dinleyenler. Birbirlerine ölümüne kurşun atacak kadar düşman, birbirlerine yardım edecek kadar dostolanlar. Savaş acıdır, gözyaşıdır, hüzündür. İnsanlık tarihi bugüne kadar binlerce savaş görmüştür. Çanakkale, bu savaşların en insancıl olanlardan biri, hatta birincisidir denebilir. Çanakkale bir var olma mücadelesidir. Çanakkale şehitliğin vücut bulmuş hâlidir. Bir destandır Çanakkale.