Gelişen bilgi ve iletişim teknolojilerinin düşünce ve algılarımız kadar, belediyelerimizi ve belediye başkanlarımızı da kökten değiştirdiği son yıllarda apaçık bir şekilde ortaya çıkan gerçeklerden sayabiliriz.
Belediye Başkanları bilgi ve iletişim teknolojilerinin imkânlarını kullanma yolunu öğrendikleri/öğretildikleri günden beridir, belediyeleri bir bedava mağaza gibi kullanma yolunu tercih eder olmuşlardır.
Belediye başkanları beş yıllığına kendilerine emanet olarak verilen belediyeleri, kendi kazançları ile elde edilmiş veya murislerinden miras kalmış bir işyeri gibi değil de, nereden ve nasıl geldiği belli olmayan, ya da piyangodan çıkmış ve sonunda da hiç hesap sorulmadan terk edilip gidilecek bir sanal dükkân gibi yönetmek yolunu seçmektedirler.
Hatta bazı belediye başkanları belediyeleri kendileri ayrılıp gittikten sonra yönetecek kişileri seçmeyi isteyecek kadar hırsla yönetmek yolunu seçmişlerdir.
Belediye yöneticisi olmanın göz kamaştırıcı büyüsüne kapılan belediye başkanları, yönetim şekillerindeki ilginçlikler bir yana, yaptıkları işlerin ekonomik ve doğru olmasına dikkat etmeden bağlı oldukları demeyelim ama en azından icracısı oldukları yeni ekonomik düzendeki farklı iş modellerine göre yönetmeyi tercih etmektedirler.
Öyle ki; Belediye başkanları hizmetlerini hemşeriler ile yerel içerikler yönünde devam ettirmek yerine, kendilerini seçenlerin veya kendilerini destekleyen grupların ve cemaatlerin tercihleriyle özdeş hale getirmekte de bir sakınca görmemektedirler.
Bilinmelidir ki, belediye başkanları sadece belediyeyi yönetmezler.
Genel bir tarif ile belediye başkanları, parayı, insanları ve mekânı yönetirler ve bugüne kadarki uygulamaları göstermiştir ki, belediye başkanları insanları ve mekânı iyi yönetmek bir tarafa, özellikle ilk sıraya aldığımız para yönetiminde çok başarısız olmuşlardır.
Her mali yılsonunda resmi bir takım kurallar arkasına sığınılarak yapılan başarılı olma ifadelerinin gerçekleri yansıtmadığını kendileri ve bürokratları da bilmektedirler.
Bu sebepledir ki; Siz hiç bu güne kadar gelip geçen hiçbir belediye başkanının hesaplarını halka açtığını veya o şehrin sivil toplum örgütlerinden olan mali müşavirler aracılığı ile sözlerinin doğru olup olmadığı konusunda bir inceleme talep ettiğini gördünüz mü?
Belediye hesaplarını hemşerilerinin anlayacağı bir açıklıkla göz önüne sermek bir yana, belediyeler birbiri peşi sıra meclis toplantılarının bile elektronik kayıt cihazları ile kaydedilmesini önlemeye dönük bir takım kararlar almaktadır.
Belediyelerin halktan kopuk insanların veya elitlerin mesken tuttuğu yerler olarak algılanmasına sebep olacak bu tür uygulamalardan derhal vazgeçilmeli, belediyelerin yönetim organları başta olmak üzere her türlü iş ve işlemleri hemşerilerin denetimine açık hale dönüştürülmelidir.
Bugünkü belediyelere baktığımızda genel olarak ortaya konan görüntü üç aşağı beş yukarı şöyledir:
- Belediyeler evvel zamanlardan gelen alışkanlıklarla aşılması zor reflekslere sahip, ketum yapıda kurumlardır.
- Belediyelerin varlık sebepleri halkın hizmetinde olmak gerekirken, yeteneksiz yöneticiler eliyle, halkı kendinden aşağıda gören kapalı kutu zulüm müesseseleri haline getirilmişlerdir.
- Belediyelerde iş ve işlemler başta hemşerilik gayreti olmak üzere, ya cemaat ya da meslek taassubu sebebiyle oldubittiye getirilmekte veya maalesef bu yöndeki telkinlerle sonuçlandırılmaktadır.
- Belediyelerde yetkiler lastik misali, genişledikçe genişleyebilen veya daraldıkça daralabilen yapıya sahip bir bürokratik düşünce ile kullanılmakta ve işlemlerin bu düşünceye sahip elemanlar eliyle yapılması tercih edilmektedir.
Bütün bunların panzehiri olacak ve yaşadığımız dramı ortadan kaldıracak, hak ve hukukumuzu arayan vatandaşlık bilincine sahip hemşeriler neredeler mi?
Belediye nimetleriyle yetiştirilip palazlandırılan iktidar borazanları tarafından yürütülen yoğun iletişim teknolojilerinin propagandası ile uyuşturulmaktadır.
Bunun yanında toplumda yaygın hale getirilmeye çalışılan bir kanaate göre de, iktidarın kendisini tenkit etmenin belli bir riski olduğu gibi, iktidar borazanlarını tenkit etmekte hemşeriler açısından riskli bir tutum haline gelmiştir.
Çevrenize bir bakın.
