“Beldeyi Tayyibe (Güzel bir belde).”, “Rum Diyarı fethedilecektir”, ayetleri ve birçok hadislerle dikkat çekilen Anadolu beldesi.
Feth-i Mübin’i gerçekleştiren insanların ataları, vaat edilen beldelerin müstakbel sahipleri, Peygamber dostu Eyüp Sultan hayranları, efsanelerin gerçek kahramanları… Bu manevi ışık ve işaretlere binaen yola düşmüşler. Hedefe yürümüşler. Karşı duranı devirmişler. Bozkırları aşmışlar. Düşmanla savaşmışlar. Köhnemiş Bizans’a kendilerini tanıtmışlar, Anadolu’yu vatan tutmuşlar.
Mehmetler gitmiş, analar kalmış, yiğitler şehit olmuş, analar kalmış. Oğuz boyları, Türkmen soyları, Feth-i Mübin’e geden yolda koşmuşlar. Analar kalmış ve yenilerini doğurmuşlar. Daha gençlerini sevk etmişler. Analar bitmemiş, analar yılmamış, analar gerçek ve asli görevlerini hakkıyla yaptığı için bu vatan ANADOLU olmuş.
Biz bu toprakları anaların ciğerparesi milyarlarca Mehmet’in kanları pahasına almışız. Hayme Anaların, Gökçe Anaların, Tuğçe Anaların, Kara Fatmaların, Elif Ninelerin, Saliha Bacıların kanları pahasına almışız.
Ama birileri bunu bin senedir kabullenemedi. Bu hain emelliler mürur-u zaman da bilmiyorlar ki hâlâ bu vatan üzerinde hak iddia ediyorlar. Hâlâ İstanbul’a Costantinapolis diyorlar. Ayasofya Minareleri arasına çan asılı kartpostallar dağıtıyorlar. Çocuklarına Noel Babanın Demre’de doğduğunu, Azize Maria’nın (Hz. Meryem’in) Efes’te yattığını, buraları ziyaret edenlerin hacı olacaklarını telkin ediyorlar. Güney sahillerinden ve Kapadokya gibi yerlerden gayrimenkuller alıyorlar. Yani önünde-sonunda buralara geleceğiz, Türkleri geldikleri yerlere, Altay Dağlarının arkasına süreceğiz, atalarımızın mirasına sahip olacağız diyorlar.
Ömer Seyfettin’in “Bomba” isimli kitabında anlattığına göre, genç bir Osmanlı zabiti harp okulunu bitirmiş, Balkanlara tayini çıkmış, göreve başlamış. Askeri birliğin yakınında evleri olan bir Bulgar kızı her gün kendisine bir şeyler söyleyince, genç zabit bunu kendine karşı bir ilân-ı aşk zannetmiş aynen Bulgar kızının söylediklerini; “Naş! Naş! Çarigrad Naş” o da söylemeye başlamış. Bir müddet sonra kızın ne dediğini sormuş ve “İstanbul’u bir gün mutlaka alacağız” demek olduğunu anlayınca şok olmuş.
Ermeni Soykırım iddiaları, Pontus Rum Halkının katliam hezeyanları, PKK belasını başımıza musallat etmeleri, Hizbullah ve benzeri müfrit nazariyelerin tezahürü, Araplarla aramızın devamlı şekerrenk tutulması, dünya parlamentolarında devamlı aleyhimize kararlar çıkarmaları, yani başımızın hiç bela ve musibetten âzâde olmaması, hep bu hain gayenin tahakkuku için yapılan faaliyetlerdir.
“Anadolu; Dışarıdan hiçbir girdi olmasa, kendi yetiştirdikleri ile kendi kendine yetecek dünyada yedi diyardan biri” diye değerlendirilir. O halde bu cennet vatan da, barış içinde, huzur ve güven içinde, sevgi ve muhabbet hisleriyle, kardeşçe yaşamak varken ve yukarda zikredilen hain amaçlar belli iken bugün niye bu hale geldik? Niye birbirimizin boğazına sarılıyoruz? Bu gerginlik ve zıtlaşmalar niçin? Bu hoşgörüsüzlük ve katı tutumlar ile kime hizmet ediyoruz? Ey aklıselim sahibi Kürt kardeşler! Mutlu ve müreffeh olmak için illâ ayrılmak kopmak şart değil.
