Kutlu misafirimiz Ramazan’ın bir aylık misafirliği sona erdi.
İnsan ister istemez hüzünleniyor bu ayrılık nedeniyle.
Daha dün gibi idi gelişi.
Hasretle sevinçle beklediğimiz 11 ayın sultanı gelmişti.
Şimdi ise gidiyor.
Seneye kavuşur muyuz tekrar, İnşaallah.
Rabbimiz (cc) nasip ederse kavuşacağız bir kere daha İnşaallah.
Geçen seneden bu yana ahirete göç edenlere rahmetler diledik bu ayda.
Seneye daha kimler eksilecek aramızdan Allah (cc) bilir.
Hâlbuki nasıl da gelivermişti bir gök sofrası gibi evimize, şehrimize ve dünyamıza.
Ülkemizdeki terör belasının zirveye çıktığı günlerdi geldiği günler.
Tıpkı Ümmet coğrafyasındaki kan ve zulümlerin durmak bir yana daha da arttığı zamanlar gibi.
Özellikle de Suriye ve Filistin’deki zulümlerin tavan yaptığı günlerde insanımıza yeni dayanışma ve dayanma gücü gibi gelmişti Ramazan bereketi.
Evvelinde rahmet, ortasında bereket ve sonunda cehennem azabından kurtuluşumuzun müjdelendiği kutlu ay bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesiyle bizi temizlemişti.
İftarları ve sahurları, teravihleri ve teheccüdleriyle gönül dünyamızı tazelemişti.
Varlığımızın şükrü fıtır sadakaları ile benliğimizi, mallarımızın şükrü zekâtlar ile de maddi varlığımızı temizlemeye çalıştık.
Cenab-ı Hakk (cc) İnşaallah ahseni kabul ile kabul eder.
Bu düşüncelerle mübarek aydan ayrılıyor olma sebebiyle biraz burukta olsa bayram sevincini yaşamaya hazırlanırken İstanbul’daki terör saldırısı ile Cumhurbaşkanının Mavi Marmara olayı ile yaptığı açıklamalar tüm sevincimizi aldı götürdü.
Bu sebepledir ki, İslami bir hayat sürmenin elde kor ateş tutmaya benzetildiği günlerde gelen Ramazan ayının coşkusu bayram coşkusu ile taçlandırılmadı.
İstanbul’daki katliam nedeniyle kırktan fazla eve düşen ateşin yanında Cumhurbaşkanının terör devleti İsrail ile antlaşma yapıldığını açıklaması ve bu açıklamanın hemen ertesi günü Kadir Gecesi’nde terör devletinin sahur vaktinde Gazze'nin merkezinde bulunan Zeytun Mahallesi ve kuzeyde bulunan Beyt Lahya ile yine Gazze'deki Beyt Hanun bölgesindeki bir eğitim merkezini bombalaması milletimizde hayal kırıklıklarına sebep oldu.
Üstelik yapılan antlaşmaya rağmen terör devleti Filistin’deki baskıları daha da artıracağını açıkladı.
Özellikle Mavi Marmara Gemisi'ndeki insani yardım gönüllülerini öldüren İsrail askerleri hakkındaki yakalama kararlarının kaldırılması kabul edilir gibi değil.
Partililer bir yana kendilerine hoca denen bir takım zevatın, terör devleti ile yapılan antlaşmayı Rasulullah’ın (sav) yaptığı Hudeybiye Antlaşması’na benzetmeleri ise tam bir aymazlık örneği olarak tarihe geçti.
Tarihin her devrinde padişahların, kralların ve hükümdarların her dediğine evet diyen saray ulemaları olmuştur.
Ama 2016 yılı Ramazan ayında bu tür davranışlar sonucunda yapılan açıklamalardaki sözler başta olmak üzere ister antlaşmayı kabul edenler olsun, isterse antlaşmaya karşı çıkanlar olsun birbirlerine karşı söyledikleri sözler Müslümanlara da, Ramazan ayının kutsiyetine de hiç yakışmadı.
Her şeye rağmen “Bayram gibi Bayramlara ulaşmamız” dileğiyle.