Geçen yazımızda belediye bütçelerinin bu aylarda meclislerinde görüşülüp kabul edildiğinden bahsetmiştik.
Belediye bütçeleri kanun gereğince aleni olması gerekirken uygulamalar maalesef tam aksi istikamette gerçekleşir bu ülkede.
Belediye başkanları seçim propaganda dönemi dâhil her ağızlarını açtıklarında hizmetten ve şeffaflıktan bahsetmelerine, hatta kendilerinden önceki başkanı bu konuda tenkit etmelerine rağmen işbaşına geldiklerinde, hem kendilerinden önceki başkanın harcamaları hem de kendi dönemlerindeki harcamaların üzerine bir daha açılmamak kaydıyla kalın bir örtü çekmeye çalışırlar.
Belediye başkanlarının bütçe ile kendilerine verilen ödeneklerin harcanmasında ekseriya bir takım kanuni prosedürlerin kendilerinin elini ayağını bağladığı gibi saçma sapan mazeretler üreterek, harcamalarda daha serbest olabilmek için bir takım gayri kanuni yollara başvurmaktan geri kalmadıkları görülmüştür.
Bu yollardan bazıları şirket kurmak, kooperatif kurmak, imar tadilatlarından gayri resmi para almak ve hatta tamamen kanunun lafzına ve ruhuna aykırı bir şekilde belediyede örtülü ödenek ihdas etmeye çalışmaktır.
Türkiye'de her kavram gibi, örtülü ödenek kavramı da siyaset yoluyla maddi gelir ve siyasi ikbal elde etmek isteyen kişilerce yanlış anlaşılmakta ve bu sebeple de belediyelerde hiç olmaması gereken bu müessese ucundan kıyısından ihdas edilmeye çalışılarak hepten dejenere edilmektedir.
Merkezi hükümette 1960 askeri darbesinden sonra artarak devam eden uygulama ile sonraki her dönemde merkezi ve yerel iktidarı ele geçirenler tarafından diğer partilere veya diğer politikacılara karşı, bu müessese hep bir silah olarak kullana gelmiştir.
Kanunda yazıldığı şekliyle “Kapalı istihbarat ve kapalı savunma hizmetleri ile Devletin millî güvenliği ve yüksek menfaatleri” için kullanılacağı ifade edilen örtülü ödenek, sanki belediyelerin hemşerilerine ve topluma karşı kapalı bir görevi varmışçasına oluşturulmuş ve neticesinde hep işbaşındaki kişilerin şahsi gelecekleri ve menfaatleri uğruna harcanmıştır.
Bu harcamalar zaman zaman öyle boyutlara ulaşmıştır ki merkezi hükümetteki uygulama ile bu kalemden yapılan harcamalar, Başbakan, Maliye Bakanı ve ilgili Bakanın bilgisi dâhilinde yapılmakta iken, yerel yönetimlerde nerede ise tek harcayıcı belediye başkanı olmuştur.
Merkezi hükümetin örtülü ödenekten yaptığı harcamalar hakkında zaman zaman basın yayın organlarında yer alan iddialar ile bu kalemden harcanmış gösterilen paralarla birilerinin müreffeh bir hayat sürmelerinin sağlanması için kullanılmış olabileceği gibi, bir kısım faili meçhullerin bile bu örtünün altında gerçekleştirilmiş olabileceği bile iddia edilmiştir.
İşin yerel yönetim boyutuna gelince belediye başkanlarının imar, ihale, şirket, işletme, kooperatif hatta spor kulübü gibi yönetiminde direkt yer almasa bile idaresinde söz sahibi olduğu kurum ve kuruluşlardan elde ettiği gelirlerle oluşturmaya çalıştıkları örtülü ödenekten belediye başkan adaylarının seçim giderlerini karşıladıkları, belediye aleyhine açılan davalarda bilirkişilere ekstra ücretler ödedikleri, basın yayın organlarının araç ve teçhizat eksikliklerini karşıladıkları, parti teşkilatlarında çalışanların ücretleri dahil olmak üzere partilerinin finansman giderlerini karşıladıkları ve hatta bir zamanlar olduğu gibi parti başkanlarının sağlık giderlerini karşılamakta bile bir mahzur görmedikleri bilinmektedir.
Bu ülkede sadece TC Başbakanını bile dolandıran Selçuk Parsadan’ın örtülü ödenekten pay aldı sanılır. Hâlbuki “Verdimse ben verdim!” sözünün altında ne örtülü ödenek hikâyeleri vardır kim bilir?
İster merkezi olsun, ister yerel olsun bütçelerde yer alan ödeneklerin bize yol, su, ulaşım hizmeti olarak geri dön(e)mediğine göre bu ödeneklerin gittikleri bir yerler elbette vardır ve bu örtü bir gün kaldırıldığında, nasıl bir pisliğin üzerini örttüğünü bu millet görecektir.
Belediye bütçeleri kanun gereğince aleni olması gerekirken uygulamalar maalesef tam aksi istikamette gerçekleşir bu ülkede.
Belediye başkanları seçim propaganda dönemi dâhil her ağızlarını açtıklarında hizmetten ve şeffaflıktan bahsetmelerine, hatta kendilerinden önceki başkanı bu konuda tenkit etmelerine rağmen işbaşına geldiklerinde, hem kendilerinden önceki başkanın harcamaları hem de kendi dönemlerindeki harcamaların üzerine bir daha açılmamak kaydıyla kalın bir örtü çekmeye çalışırlar.
Belediye başkanlarının bütçe ile kendilerine verilen ödeneklerin harcanmasında ekseriya bir takım kanuni prosedürlerin kendilerinin elini ayağını bağladığı gibi saçma sapan mazeretler üreterek, harcamalarda daha serbest olabilmek için bir takım gayri kanuni yollara başvurmaktan geri kalmadıkları görülmüştür.
Bu yollardan bazıları şirket kurmak, kooperatif kurmak, imar tadilatlarından gayri resmi para almak ve hatta tamamen kanunun lafzına ve ruhuna aykırı bir şekilde belediyede örtülü ödenek ihdas etmeye çalışmaktır.
Türkiye'de her kavram gibi, örtülü ödenek kavramı da siyaset yoluyla maddi gelir ve siyasi ikbal elde etmek isteyen kişilerce yanlış anlaşılmakta ve bu sebeple de belediyelerde hiç olmaması gereken bu müessese ucundan kıyısından ihdas edilmeye çalışılarak hepten dejenere edilmektedir.
Merkezi hükümette 1960 askeri darbesinden sonra artarak devam eden uygulama ile sonraki her dönemde merkezi ve yerel iktidarı ele geçirenler tarafından diğer partilere veya diğer politikacılara karşı, bu müessese hep bir silah olarak kullana gelmiştir.
Kanunda yazıldığı şekliyle “Kapalı istihbarat ve kapalı savunma hizmetleri ile Devletin millî güvenliği ve yüksek menfaatleri” için kullanılacağı ifade edilen örtülü ödenek, sanki belediyelerin hemşerilerine ve topluma karşı kapalı bir görevi varmışçasına oluşturulmuş ve neticesinde hep işbaşındaki kişilerin şahsi gelecekleri ve menfaatleri uğruna harcanmıştır.
Bu harcamalar zaman zaman öyle boyutlara ulaşmıştır ki merkezi hükümetteki uygulama ile bu kalemden yapılan harcamalar, Başbakan, Maliye Bakanı ve ilgili Bakanın bilgisi dâhilinde yapılmakta iken, yerel yönetimlerde nerede ise tek harcayıcı belediye başkanı olmuştur.
Merkezi hükümetin örtülü ödenekten yaptığı harcamalar hakkında zaman zaman basın yayın organlarında yer alan iddialar ile bu kalemden harcanmış gösterilen paralarla birilerinin müreffeh bir hayat sürmelerinin sağlanması için kullanılmış olabileceği gibi, bir kısım faili meçhullerin bile bu örtünün altında gerçekleştirilmiş olabileceği bile iddia edilmiştir.
İşin yerel yönetim boyutuna gelince belediye başkanlarının imar, ihale, şirket, işletme, kooperatif hatta spor kulübü gibi yönetiminde direkt yer almasa bile idaresinde söz sahibi olduğu kurum ve kuruluşlardan elde ettiği gelirlerle oluşturmaya çalıştıkları örtülü ödenekten belediye başkan adaylarının seçim giderlerini karşıladıkları, belediye aleyhine açılan davalarda bilirkişilere ekstra ücretler ödedikleri, basın yayın organlarının araç ve teçhizat eksikliklerini karşıladıkları, parti teşkilatlarında çalışanların ücretleri dahil olmak üzere partilerinin finansman giderlerini karşıladıkları ve hatta bir zamanlar olduğu gibi parti başkanlarının sağlık giderlerini karşılamakta bile bir mahzur görmedikleri bilinmektedir.
Bu ülkede sadece TC Başbakanını bile dolandıran Selçuk Parsadan’ın örtülü ödenekten pay aldı sanılır. Hâlbuki “Verdimse ben verdim!” sözünün altında ne örtülü ödenek hikâyeleri vardır kim bilir?
İster merkezi olsun, ister yerel olsun bütçelerde yer alan ödeneklerin bize yol, su, ulaşım hizmeti olarak geri dön(e)mediğine göre bu ödeneklerin gittikleri bir yerler elbette vardır ve bu örtü bir gün kaldırıldığında, nasıl bir pisliğin üzerini örttüğünü bu millet görecektir.