Eskilerin deyişiyle yalan dünya hayatının hır gürü içinde koskoca bir Ramazan Ayı ile Ramazan Bayramını daha geride bıraktık.
Elde ne var?
İnşaallah iyi şeyler vardır ve kalmıştır diye dua ediyoruz.
Gazetelere, televizyonlara ve internet ortamına bakarsanız her yer seçim her yer siyaset.
O aday böyle demiş bu aday böyle yapmıştan başka bir şey yok.
Vatandaş arasında koca koca adamlar olarak tanınan ve bilinen esnafından sanayicisine, doktorundan üniversite profesörüne kadar pek çok kişi siyaset aktörlerine taş çıkarırcasına sözler sarf ediyor.
Nerde o eski Ramazanlar diyenler Bayram ile birlikte nerede o eski seçimler demeye başladılar.
Eskiden seçimlerde parti başkanları ile güvendikleri adaylar çıkar konuşur tartışır ve iş biterdi.
Şimdi tüm memleket internetin sosyal medya adlı platformları sayesinde adeta halka açık bir televizyon stüdyosu olmuş millet ya bilgisayarın başında ya da cep telefonuyla habire desteklediği veya kösteklemek istediği aday hakkında paylaşım yapmakla meşgul.
Belediye seçimleri bitti diye sevinenlerin sevinçleri bu sebeple kursaklarında kaldı.
Her ne kadar tekrarlanacak seçim İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi olsa da seçim meydanı olarak tüm Türkiye sathı seçilmiş durumda.
Esasen yerel olması gereken belediye seçimlerinde de aynı haltı işledi siyasi partiler ve propagandayı ülke sathına yaymayı menfaatlerine gördüler.
Zannedersiniz ki seçim tüm Türkiye de yenileniyor.
Şimdilerde bir bakıyorsunuz televizyon ve gazetelerdeki resimlerini görmek yetmiyormuş gibi billboardlarda İstanbul adayları arzı endam ediyor.
Hal böyle olunca da Konya tabiriyle eciği cücüğü siyasetçi kesiliyor ve başlıyor sosyal mecrada at koşturmaya.
Sen say ki her biri ayrı bir kamuoyu araştırmacısı veya anket şirketi yöneticisi.
Ya da kelimenin tam anlamı ile trol.
Yani ağız dolusu yalan, itham ve iftira ile montajlanmış videolar, resimler ve sözlerin bini bir para.
Kul hakkı falan hak getire.
Galiba bu aralar biz en çok adalet duygumuzdan taviz verdik siyaset için.
Tam tersi adaleti ikame eden fertler olmamız emredilmişken.
Sevdiğimiz veya siyaseten de olsa desteklediğimiz adayın her yaptığını doğru kabul ederek, adı partisi ve durum vaziyeti ne olursa olsun karşı saftaki tüm adayları ise yok edilmesi gereken bir düşman olarak görmeyi sıradanlaştırdık kendi nefsimizde.
Ya da kendi bulunduğumuz cepheyi kutsal cephe karşı adayların cephesini ise şer cephesi olarak anlatmak işimize geldi.
Öyle ki daha yakın geçmişte Merhum Necmeddin Erbakan Hoca’yı anma töreninde bir kişiye ödül vermesi için sahneye davet edilen bir gazeteci nedeniyle karşı cepheye her türlü hakareti ve küfrü yağdırmaktan çekinmez ve cevap gelince de insanları tekfire varan suçlamalarla suçlarken şimdilerde aynı gazeteci için adil ve tarafsızdır diye kendimizce mazeretler bulmaya çalışmaktayız.
Çok can acıtan bir tanım olacak ama gelip geçen bunca Ramazan ve Bayramlarda bile lüks ve israf içinde geçen hayat tarzı yetmiyormuş gibi vefatından sonra hem kabirde hem de Cennette zevk ve safa âlemlerine devam etmeyi istiyoruz.
Hayatımızın her safhasında Hz. Peygamberimizin(sav) Sahabeleri(ra) gibi olmak nedense işimize gelmiyor.
Seçim yine her şeyin önüne geçti dedik ya yine seçime dair bir sözle bitirelim.
Seçime katılan siyasi partilerin genel başkanlarının bir zaman bir kişiyi diğer bir zaman ise başka bir kişiyi veya olayı öne çıkarması nedeniyle galiba bu seçimde sesi en az çıkan kişiler bizatihi seçime katılacak belediye başkan adayları oluyor.
Onlarda yaptıklarından veya verdikleri sözlerden çok yapmadıklarından dolayı gündeme getiriliyorlar yazılı ve görsel basın tarafından.
Neyse ki 2 hafta sonra bu hır gür de bitecek bundan öncekiler gibi.