Yönetim biliminde Açıklık Kavramı, yönetimde şeffaflık ve idari açıklık, açık yönetim, idari demokrasi ile gün ışığında yönetim bazı yabancısı olduğumuz terimlerle ifade ediliyor olsa da açıklık dilimizde, çok genel ifadelerle aleniyet, bir şeyin gizli saklı olmayıp göz önünde ve meydanda olması yani alenilik prensibine uygun olarak açık ve aşikâr olması yanında aynı zamanda ilgili hususların zahirilik, örtüsüz ve kapalı olmamak, berraklık ve pürüzsüzlük ile anlaşılır olmak anlamlarına gelmektedir.
Dünya modernleştikçe ve ülkeler geliştikçe ister merkezi yönetimlerde olsun ister yerel yönetimlerde olsun açıklık konusu, yönetimlerin başarısı açısından büyük önem kazanmaya başlamıştır. Diğer taraftan kamu yönetiminin dolayısıyla da yerel yönetimlerin görev ve yetkilerinin genişlemesiyle birlikte, devlet idaresinin yapı ve işleyişine idareciler eliyle karmaşık bir nitelik kazandırılması kamu gücünü kullanan yönetici ve memurların faaliyetlerinin yapılmakta olan hukuki, idari ve vesayet denetimi yanında hemşerileri tarafından da sürekli olarak denetlenmesini gerekli kılmaktadır.
Bu anlamda yerel yönetimler merkezi idare birimlerine nazaran vatandaşlara biraz daha yakın yönetimler olarak kabul edildiklerinden, faaliyetlerinin hemşerilerine ve kamuoyuna aksettirilmesinin son zamanlarda yapıldığı gibi, yani vatandaşın sadece gösterilmesi istenilen bilgi ve hususlar yönünden bilgilendirilmeyip, bütün iş ve işlemler yönünden bilgilendirdikleri ölçüde hemşerilerinin takdir ve desteğini kazandıkları görülmektedir.
Çünkü hemşeriler özellikle yerel yönetimlerin değişen yapısal yönü ve sürekli bir şekilde büyüyen, genişleyen harcamaları yönünden değil yönetici ve memurların kendilerine yasalarla tanımlanan görev sınırlarının dışına çıkmaları ve kendi kişisel değerlerine göre hizmet yürütmeleri yönünden de temiz toplum ve ahlak kurallarına uygun olarak hizmet verilmesini istemektedirler.
Kamu yönetiminin yapısal yönden kaynaklanan sorunlarının başında yönetilenlerin devlete karşı korunmasız olmasıdır. Günümüzde devletlerin ve hükümetlerin modernleşme, çağdaşlaşma çalışmaları adı altında kamu idareleri yönünden yapmış oldukları değişiklikler hukuki olarak bazı talepleri yerine getirmiş gözükse de bu değişikliklere paralel olarak hizmet kalitesinin arttırılmasını karşılayamamıştır.
Çünkü yönetimin denetlenmesi, yönetimin bir fonksiyonu olarak süreklilik arz etmektedir. Yılda bir defa veya seçim dönemi boyunca birkaç defa yapılan klasik idari denetim yerine kamu idarelerinin özellikle de yerel yönetimlerin hemşeriler aracılığıyla 365 gün 24 saat denetlenmesi büyük önem taşımaktadır.
Demokratik olduğunu iddia eden ülkelerde ve yönetimlerde yönetilenlerin yani hemşerilerin yönetime katılması yönetimin etkili denetiminin bir şekli olarak görülürken, Türk kamu yönetiminin geleneksel olarak yapı ve işleyiş bakımından gizlilik ve resmi sır esasına göre örgütlenmesi nedeniyle son yıllarda dünyadaki gelişmelere paralel olarak yapılan değişikliklere rağmen vatandaşlar bir yana özellikle hemşerilerin kurmuş oldukları sivil toplum kuruluşlarınca bile sorgulanamamıştır.
Yönetimde açıklığın unsurları olarak okullarda okutulan ders kitaplarına yazılan yönetimin karar alma mekanizmasının önceden belli bir “usul”e bağlanması, bilgi edinme özgürlüğü ve idarenin karar almak üzere yaptığı toplantıların “aleni” yani açık olarak yapılması uygulamaları ne yazık ki bizim ülkemizde her değişen yönetimle birlikte değişiklik göstermiştir.
Bu anlamda merkezi idarede Bakanlar Kurulu Toplantıları sonunda görüşülen konularla ilgili olarak 5-10 dakikalık basın toplantıları vatandaşları bilgilendirme yönünden yeterli görülürken yerel yönetimlerde aylık belediye meclis toplantıları ile haftalık encümen toplantıları konusunda hemşeriler bilgi vere zahmetinde bile bulunulmamaktadır.
Hem de yasal zorunluluk olmasına rağmen.
Bu cümleden olarak yerel yönetimlerce yapılan kamulaştırma, ihale ve vergi-harç uygulamaları gibi bazı işlem ve kararlar açısından yapılan bilgi edinme başvuruları cevapsız kalmakta, belediyelerin kentsel dönüşüm adı altında kendi meclis üyeleri ve personeline kurdurmuş oldukları kooperatiflerin yönetimi ve yöneticileri ile yaptıkları harcamalar hakkındaki sorular karşısında da belediyeler ve ilgili kooperatif yöneticileri tam bir sessizliğe bürünmektedirler.
Kamu idaresinin geliştirilmesi açısından bu güne kadarki değişiklikler çok bir gelişme sağlamasa da özellikle kooperatifler yönünden bağlılık ve denetimin Bayındırlık Bakanlığına geçmesi beklenen açıklık ve şeffaflığı sağlayacağını ümid ediyoruz.
