Cenab-ı Allah’ın (cc) lütfu ve keremi ile bir Kurban Bayramı’nı daha yaşadık.
Mevla’mız (cc) Ümmeti Muhammed için hayırlara vesile kılsın İnşaallah.
Mekke ve Medine’de ki diğer görevlerinden sonra Arafat’a çıkıp vakfe yaparak Hacc ibadetini yerine getiren tüm Müslüman Kardeşlerimizin hacc larının mebrur olmasını niyaz ediyoruz.
Ümmet olarak zor dönemlerden geçtiğimizi birbirimize hatırlatıyor olmamıza rağmen zor zamanlar için gerekli davranışları maalesef gösteremiyoruz.
Yıllardır Hocaefendiler camilerde iktidarların dikte ettirdiklerini söyler biz dinleriz.
Ramazanlar gelir geçer oruçlar tutar, sahurlar iftarlar yapar, teravihlere devam ederiz.
Ramazan ve Bayram bizi değiştirip dönüştürmez.
Hacc mevsimi gelir, Kurban Bayramı’nda Hz. İbrahim (as) ve Hz. İsmail’i (as) hatırlatırlar namazlar kılar, teşrik tekbirleri getirir, kurbanlar keseriz.
Kestiğimiz kurbanlar bizi İsmail (as) yapmadığı gibi İbrahim (as) de yapmaz.
Hayvanları kesmemiz olsa olsa kan akıtma ve et ihtiyacını gidermeye vesile olur.
Biz bir türlü kurban olmaya razı teslimiyet timsali İsmailler olamayız.
Yakın coğrafyamızda yıllardır işgalci siyonist yahudi ile emperyalist haydut ABD tarafından kurban edilen kardeşlerimizin acı ve feryatları üzerine bayram yapmakta sakınca görmeyiz.
Uzak coğrafyalar mı?
Yakın komşu ile ilgilenmeyenler uzak komşuyu neylesin.
Hem zaten o uzak beldelerdeki garip guraba ile de diğer Müslümanlar ilgileniversin biraz der geçeriz.
Arada bir vakıflardan ya da derneklerden birisi gelirse üç beş kuruş verip görevimizi yaptığımıza emin olarak bizim asıl görevimiz olduğuna inandığımız hayat mücadelemize dönmekte bir sakınca görmeyiz.
Hatta televizyonlarda ya da gazetelerde gördüğümüz TİKA benzeri kurum ve kuruluşların faaliyetlerini gördüğümüzde hepten vazife başkalarını sırtına yıkılı verilmiştir zaten.
Bizim ise her zamanki gibi hem kendimiz hem de ülkemiz için çok çok önemli görevlerimiz vardır.
En başta gelen görevimiz ise kendimizi inandırdığımız “MÜSLÜMAN ZENGİN OLMALI” sözünü hayata geçirmek için herkesten çok çalışmak ve çok kazanmaktır.
Evet, temelde hiç kimseye muhtaç olmayacak hatta muhtaçlara yardımdan geri kalmayacak kadar zengin olmalı Müslümanlar.
Ama Allah’ın (cc) fazlından ve lütfundan verip zengin kıldığı Müslümanlarımız zenginliklerinin bir imtihan olduğunu da unutmamaları gerekir.
İşte bir kez daha kapımız çalan Kurban Bayramı yaşadık.
Ama bizim bitip tükenmez isteklerimiz ve gerçekleştirmek istediğimiz hayallerimiz de var.
Dahası başarıları ile coşacağımız partilerimiz, çokluğu ile övündüğümüz cemaatlerimiz var.
Ama her şeye rağmen bütün bunların geçici ve bitici hayat olduğuna dair inancımız da var elhamdülillah.
Memleketimizdeki Suriyeliler mi? Onlar bizim hayatımızdaki hesapta hiç yer tuttu mu bu güne kadar?
Bir öğün yemeğin karşılığı olabilecek bir para ile hem kendimizin hem mültecilerin dünyalarımızı da ahiretlerimiz de kurtarabileceğimizi en azından bu bayram da hatırlayabildik mi acaba?
Bir önemli hatırlatma daha; Bayramı tatil olarak görenlerin oluşturduğu yoğunluk nedeniyle meydana gelen trafik kazalarında kaybettiklerimiz bize bu bayram olsun bir şeyler anlatabildi mi?
Bu düşüncelerle bir bayram daha idrak ettik.
En baştaki düşüncelerimizi tekrarlıyor ve Mevla’mız (cc) Ümmeti Muhammed için hayırlara vesile kılsın ve Mekke ile Medine’de Arafat’a çıkıp vakfe yaparak Hacc ibadetini yerine getirmenin heyecanı yaşayan tüm Müslüman Kardeşlerimizin hacc larının mebrur olmasını niyaz ediyoruz.
Meşhur sözdür ya bunu da tekrar etmek gerek.
BAYRAMSA, BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN.