Dün akşam haberlerde izledim; malum çevreler tarafından basın özgürlüğü için İstanbul’da yürüyüş yapıldı. Basının özgür olmasını biz de isteriz. İnsan düşüncesini yazabilmeli, karikatürize edebilmeli, haberlerin kaynağına ulaşabilmeli ve halka ulaştırabilmeli. Bu konularda bir kısıtlama olmamalı.
Basının görevi nedir, basın özgürlüğü denince ne anlaşılır? Bu konuda bir birlik yoktur. Onlarca basın özgürlüğü, karşı tarafa tahakküm edip istedikleri gibi at oynatmaktır. Böyle basın özgürlüğü olmaz; bu bir zulümdür. Zulüm ile de âbâd olunmaz.
Basın özgürlüğü demek, insan düşüncelerini bir ilme dayandırarak yazması, doğru haber yapması, aile mahremiyetini koruması ve insan onur ve haysiyetiyle oynanmamasıdır. Karşı taraf bu ahlaki erdeme ulaştığı zaman basın gerçekten özgür olacaktır, diye düşünüyorum.
Basın karşı taraf için hiçbir zaman sansürlenmemiştir, kendileri gibi düşünmeyenler için hep sansürlenmiştir ve sansür halen sürmektedir. Bu konuda karşı taraf yürüyüş yapması gerekirken kendileri yürüyüş yapmaktadır. Sebep, internet yasasıdır. Bu yasa, aile mahremiyetini ve insan onurunu korumak niyetiyle çıkartılmıştır. İşte bunlar, bu yasanın yürürlüğe girmemesi için yürüyüş yapmaktadırlar.
Bu çevreler, dün olduğu gibi bu günde İslâmî değerlere zaman zaman saldırmaktadır. Mesela Ezan-ı Muhammediye’nin sesinin kısılmasını, 4+4+4 eğitim ve öğretimin, din kültürü dersinin kaldırılmasını istemektedirler v.s.
Bu çevreler, yıllarca masa başında yalan haberler ürettiler ve halen üretmektedirler. Mesela müftünün keçisi çalınmıştır, MÜFTÜ KEÇİ ÇALMIŞTIR! diye gazetelerinin ilk sayfasında büyük puntolarla haber yaptılar.
Genç iken hatırlıyorum, Bazı yazarları köşelerinde bir elin genişliği kadar bir yazı yazarlardı. Konusuyla hiç alakalı olmadığı halde yazının arasına serpiştirerek ezanlar susmalı, ben uykumu alamıyorum, sabah azanını işitmek istemiyorum, oruç tutmayanları dövüyorlar, mikrop Müslümanlar v.s.
İnanın ben bu yüzden elime kalemi aldım dinimizi ve değerlerimizi âcizane elimizden geldiği kadar savunalım, gerçekleri halka sunalım ve birçok konuda halkımızı bilgilendirelim diye. Halen bu niyetle yazıyorum. Bu hafta cumartesi ve pazar günleri açık lisede dersim olduğundan dolayı akşamleyin eve yorgun dönmeme rağmen bu hafta yazmaktan geri duramadım. Pazar günü akşamleyin biraz dinlendikten sonra bilgisayarın başına geçtim ve bu satırları yazdım. İnşallah sağlığım yerinde olduğu müddetçe yazacağım; çünkü gerçek yalanı ortadan kaldırır.
Biz halen düşüncelerimizi istediğimiz gibi yazamıyoruz, sansür bizim içindir, yasak bizim içindir. Bu sansür ve bu yasak bizim için Tanzimat’tan beri devam etmektedir. Oysa yukarıda ifade ettiğim gibi onlar için hiçbir zaman sansür uygulanmamıştır; hep inananlar için uygulanmıştır. Peki, onlar niye basına özgürlük yürüyüşü yapıyorlar diye bize bir soru sorarsanız deriz ki, onlar, internet yasası yürürlüğe girdiği zaman inananların inançlarıyla, onurlarıyla istedikleri gibi oynayamayacaklardır. Mesele budur. Hoşça kalın.