İktidar sahiplerinden önce, onların borazanları tarafından piyasadan çekilmek zorunda bırakılan şahitler olarak çok çeşitli iş ve meslek grubundan insanlar göreceksiniz...
Belediye Başkanları bilgi ve iletişim teknolojilerinin imkânlarını kullanma yolunu öğrendikleri/öğretildikleri günden beridir, belediyeleri bir bedava mağaza gibi kullanma yolunu tercih eder olmuşlardır.
Belediye başkanları beş yıllığına kendilerine emanet olarak verilen belediyeleri, kendi kazançları ile elde edilmiş veya murislerinden miras kalmış bir işyeri gibi değil de, nereden ve nasıl geldiği belli olmayan, ya da piyangodan çıkmış ve sonunda da hiç hesap sorulmadan terk edilip gidilecek bir sanal dükkân gibi yönetmek yolunu seçmektedirler.
Hatta bazı belediye başkanları belediyeleri kendileri ayrılıp gittikten sonra yönetecek kişileri seçmeyi isteyecek kadar hırsla yönetmek yolunu seçmişlerdir.
Belediye yöneticisi olmanın göz kamaştırıcı büyüsüne kapılan belediye başkanları, yönetim şekillerindeki ilginçlikler bir yana, yaptıkları işlerin ekonomik ve doğru olmasına dikkat etmeden bağlı oldukları demeyelim ama en azından icracısı oldukları yeni ekonomik düzendeki farklı iş modellerine göre yönetmeyi tercih etmektedirler.
Öyle ki; Belediye başkanları hizmetlerini hemşeriler ile yerel içerikler yönünde devam ettirmek yerine, kendilerini seçenlerin veya kendilerini destekleyen grupların ve cemaatlerin tercihleriyle özdeş hale getirmekte de bir sakınca görmemektedirler.
Bilinmelidir ki, belediye başkanları sadece belediyeyi yönetmezler.
Genel bir tarif ile belediye başkanları, parayı, insanları ve mekânı yönetirler ve bugüne kadarki uygulamaları göstermiştir ki, belediye başkanları insanları ve mekânı iyi yönetmek bir tarafa, özellikle ilk sıraya aldığımız para yönetiminde çok başarısız olmuşlardır.
Her mali yılsonunda resmi bir takım kurallar arkasına sığınılarak yapılan başarılı olma ifadelerinin gerçekleri yansıtmadığını kendileri ve bürokratları da bilmektedirler.
Bu sebepledir ki; Siz hiç bu güne kadar gelip geçen hiçbir belediye başkanının hesaplarını halka açtığını veya o şehrin sivil toplum örgütlerinden olan mali müşavirler aracılığı ile sözlerinin doğru olup olmadığı konusunda bir inceleme talep ettiğini gördünüz mü?
Belediye hesaplarını hemşerilerinin anlayacağı bir açıklıkla göz önüne sermek bir yana, belediyeler birbiri peşi sıra meclis toplantılarının bile elektronik kayıt cihazları ile kaydedilmesini önlemeye dönük bir takım kararlar almaktadır.
Belediyelerin halktan kopuk insanların veya elitlerin mesken tuttuğu yerler olarak algılanmasına sebep olacak bu tür uygulamalardan derhal vazgeçilmeli, belediyelerin yönetim organları başta olmak üzere her türlü iş ve işlemleri hemşerilerin denetimine açık hale dönüştürülmelidir.
Bugünkü belediyelere baktığımızda genel olarak ortaya konan görüntü üç aşağı beş yukarı şöyledir:
- Belediyeler evvel zamanlardan gelen alışkanlıklarla aşılması zor reflekslere sahip, ketum yapıda kurumlardır.
- Belediyelerin varlık sebepleri halkın hizmetinde olmak gerekirken, yeteneksiz yöneticiler eliyle, halkı kendinden aşağıda gören kapalı kutu zulüm müesseseleri haline getirilmişlerdir.
- Belediyelerde iş ve işlemler başta hemşerilik gayreti olmak üzere, ya cemaat ya da meslek taassubu sebebiyle oldubittiye getirilmekte veya maalesef bu yöndeki telkinlerle sonuçlandırılmaktadır.
- Belediyelerde yetkiler lastik misali, genişledikçe genişleyebilen veya daraldıkça daralabilen yapıya sahip bir bürokratik düşünce ile kullanılmakta ve işlemlerin bu düşünceye sahip elemanlar eliyle yapılması tercih edilmektedir.
Bütün bunların panzehiri olacak ve yaşadığımız dramı ortadan kaldıracak, hak ve hukukumuzu arayan vatandaşlık bilincine sahip hemşeriler neredeler mi?
Belediye nimetleriyle yetiştirilip palazlandırılan iktidar borazanları tarafından yürütülen yoğun iletişim teknolojilerinin propagandası ile uyuşturulmaktadır.
Bunun yanında toplumda yaygın hale getirilmeye çalışılan bir kanaate göre de, iktidarın kendisini tenkit etmenin belli bir riski olduğu gibi, iktidar borazanlarını tenkit etmekte hemşeriler açısından riskli bir tutum haline gelmiştir.
Çevrenize bir bakın.
İktidar sahiplerinden önce, onların borazanları tarafından piyasadan çekilmek zorunda bırakılan şahitler olarak çok çeşitli iş ve meslek grubundan insanlar göreceksiniz...