Çeşitli sosyal kuruluşlardan emekli dostlar, esnaf olan birisinde ekseriya öğle sonu, bir araya gelir sohbet ederiz.
Kimi bitaraftır, kimi siyasi bir partiyi destekler...
Destekler ama bir birlerine hiç sitayiş veya kızmadan modern bir üslupla mütalaa ve münazaraya girerken dedikodulara da asla itibar etmezler.
***
Geçtiğimiz Cumartesi günü esnaf dost da bir araya gelen dostlar günün havasına uyarak yapılacak seçim üzerinde konuşmalar yaparken hiç biri benim partim iyidir ona verin kelimesini kullanmamış oldu.
Sohbet eden dostların konuşmalarında dikkate değer kısımlar olunca,
Onların rızalarını da alarak sizlere aktarmayı uygun gördüm..
***
Konuşmaların tamamını sunmak imkanı köşe darlığından imkansız. Bu bakımdan bazılarını sunmaktayım sizlere.
Yıldız işaretiyle başlık yaptığım konuşmaları beraber okuyalım
***
* Söyle bakalım gazatacı siz epey tararsınız vatandaşı. Hangi parti kazanacak bu seçim sonunda?
* Gazeteci arkadaşların bir kısmı yapar bunu ama bendeniz hiç sormam.
Çünkü onun bileceği bir işlemdir nereye oy vereceği.
Bazı şirketler para kazanmak için yapmaktalar ama bunlarında yaklaşabildiğini görememekteyiz bu bir gerçek.
Çünkü otuz kırk bin seçmen arasında olan iki üç bin kişiye sormaktalar. Sorduklarına da ne derece doğru cevap aldıkları ispat edilemez. Hele araştırmayı yaptıran bir parti ise o partiyi öne çıkarmaları da doğaldır.
* Hayli. "Ben şunu ucuzlatacağım, şöyle ödemeler yapacağım" diyenler oldu. Söyleyenlerin partisine daha çok oy alabilir mi?
* “Arkadaşım. Bu seçim Genel değil Yerel. Yani Türkiye’yi değil bulunduğu beldede ki insanlara hizmet edecekleri seçecekler.
Bu bakımdan parti değil, öncelikle iyi hizmet sağlayacak, başarı verecek şahıslaradır oyları. Parti sonra düşünülmelidir bence.”
* “Doğru söyledin amma! İktidar partisinden olanların rüzgârına kapılanlar daha çoğunlukta oluyor!
Mevcut Başkanlarının çok iyi hizmet verdiğini ısrarla ifade ederken, “Sandık başında rüzgara kapılı verdim..” diyor...”
* Dikkat ederseniz, çok azda olsa bazı yerlerde, iktidar ve parti rüzgârına değil bizzat şahısların başarısını öne alıp seçimini yapanlar eksik değil..
* Bırakın şimdi geçmişi de geleceğe bakın.. Hepsi bu vatanın evladı elbet yeni gelenlerde başarmak daha iyiye gitmek için özen göstereceklerdir.
Geçti artık masa başlılığı yan gelip, yatmalar. Ağyarını koruyanlar. Hatta partisinin veya yandaşlarının dediklerini yapanlar...
Halk çok yakından takip ve ilgileniyor. Başarı sağlamadı mı, kulağından tutup atıveriyorlar... Gelecekte öyle iktidar rüzgârına falan kimse kapılmaz.
Köprünün altından çok sular aktı... Herkes bileğine güvensin, dayısına değil! Halkının yanında olsun kaynaşsın onlarla!..”
* Evet evet! Çok güzel söyledin.. Başarının bir yolu da, ekiplerinin de başarılı kimselerden olmasıdır.
Sırf, “Bunlar benden evvel bizden değildi veya ben kendi akrabamı, ağyarımı nemalandıracağım, benim için çok çalıştılar. Partinin, Bakanın, Milletvekilinin isteğini yerine getirmezsem kırmış olurum...” gibi düşüncelere girmemeliler.
Yeni tayin ettirdiklerinin, evvelki vazifeli den daha iyi çıkacağı alnında yazılı olmadığı bir tarafa, ehil olması için o meslekten olsa bile ortamı anlamaya çalışıncaya kadar yıllara baliğ olur.
Kısaca, her sokağı bile bilen kişi ile hiç bilmeyen bir olur mu?..”
* Doğru söz. İnşallah, “seçimden önce söz verdik. İş vermemiz makam vermemiz lazım” diye eskileri boşaltıp yerlerine ağyarlarını doldururlarsa
Başarı sağlamakta gecikmeleri bir tarafa beş yıl veya doğacak bir erken seçim de halk hiç unutmaz.
Hani bir zamanlar, İstanbul Belediye başkanlığında Sözen’in, hemşeri Sivaslıları doldurduğunun neticesi gibi!.. Netice-î hüsrân olurlar...”
*Bakın, bence bu işlemlerde hatta dairelerde bile yeni gelen bakan, başkan, müdür vb.’nin vazifeye başladığında, ister grup ister teke tek, yardımcısından, müdüründen en alt işçisine hatta odacısına kadar olan personelini yanına çağırıp;
“ Dün dündür geride kaldı. Biz ileri adımlar atacağız. Benim prensiplerim ve yolum şu şu yöndedir. Burada particilik ve tanıdıklık yoktur. Bunları bırakıp halka hizmet edecek beraber başarı sağlayacağız. Bu gerçeğe uyanlar benimle beraber devam edecek, arzu etmeyenler veya ayak bağım olmaya çalışanlar kusura bakmasınlar...” demeli ona göre işlem yapmalı. Sebepsiz yere tayinlerle uğraşarak vakit kaybetmemeli...”
* “İyi dedin de, “Benim istediklerim” derken, şunun bunun kanunsuz isteklerine başkan da uyup bunu yap dediği dürüst personel ne yapacak?..”
* “Önce işin doğrusunu kanuni olumsuzluğunu söyler. Israr ederleri işinden ederlerse dava açar hakkını arar. Ayrıca, bu günlerde olanlar gibi medyaya da duyuruverir. Halkta, doğru ise notunu verir onlara..”
* Kardeşlerim meseleler dağlar kadar yığılmakta. Birçoğu yarım yamalak durur, bazılarına hiç el atılmamış ağızlarda sakız olur!..
Bunlara bir an evvel çözüm için geceli gündüzlü çalışmak lazım. Öyle yaparım, yapacağız diye lafla gemi yürümez.
Kazananları tebrik için gelecekleri bir güne sığdırıp, fellik fellik sokakları gezip eksiklikleri gidermek lazım.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle