Batan gemiye biniyoruz

Avrupa Birliği ülkeleri tek tek batarken Türkiyenin halen ABye girmeye çalışmasını batan gemiye binmeye çalışmak olarak yorumlayan SP Genel Başkan Yardımcısı Latif Öztek, AB dağılma sürecine girdi. Batan gemiye binilmeyeceğini bilmiyorlar mı dedi
Avrupa Birliği ülkeleri tek tek batarken Türkiye’nin halen AB’ye girmeye çalışmasını ‘batan gemiye binmeye çalışmak’ olarak yorumlayan SP Genel Başkan Yardımcısı Latif Öztek, “AB dağılma sürecine girdi. Batan gemiye binilmeyeceğini bilmiyorlar mı” dedi
Saadet Partisi’nin ocak ayı genişletilmiş İl Divan Toplantısı Genel Başkan Yardımcısı Latif Öztek ve Genel İdare Kurulu Üyeleri ile il teşkilatının yönetici ve üyelerinin katılımı ile gerçekleştirildi. Divan toplantısında Konya, ülke ve dünya gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, ekonomik, sosyal ve siyasi yapının durumu hakkında da bilgilendirme yapıldı, Konya’da Saadet Partisi’nin Aralık ayında yaptığı faaliyetler değerlendirildi. Toplantıda ayrıca değişen ilçe teşkilat başkanları tanıtılarak, eski başkanlara yaptıkları hizmetler nedeniyle plaket takdim edildi.
KİMSEYE ZULÜM YAPMADIK!
Toplantının basına açık bölümünde konuşan Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Latif Öztek, Fransız Meclisi’nin kabul ettiği sözde Ermeni soykırımı yasasını, bu kararı alan senatoyu ve bu kararın çıkmasında etkisi olan herkesi şiddetle kınadıklarını belirterek, “Türk milleti olarak hiçbir zaman hiçbir kimseye zulmetmedik, etmeyiz. Gittiğimiz yerde adaleti ve hakkı hakim kıldık” diye konuştu. Dış politikada hislerle hareket edildiğini ve en büyük yanlışın burada yapıldığını ifade eden Latif Öztek, “Akıl ve mantıkla hareket etmedik, yüzümüze güleni kendimize dost bildik. Maalesef yöneticilerimiz bunu yapmadı. Bunun acı sonuçlarını da bugün yaşıyoruz. Baştan tedbirli olmak gerekiyordu. Türkiye’nin imkanlarını onlar için seferber ettik. Fas’tan Endonezya’ya kadar bütün coğrafyada bir kaynama var. Büyük Ortadoğu Projesi geliyor. 2003’te bunu dillendirdiler, Başbakanımız Erdoğan’da bu projenin eş başkanı oldu. Şu an bunun uygulamalarını görüyoruz. Arap baharı dediler, nasıl bir bahar ki nereye gidiyorsa kan ve gözyaşı var. Ne adalet var ne demokrasi, ne de doğrular var. Libya bugün fiili olarak üçe bölünüyor, Irak zaten bölündü. Mısır’da, Suriye’de, Somali’de, Sudan’da da aynı sorunlar yaşanıyor” dedi.
BATAN GEMİYE BİNMEYE ÇALIŞIYORUZ
Dünyanın durumunun da iyiye gitmediğini belirten Öztek, “Avrupa ülkeleri de bugün ekonomik olarak büyük sıkıntılar çekiyor. Amerika’nın büyük firmalarından Kodak, 130 yıllık bir firmaydı, iflas etti. Kapitalizm insanlara mutluluk, huzur getirmez. İrlanda’sı, Yunanistan’ı bu sıkıntıları yaşadı iflas etti, sırada Portekiz var, Fransa var. Avrupa ülkelerinden 9 tanesinin kredi notu düşürüldü. Bu bütün Avrupa piyasasını alt üst etti. Sarkozy palyaçoya döndü dediler. Biz ne yapıyoruz, dağılma sürecinde olan AB’ye girmeye, batan gemiye binmeye çalışıyoruz. Batan gemiye binilmez” ifadelerini kullandı.