ABD 58 devletten müteşekkil. Güç ve kuvvetin birlikte olduğunu fark eden ve tarihte birbirleri ile birçok savaşlar yapan Avrupalılar da birleşti ve AB’ı kurdular. Bunlar kendileri birleşiyorlar, ama yiyip yutacakları, sömürüp hortumlayacakları devlet ve milletlerin de küçük ve güçsüz lokmalar olmasını istiyorlar. Bugün size göz kırpmaları bundandır. Onlar sizi değil, sahip olduğunuz petrolü severler. Irak’ı özgürleştireceğiz, mutlu ve müreffeh kılacağız diye gelenlerin bunu nasıl yaptıkları her gün görülüyor. Bunlar niçin ibret olmuyor? Herkesin lânet ettiği Saddam döneminde millî geliri kişi başı 3000 dolar olan Irak halkı, ABD’nin özgürleştirmesinden sonra(!) bugün kişi başı millî gelir 70 dolar seviyelerine düşmüştür. Osmanlıdan kopan hiçbir toprak parçası huzur ve sükûn bulmamış, tefrikasının semeresini görmemiştir. İşte Ortadoğu! İşte Balkanlar! Şair bunu ne güzel dile getirir:
İkilik yok birlik var
Yalnız onda dirlik var
Yalnız ondadır felâh
Lâ ilâhe illallah
Bayramınız kutlu, mutlu ve mübarek olsun. Birlik, dirlik ve beraberliğimizin mayası olsun. Gençlerimiz ölmesin, ocaklarımız sönmesin, düşmanlarımız gülmesin inşallah. Analar ağlamısın, yürekler dağlanmasın, içimiz sızlamasın inşallah…
Feth-i Mübin’i gerçekleştiren insanların ataları, vaat edilen beldelerin müstakbel sahipleri, Peygamber dostu Eyüp Sultan hayranları, efsanelerin gerçek kahramanları… Bu manevi ışık ve işaretlere binaen yola düşmüşler. Hedefe yürümüşler. Karşı duranı devirmişler. Bozkırları aşmışlar. Düşmanla savaşmışlar. Köhnemiş Bizans’a kendilerini tanıtmışlar, Anadolu’yu vatan tutmuşlar.
Mehmetler gitmiş, analar kalmış, yiğitler şehit olmuş, analar kalmış. Oğuz boyları, Türkmen soyları, Feth-i Mübin’e geden yolda koşmuşlar. Analar kalmış ve yenilerini doğurmuşlar. Daha gençlerini sevk etmişler. Analar bitmemiş, analar yılmamış, analar gerçek ve asli görevlerini hakkıyla yaptığı için bu vatan ANADOLU olmuş.
Biz bu toprakları anaların ciğerparesi milyarlarca Mehmet’in kanları pahasına almışız. Hayme Anaların, Gökçe Anaların, Tuğçe Anaların, Kara Fatmaların, Elif Ninelerin, Saliha Bacıların kanları pahasına almışız.
Ama birileri bunu bin senedir kabullenemedi. Bu hain emelliler mürur-u zaman da bilmiyorlar ki hâlâ bu vatan üzerinde hak iddia ediyorlar. Hâlâ İstanbul’a Costantinapolis diyorlar. Ayasofya Minareleri arasına çan asılı kartpostallar dağıtıyorlar. Çocuklarına Noel Babanın Demre’de doğduğunu, Azize Maria’nın (Hz. Meryem’in) Efes’te yattığını, buraları ziyaret edenlerin hacı olacaklarını telkin ediyorlar. Güney sahillerinden ve Kapadokya gibi yerlerden gayrimenkuller alıyorlar. Yani önünde-sonunda buralara geleceğiz, Türkleri geldikleri yerlere, Altay Dağlarının arkasına süreceğiz, atalarımızın mirasına sahip olacağız diyorlar.
