Başkanlık sitemi, rahmetli 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’dan beri tartışılmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu sitemin tartışılmasını ve bu sisteme geçilmesini istemektedir. Sebebi, bürokrasinin belinin bu sistemle kırılabilecek olmasıdır.
Muhalefet ise parlamenter sistemi savunmakta, başkanlık sistemin diktatörlük olduğunu ifade etmektedir. Malum köşe yazarları, Sayın Cumhurbaşkanı’nın padişahlığa ve sultanlığa özendiğini yazıp- çizmektedir.
Başkanlık sistemi, diktatörlük, padişahlık ve sultanlık ise ABD’yi niye eleştirmiyorsunuz? ABD ve bazı Avrupa ülkeleri başkanlık sistemi ile idare edilmektedir. Neden gıkınız çıkmıyor?
Bize gelince aslan kesiliyorsunuz. Sayın Cumhurbaşkanı söylüyor: Türkiye’de bürokrasi, parlamenter sistemin doğru bir şekilde işlemesine ve seçilen hükümetlerin programı doğrultusunda çalışmasına mani olmaktadır.
Hükümetler halka karşı sorumludur; çünkü seçimle iş başına gelmektedir. Peki, bürokrasi kime karşı sorumludur? Hiç kimseye karşı sorumlu değildir, onlar seçimle iş başına gelmiyor ki halka karşı sorumlu olsun.
Bürokrasi, egemenliğin kendine ait olduğuna inanarak, rejimin bekçiliğini yapmaktadır. Yargı ve idari erk gücü kendinde toplamış, istediği zaman hükümetleri düşürmekte ve darbe yapabilmektedir.
Resmi ideoloji, kendisi gibi düşünmeyen herkese karşı olduğu için kalkınmak mümkün olmamaktadır. Çünkü her dönemin sorunları ve bu sorunlara merhem olabilecek çareler ayrı ayrıdır. Bu durumda resmi ideolojinin dogmaları sorunlarımıza çare olabilir mi? Bu bilindiği halde neden parlamenter sitemde ısrar ediyoruz? Oligarşi iktidarının devam etmesi kimin yararınadır?
Başkanlık sistemi, hükümetlerin ayağına bağ olan bürokrasiyi baypas edeceği düşünüldüğü için Sayın Cumhurbaşkanı başkanlık sistemine geçelim diyor.
Bir misal vermemiz gerekirse Ecevit hükümeti zamanında CİA ve MOSSAD ajanları, zaman zaman Ortadoğu ülkelerinde operasyon yaptıktan sonra ellerini kollarını sallayarak Türkiye üzerinden ülkelerine geçiş yapmaktadır. Bundan haberdar olan o dönemin CHP’li Dışişleri Bakanı, söz konusu ajanların bu şekilde pervasızca hareket etmelerinin önlenmesini ve tutuklanmalarını isteyince müsteşarı, “Otur oturduğun yerde aksi halde ayaklarına kurşun sıkarım” der.
Biz ise halkımızın istediği sistem olan İslamî sisteme geçelim, diyoruz. Asıl o zaman bürokrasinin beli kırılacaktır. Gerisi laf u güzaftır. Hoşça kalın.