MECLİSTE MUHALEFET YOK
Türkiye’nin iç meselelerine de değinen Öztek, “İktidar her zaman pembe tablolar çiziyor. Bu konuyu iktidarın yöneticilerine de anlattığımızda haklısınız diyorlar ama milletten saklıyorlar. Zaten muhalefet boşluğu var. CHP ve MHP görevini yapmıyor, yapamıyor. Bizim ülkemizde diktatörlük yok ama muhalefet de yok. Karşılıklı atışmalarla Türkiye’nin sorunları ve sıkıntıları göz ardı ediliyor, bunlar konuşulmuyor. Biz Saadet Partisi olarak iktidarın uygulamalarının gerçek yüzünü kendi yorumumuzla anlatmaya çalışıyoruz. Türkiye’de ahlaki olarak büyük bir çözülme var. İktidarın yetkilileri de bunu söylüyor ama tedbir alınmıyor. Milli birlik ve bütünlük bozulmak üzere. Bu ülkenin bütün fertleri birdir, bütündür. Son zamanlarda birtakım dış güçlerin değişik vesilelerle bu birlikteliği bozmaya çalışması sonucu kötü sonuçlar alındı. Onların görevi bu, kızamayız, kendimizi toplamalıyız” dedi.
EL YORDAMIYLA YÖNETİLİYORUZ
Ekonomik sıkıntıların da hat safhada olduğunu ifade eden SP Genel Başkan Yardımcısı Latif Öztek, “İşsizlik eylül ayında 8,8’e düşmüştü, seviniyorduk. Ekim ayında tekrar 9,1’e çıktı. Ama bu işsizliğin geçen yıla göre ne kadar azaldığından bahsediliyor. İşsizlerin büyük çoğunluğu üniversite mezunu. Bugün yüksekokul mezunu, üniversite mezunu gencimiz, insanımız iş bulamıyor. Biliyoruz ki işsizlik en büyük sosyal sıkıntıdır. Bunun bir an önce çözülmesi gerekmektedir. Kabul etmemiz lazım sayın Başbakanımız bu konuda başarılı olamadıklarını birçok defa açık açık ifade etti. Halkımız yoksullaştı, enflasyon her geçen gün artıyor. Geçtiğimiz yıl mart ayında yüzde 4’ün altına düştü diye Türkiye bayram etti. Yaz ayları itibariyle tekrar yükselmeye başladı. Bunu gören iktidar, bütçeyi sunarken sene sonunda 5,3 demiştik ama şartlar değişti, ekonomide bozulma oldu. enflasyon 7,8 olacak dediler. Aradan bir buçuk ay geçti, aynı bütçe genel kurulda görüşülmeye başlandı. Bu defa 7,8’i 8,3 olarak değiştirdiler. Yıl sonu oldu, yüzde 10,45 olarak açıkladılar. Bu nasıl bir ekonomi yönetimidir. Ülke ekonomisi maalesef el yordamıyla, deneme yanılma yöntemiyle yönetiliyor. Bu ülkede maalesef iktidarın çalışmalarını halkın önüne getirecek bir muhalefet yok” diye konuştu.
AÇLIK SINIRI 950, ASGARİ ÜCRET 700 TL
Açlık sınırının 950 lira olarak açıklanmasına karşılık asgari ücretin yapılan zammın ardından 700 lira olarak belirlenmesinin ise hiçbir açıklamasının olamayacağına vurgu yapan Latif Öztek, asgari ücrete 50 lira zam yapılırken, yıl boyunca elektriğe yüzde 9.5, doğalgaza yüzde 14, motorine yüzde 25, benzine ve LPG’ye yüzde 20 zam yapıldığını ifade etti. “ÖTV’den alınan vergiler de cabası” diyen Öztek, “Bu zamlar niye geldi biliyor musunuz, bakın Başbakan ne demişti, ‘Zam yapmayalım da Yunanistan gibi mi olalım’. Zamların açıklaması bu olabilir mi? Yani dedi ki zam yapıyoruz da ondan iflas etmiyoruz. Bedelli askerliğin de bir tek sebebi var, bütçeye gelir elde etmek. Bu ülkede çiftçi sıkıntılı. Daha önceki yıllarda Türkiye’nin ihraç ettiği pek çok ürünü bugün ithal ediyoruz. Et, süt, bitkisel ürünler vesaire. Düşünebiliyor musunuz Türkiye hem kargas et, hem canlı hayvan, hem de kurbanlık ithal etti. Türkiye gibi bir ülkeye bu tür ithalatların yapılması gerçekten düşündürücüdür. Türkiye’de Hasan’a vermediğiniz parayı dışarıda Hans’a veriyorsunuz. Son iki yılda tarımsal destekler artırıldı ama yeterli mi asla değil. Dünyayla mukayese edecek veya kendi ülkenizdeki faiz harcamaları ile mukayese edecek olursanız onun da devede kulak kalacağını görürsünüz. 2008’de tarımsal destekler için 5,8 milyar TL, 2009 TL’de 4,5 milyar, 2010’da 5,8 milyar, 2011’de ise 6,9 milyar TL bütçe ayrılmış. 2009’da niye düştü bu oran biliyor musunuz, çünkü Türk çiftçisi korunmadı. Bu şimdi Türkiye için çok büyük bir rakam gibi görünüyor. 8 yılda Türkiye 407,5 milyar TL faiz ödedi. Tarımsal desteklere 8 yılda toplam 36 milyar TL verildi, faizin yüzde 9’u kadar. Bugün işletmelerimiz zararına çalışmıyor ama çiftçi de gerektiği kadar desteklenmiyor. Sonra diyorsunuz ki benim çiftçim Avrupa çiftçisi ile yarışsın, şartlar eşit değil ki nasıl çalışsın” dedi.