Çünkü bu yapılacak olan son değişiklik şimdiye kadarki olanların aksine beklentileri karşılayabilirse, yönetimlerdeki yolsuzluk ve yozlaşmalar ile kirlenme ve kilitlenmeleri sona erdirecek, muğlâklık ve tıkanıklık iddialarını en azından asgari seviyeye indirilebilecektir.
Dünya modernleştikçe ve ülkeler geliştikçe ister merkezi yönetimlerde olsun ister yerel yönetimlerde olsun açıklık konusu, yönetimlerin başarısı açısından büyük önem kazanmaya başlamıştır. Diğer taraftan kamu yönetiminin dolayısıyla da yerel yönetimlerin görev ve yetkilerinin genişlemesiyle birlikte, devlet idaresinin yapı ve işleyişine idareciler eliyle karmaşık bir nitelik kazandırılması kamu gücünü kullanan yönetici ve memurların faaliyetlerinin yapılmakta olan hukuki, idari ve vesayet denetimi yanında hemşerileri tarafından da sürekli olarak denetlenmesini gerekli kılmaktadır.
Bu anlamda yerel yönetimler merkezi idare birimlerine nazaran vatandaşlara biraz daha yakın yönetimler olarak kabul edildiklerinden, faaliyetlerinin hemşerilerine ve kamuoyuna aksettirilmesinin son zamanlarda yapıldığı gibi, yani vatandaşın sadece gösterilmesi istenilen bilgi ve hususlar yönünden bilgilendirilmeyip, bütün iş ve işlemler yönünden bilgilendirdikleri ölçüde hemşerilerinin takdir ve desteğini kazandıkları görülmektedir.
Çünkü hemşeriler özellikle yerel yönetimlerin değişen yapısal yönü ve sürekli bir şekilde büyüyen, genişleyen harcamaları yönünden değil yönetici ve memurların kendilerine yasalarla tanımlanan görev sınırlarının dışına çıkmaları ve kendi kişisel değerlerine göre hizmet yürütmeleri yönünden de temiz toplum ve ahlak kurallarına uygun olarak hizmet verilmesini istemektedirler.
Kamu yönetiminin yapısal yönden kaynaklanan sorunlarının başında yönetilenlerin devlete karşı korunmasız olmasıdır. Günümüzde devletlerin ve hükümetlerin modernleşme, çağdaşlaşma çalışmaları adı altında kamu idareleri yönünden yapmış oldukları değişiklikler hukuki olarak bazı talepleri yerine getirmiş gözükse de bu değişikliklere paralel olarak hizmet kalitesinin arttırılmasını karşılayamamıştır.
Çünkü yönetimin denetlenmesi, yönetimin bir fonksiyonu olarak süreklilik arz etmektedir. Yılda bir defa veya seçim dönemi boyunca birkaç defa yapılan klasik idari denetim yerine kamu idarelerinin özellikle de yerel yönetimlerin hemşeriler aracılığıyla 365 gün 24 saat denetlenmesi büyük önem taşımaktadır.
Demokratik olduğunu iddia eden ülkelerde ve yönetimlerde yönetilenlerin yani hemşerilerin yönetime katılması yönetimin etkili denetiminin bir şekli olarak görülürken, Türk kamu yönetiminin geleneksel olarak yapı ve işleyiş bakımından gizlilik ve resmi sır esasına göre örgütlenmesi nedeniyle son yıllarda dünyadaki gelişmelere paralel olarak yapılan değişikliklere rağmen vatandaşlar bir yana özellikle hemşerilerin kurmuş oldukları sivil toplum kuruluşlarınca bile sorgulanamamıştır.
Yönetimde açıklığın unsurları olarak okullarda okutulan ders kitaplarına yazılan yönetimin karar alma mekanizmasının önceden belli bir “usul”e bağlanması, bilgi edinme özgürlüğü ve idarenin karar almak üzere yaptığı toplantıların “aleni” yani açık olarak yapılması uygulamaları ne yazık ki bizim ülkemizde her değişen yönetimle birlikte değişiklik göstermiştir.
Bu anlamda merkezi idarede Bakanlar Kurulu Toplantıları sonunda görüşülen konularla ilgili olarak 5-10 dakikalık basın toplantıları vatandaşları bilgilendirme yönünden yeterli görülürken yerel yönetimlerde aylık belediye meclis toplantıları ile haftalık encümen toplantıları konusunda hemşeriler bilgi vere zahmetinde bile bulunulmamaktadır.
Hem de yasal zorunluluk olmasına rağmen.
Bu cümleden olarak yerel yönetimlerce yapılan kamulaştırma, ihale ve vergi-harç uygulamaları gibi bazı işlem ve kararlar açısından yapılan bilgi edinme başvuruları cevapsız kalmakta, belediyelerin kentsel dönüşüm adı altında kendi meclis üyeleri ve personeline kurdurmuş oldukları kooperatiflerin yönetimi ve yöneticileri ile yaptıkları harcamalar hakkındaki sorular karşısında da belediyeler ve ilgili kooperatif yöneticileri tam bir sessizliğe bürünmektedirler.
Kamu idaresinin geliştirilmesi açısından bu güne kadarki değişiklikler çok bir gelişme sağlamasa da özellikle kooperatifler yönünden bağlılık ve denetimin Bayındırlık Bakanlığına geçmesi beklenen açıklık ve şeffaflığı sağlayacağını ümid ediyoruz.
Çünkü bu yapılacak olan son değişiklik şimdiye kadarki olanların aksine beklentileri karşılayabilirse, yönetimlerdeki yolsuzluk ve yozlaşmalar ile kirlenme ve kilitlenmeleri sona erdirecek, muğlâklık ve tıkanıklık iddialarını en azından asgari seviyeye indirilebilecektir.