BAŞIMIZI ÖRTEN BAŞTÂCIMIZ

Muzaffer Dereli
Yüreklerimizi yaralayan çok şeyimiz var gerçekten. Hangi birisine tahammül edebiliriz ki! İslâm dünyasının kan ağlayan gözleri, ülkemizde akan kanlar, bir taraftan açlıktan ve yokluktan ağlayan analar, çocuklar… Bütün bunları sırtında taşımak mecburiyetinde olan bir memleket. İşte o memleket olmanın getirdiği yükümlülükler.

Bütün bu gerçekleri kabullenmiş ve sorumluluğunu yerine getirmeye çalışırken bir de inancımızın gereğini yapamamanın verdiği acı ve ıstıraplar. Asırlarca dünyanın yönlendirilmesinde rol oynamış, Allah’ın yüce dinine uygun bir tarzda hayatını idame ettirmeye çalışırken aynı hakikati insanlığa anlatmış bir neslin çocukları olarak, yine aynı sorumluluğu hayata geçirmeyi hedef ediniyoruz. Yeniden bir canlanış ve dirilişle davanın öncü kuvvetleri olmak mecburiyetindeyiz. Dedemiz Yavuz’un; “hâkimi değil, hâdimiyiz” niyet, gayret ve ifadesiyle…

Evet, yeni bir eğitim-öğretim yılı daha geldi. Evler ve özellikle okullarımızda önemli bir hareket ve heyecan başladı. Cıvıltılar yükseldi gökyüzüne. Ama bizi yürekten yaralayan acılarla birlikte.

Biz bu memleketin insanlarıyız. Bu toprakları kanlarıyla sulayan ecdadın çocuklarıyız. “Başörtüme” el uzattı diye Cuma namazını cihada çeviren Sütçü İmamların torunlarıyız. Ama ne acıdır ki şimdi başörtümüz darağacında. O, başımızı örterken nice kusurlarımızı da örten baştâcımız.

Eskiden “gelinlik çağına” geliyor denilen yavrularımızın şimdi mecbur tutuldukları okullar ve ahlâksızlığı körükleyen felâketler… İnancını yaşayamayan bir neslin sonu ne olur dersiniz?

28 Şubat süreciyle birlikte başlatılan sekiz yıllık felâketi, gerçekten de ahlâkî erozyonu en şiddetli bir şekilde gerçekleştirdi. Buna da devam etmektedir. Edepsizlik, hayâsızlık, kötü alışkanlıklar ilkokul çağlarına kadar indi. Bunun sonu ne olacak acaba? Zaman zaman öğretmenleri dinliyor muyuz?

İmam-Hatipleri bitirme adına yapılan bu büyük kıyım ve yıkıma parmak kaldıranlar, nasıl cevap verecekler o dehşetli günde yüce Allah’a?

O halde ağlamamız gerekir. Zira ağlamak derdimizi bildirir. Yüreğimize gayret getirir. Çareler aratır.

Bunun için 4+4 sistemiyle yeni umutlara yolculuk yapmak istiyoruz. Yıllardır üzerinde oyunlar oynanan, bizi, yavrularımızı ve torunlarımızı da içine alan bir İmam-Hatip davamız var. 4+4 ile İmam Hatip orta kısımlarını istediğimiz gibi, neslimizin tümüne iman ve İslam hakikatlerini öğretecek yeni çalışmaları da pek yakında beklemek hakkımızdır millet olarak. Bu manada çalışacak kardeşlerimize gayret ve başarılar niyaz ederken, kendilerine dualar ediyoruz. Zira bir milletin geleceği, önce edep sonra da ilmiyle ortaya çıkar. Onun için büyüklerimiz “Edep Yâ Hû” diyerek perçinlemişler bu hakikati. Yunus’umuz da; “ilim geride kaldı, ille edep” diyerek taçlandırmış bu hikmeti.

Allah yâr ve yardımcımız olsun. O’na emanet olunuz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.