Saadet Partisi Konya Kadın Kolları Başkanı Fazilet Bütüner, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin güçler ayrılığını ortadan kaldırdığını belirterek, “Özgür basın ve medya neredeyse tek başına demokrasi mücadelesi vermektedir” dedi. Saadet Partisi Konya Kadın Kolları Başkanı Fazilet Bütüner ‘10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ nedeniyle basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında konuşan Saadet Partisi Konya Kadın Kolları Başkanı Fazilet Bütüner, Basının devlet baskısı altında olduğu sürece görevini yerine getiremeyeceğini dile getirdi.
Basının dördüncü güç olduğunu belirten Saadet Partisi Konya Kadın Kolları Başkanı Fazilet Bütüner, “İnsan, çevresinde ve dünyada olup bitenleri öğrenmek ve öğrendiklerini veya düşündüklerini başkalarına duyurmak ihtiyacındadır. Bu ihtiyacın giderilmesi için girişilen çeşitli teşebbüsler sonunda bugün basın-yayın dediğimiz ve medeni toplumun dördüncü kuvveti saydığımız ‘basın müessesesi’ doğmuştur. Bilindiği üzere devlet yönetiminde yasama, yürütme ve yargı ile birlikte bugün medyada dördüncü güç konumundadır. Bu kuvvetler devlete millete ve bireye hizmet etmek için vardır. Bunlar bir kişiyi aklamak, bir gruba hizmet etmek ya da hükümeti destekleyen haberleri yapmak anlamı taşımamaktadır. Bu güçlerden özellikle basın EYT’lilere, KYK’lılara, kredi mağduru öğrencilere, borç batağına sürüklenmiş esnafa, evine ekmek götürmeye çalışan işçiye ve işini hakkıyla yapıp lakin hak ettiğini alamayan memuruna bilgi aktarmak üzeri vardır. Medya yandaş ve muhalif diye ayrılamaz. Medya haber ve bilgi vermek içindir ama bugün hükümet medyaya ya bendensin, değilsen kapatırım mantığıyla hareket etmesi başta basına ve halka büyük haksızlıktır. Devlet yaşamında insanların düşüncelerini serbestçe açıklayabilmeleri sayesinde gerçeklerin ortaya çıkabileceği, bu yolla yanlışlıkların, yolsuzlukların, hukuk dışılıkların, çelişkilerin su yüzüne çıkacağı ve bunda kamu yararı bulunması gerçeği demokratik hukuk devletlerinde bu özgürlüğün kabul edilmesi sonucunu doğurmuştur. Devlet baskısı ve korkusu ile yaşayan bir basın, kamunun avukatlığı görevini yerine getiremez, toplumsal yararları sağlayamaz. Bu nedenle basın özgürlüğü, basına tanınmış bir ayrıcalık değil, kişilik hakları gibi korunan bir haktır” diye konuştu.
ÖZGÜR BASIN DEMOKRASİ MÜCADELESİ VERİYOR
Demokrasinin yeniden inşasının özgür basın ve medya ile yapılabileceğini kaydeden Bütüner, şunları söyledi: “Gazeteciler ve medya mensuplarının bu koşullar altında patronlarından ve siyasi otoritelerden çekindikleri için kendilerine otosansür uygulamaktadır. Medya mensupları ve basın çalışanları siyasi ve dünya görüşü ayrılıklarından dolayı birlik olamamakta ve kendilerine yapılan haksızlıklarda birlikte hareket edememektedir. Bu noktada, basın sektöründe çalışan emekçilerimiz bir meslek yasasına sahip olmamanın ve haklarını arama noktasında sendikalaşma önündeki engellerin zorluğuyla tek başlarına mücadele etmektedir. Türkiye’de uygulamaya geçen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi güçler ayrılığını tamamen ortadan kaldırmışken, özgür basın ve medya neredeyse tek başına demokrasi mücadelesi vermektedir. Vatandaşların yanıltmadan, manipüle edilmeden gerçeğe ulaşabilecekleri mecraların sesi kısılmaktadır. Eleştirilerin sesinin kısılması ve halkın haber alma hakkının engellemesi hiçbir şekilde Türkiye’nin lehine değildir. Son yıllarda ciddi yara almış demokrasinin yeniden inşası öncelikle basın ve gazeteciler üzerindeki baskının kaldırılması ile mümkün olacaktır. Güçler ayrılığı hükümetin elinde basında dâhil edilerek güçler birliği ve hükümete hizmet görevine dönüştürülmüştür” diye konuştu.
ALİ GÖZEN