Bilinçaltı Nedir?
Bilinçaltını tanımadan insanı tanımak çok zordur. İnsanı tanımak içinde davranışlarının temelinde yatan iç dinamiği, iç dinamiği tanımak içinde bilinçaltının iyi analiz edilmesi gerekir.
İnsanların “İçimde bir sıkıntı var, içim içime sığmıyor!” diye ifade etmeye çalıştıkları “İç” aslında “Bilinçaltı”nın ta kendisidir. “Bir ben var bende, benden içeri!” diyen Yunus Emre, bunu çok güzel ifade etmiştir.
Freud bilinci, kişinin kendisinden ve çevresinden haberdar olma hali olarak tarif ederken; bilinçaltını ise kişinin zihninde bulunan fakat farkında olmadığı dürtüler, yaşantılar ve tutumlar olarak tarif etmektedir.
Başka bir ifadeyle bilinç, kişinin uyarıcılara bağlı olarak davranışlarındaki farkındalık hali iken; bilinçaltı ise kişinin farkında olmadığı fakat davranışların temelinde yatan duygu ve düşüncelerdir
Freud; Topografik Zihin Modeli’nde bilinci ve bilinçaltını buzdağına benzeterek açıklamaktadır. Buzdağının görünen kısmı bilinci temsil ederken, görünmeyen kısmı ise bilinçaltını temsil etmektedir.
Buz dağının görünen kısmına benzetilen bilinç; günlük hayatta bilerek ve farkında olarak yapmış olduğumuz her türlü hal ve hareketlerin yönetildiği bölümdür. Buzdağın altında kalan kısmına benzetilen bilinçaltı ise; bilinç dışı çalışan ve bedenin istemsiz kaslarını yönetildiği, çoğu zaman kişinin farkında olmadığı ve toplum tarafından tasvip edilmeyen duygu ve düşüncelerin saklandığı bölümdür. Bilinçaltı, genelde toplum tarafından onaylanmayan duygu ve düşüncelerinin bastırılıp saklandığı yer olarak gösterilse de bilinçaltı olumlu duygu ve düşüncelerin de saklandığı yerdir.
Bilinçaltının istenilen şekilde programlanabileceği konusunda Joseph Murphy: “Bilinçaltı aptaldır. Ne söylerseniz, ne düşünürseniz onu doğru kabul eder. Şakadan hiç anlamaz. Analiz bilincin görevidir.” der.
Bilim adamları bir araştırma için idam cezası almış bir mahkûm buluyorlar. Mahkûma bilim ve insanlık için çok önemli bir araştırma yaptıklarını, ancak bu araştırmada eğer kabul ederse çok ciddi bir beyin operasyonu geçireceğini, operasyondan sonra kanamasının devam edeceğini ve aynı gün öleceğini söylüyorlar.
Zaten üç gün sonra idam edilecek olan mahkûm ölmeden önce bilime bir faydamız olsun diye düşünerek araştırmaya katılmayı kabul ediyor.
Ertesi gün mahkûm cezaevinden bayıltılarak çıkartılıyor, fakat kendisine hiçbir müdahalede bulunulmuyor. Mahkûma ayıldığında operasyonun yapıldığı söyleniyor ve tekrar cezaevine geri götürülüyor. Ertesi sabah mahkûm ölü olarak bulunuyor ve nedeni de aşırı derecede kan kaybı olarak belirleniyor.
Bilinçaltı Neye Benzer?
Tıbbın ve ilmin zirve yaptığı günümüzde de bilinçaltı; kapalı bir kutu gibi gizemini korumaktadır. Bilinçaltı bir yönüyle nefise benzetilirken bazı yönleriyle de ruha benzetilmektedir. İşlevsel olarak baktığımızda karmaşıklığı ruha benzerken, birçok özelliğiyle de nefise benzemektedir.
Uzmanlar ise bilinçaltının çalışma şeklini bir gemiye benzetmektedirler. Geminin kaptanını bilince benzetirlerken, tayfaları ise bilinçaltına benzetmektedirler. Kaptan yani bilinç duygularını kullanıp emir verirken; tayfalar yani bilinçaltı itaat edip emri yerine getirmektedir.
Doğruluğuna ve yanlışlığına bakmadan kaydettiği için bilinçaltını boş bir kasete de benzetebiliriz. Nasıl boş bir kasete ne kaydedersen onu kaydederse, bilinçaltı da ona benzer. Kasete daha sonra izlemek ya da dinlemek istenen şeyleri kaydediliyorsa bilinçaltına da önemli şeyleri kaydetmek gerekir.
Bilinçaltını kişinin çöp tenekesi olarak da görülebileceği ifade edilmektedir. Nasıl ki çöp tenekesine ne atarsan onu kabul ederse; bilinçaltı da her şeyi doğruluğuna ve yanlışlığına bakmadan kayıt eder.
Çöp tenekesine ne atarsan at, hepsini kabul eder. İster çeyizini, ister bileziğini, ister paranı, ister kitabını, ister çocuk bezini, ister yemek artığını, ister çocuğunu, istersen de kendini at hepsini kabul eder. Değerli ya da değersiz olması onun için önemli değildir. Onun görevi atılanları biriktirmektir. Ne zamana kadar? Dolunca ya da onu boşaltıncaya kadar! (Devamı Haftaya)