SANMAYIN Kİ SADECE IMF’YE BORÇLUYUZ
Esnafımız büyük sıkıntı içerisinde olduğunu ve özellikle küçük esnaf için halen bir şey yapılmadığını bildiren Latif Öztek, “Halkımız sürekli borçlandırılıyor, şirketler, holdingler, devlet borçlandırılıyor. Bu bir politikadır. Rahmetli Erbakan Hocamız, ‘Aç bırakacaksın, işsiz bırakacaksın, yumuşak lokma haline getirip yutacaksın’ politikası uyguluyorlar demişti. Kasım 2010’da 162 milyar TL olan tüketici kredisi Kasım 2011’de 213 milyar TL’ye yükselmiş. Bu milletin borcu sürekli artıyor. Kredi kartı borcuna bakıldığında ise 2010 Kasım’ında 42 milyar TL’yken 2011 Kasımında 53 milyar TL’ye yükselmiş. Millet borçla yaşıyor. Meydanlarda IMF’ye olan borcun azaltılmış olmasından bahsediyorlar. Vatandaş da bizim IMF’den başka kimseye borcumuzun olmadığını zannediyor. Türkiye’nin AKP iktidara geldiğinde 2002 yılı sonunda 221 milyar dolar olan iç ve dış borçlarının tamamı, 2010 yılı sonunda 524 milyar dolara çıkmış. Ana muhalefetin bunları mecliste dile getirmesi gerekir ki, hükümet de kendisine çekidüzen versin” uyarısında bulundu.
DAKİKADA BİR EV PARASI FAİZE GİDİYOR!
Cari açığın her geçen gün arttığını, ihracat rakamları açıklanırken, ithalat rakamlarının gizli tutulduğunu söyleyen Öztek, “Yine 2010 yılı için cari açık miktarına baktığımızda 48,5 milyar dolar. Hiçbir tedbir almadan cari açığı 2011 yılı için düşürmeye çalışıyoruz. Ama bakınız, 2011 yılı için cari açığımız 71,7 milyar doların üstünde açıklanacak. Bunu kim nasıl karşılayacak, deyince tehlike çanları çalıyor. Dış ticaret açığımızın da 102 milyar TL üzerinde olması bekleniyor. Türkiye’nin ekonomisi her geçen gün kötüye gidiyor. Faize sürekli para ödüyoruz, bu paraların mutlaka ödenmemesi için tedbir alınması gerekiyor. 2009’da 53 milyar, 2010’da 48,3 milyar TL ödendi. Ayda 4 milyar, günde 134 milyon TL, saate 5,6 milyon TL, dakikada 93 bin TL ödeniyor. Orta halli bir apartman dairesinin 90 bin TL olduğunu düşünürsek, bu fakir millet dakikada bir apartman dairesi parasını veriyor bu faizcilere. Bu nedenle de fakir fukara her geçen gün eziliyor, çöküyor” diyerek sözlerini tamamladı. Açıklamanın ardından divan toplantısı basına kapalı olarak devam etti.
RASİM ATALAY
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Politika Haberleri