Ömer Seyfettin’in “Bomba” isimli kitabında anlattığına göre, genç bir Osmanlı zabiti harp okulunu bitirmiş, Balkanlara tayini çıkmış, göreve başlamış. Askeri birliğin yakınında evleri olan bir Bulgar kızı her gün kendisine bir şeyler söyleyince, genç zabit bunu kendine karşı bir ilân-ı aşk zannetmiş aynen Bulgar kızının söylediklerini; “Naş! Naş! Çarigrad Naş” o da söylemeye başlamış. Bir müddet sonra kızın ne dediğini sormuş ve “İstanbul’u bir gün mutlaka alacağız” demek olduğunu anlayınca şok olmuş.
Ermeni Soykırım iddiaları, Pontus Rum Halkının katliam hezeyanları, PKK belasını başımıza musallat etmeleri, Hizbullah ve benzeri müfrit nazariyelerin tezahürü, Araplarla aramızın devamlı şekerrenk tutulması, dünya parlamentolarında devamlı aleyhimize kararlar çıkarmaları, yani başımızın hiç bela ve musibetten âzâde olmaması, hep bu hain gayenin tahakkuku için yapılan faaliyetlerdir.
“Anadolu; Dışarıdan hiçbir girdi olmasa, kendi yetiştirdikleri ile kendi kendine yetecek dünyada yedi diyardan biri” diye değerlendirilir. O halde bu cennet vatan da, barış içinde, huzur ve güven içinde, sevgi ve muhabbet hisleriyle, kardeşçe yaşamak varken ve yukarda zikredilen hain amaçlar belli iken bugün niye bu hale geldik? Niye birbirimizin boğazına sarılıyoruz? Bu gerginlik ve zıtlaşmalar niçin? Bu hoşgörüsüzlük ve katı tutumlar ile kime hizmet ediyoruz? Ey aklıselim sahibi Kürt kardeşler! Mutlu ve müreffeh olmak için illâ ayrılmak kopmak şart değil.
ABD 58 devletten müteşekkil. Güç ve kuvvetin birlikte olduğunu fark eden ve tarihte birbirleri ile birçok savaşlar yapan Avrupalılar da birleşti ve AB’ı kurdular. Bunlar kendileri birleşiyorlar, ama yiyip yutacakları, sömürüp hortumlayacakları devlet ve milletlerin de küçük ve güçsüz lokmalar olmasını istiyorlar. Bugün size göz kırpmaları bundandır. Onlar sizi değil, sahip olduğunuz petrolü severler. Irak’ı özgürleştireceğiz, mutlu ve müreffeh kılacağız diye gelenlerin bunu nasıl yaptıkları her gün görülüyor. Bunlar niçin ibret olmuyor? Herkesin lânet ettiği Saddam döneminde millî geliri kişi başı 3000 dolar olan Irak halkı, ABD’nin özgürleştirmesinden sonra(!) bugün kişi başı millî gelir 70 dolar seviyelerine düşmüştür. Osmanlıdan kopan hiçbir toprak parçası huzur ve sükûn bulmamış, tefrikasının semeresini görmemiştir. İşte Ortadoğu! İşte Balkanlar! Şair bunu ne güzel dile getirir:
İkilik yok birlik var
Yalnız onda dirlik var
Yalnız ondadır felâh
Lâ ilâhe illallah
Bayramınız kutlu, mutlu ve mübarek olsun. Birlik, dirlik ve beraberliğimizin mayası olsun. Gençlerimiz ölmesin, ocaklarımız sönmesin, düşmanlarımız gülmesin inşallah. Analar ağlamısın, yürekler dağlanmasın, içimiz sızlamasın inşallah…