Ülkenin dört bir yanında başıboş sokak köpeklerinin çocuklara saldırdığını, yaraladığını hatta ölümüne sebep olduğunun haberini alıyoruz. Köpeklerin nüfusu mu artıyor? Fıtratları daha saldırgan mı oldu? Şimdi böyle sorunca Abdurrahman Dilipak’ın (kendisine selam olsun) hemen her yazısında dile getirdiği neuralink, wifi sinyalleri, trans hümanizm, robotlar, epstein gibi konuları aklıma geldi. Kendisi wifi sinyalleri veya taşıdığımız cep telefonlarından yayılan sinyaller ile köpekleri bize saldırtabilecek şeylerin olduğunu söylüyor. Her yazısında ısrarla üzerinde durması beni de şaşırtmaya başladı. Çünkü her gün okuyorum, hemen her gün bu konulardan bahsediyor.
**
Epstein, Jeffrey Eipstein Amerikalı milyarder... Yahudi... küçük kız çocuklarını fuhşa zorladığı iddiasıyla yargılanan eptstein ve dosyası tam bir facia... Bir fuhuş ağı kurulmuş. Küçük bir kız çocuğu Amerika da şikayetçi olunca olay araştırılıyor. Aklımıza hemen bizdeki Ömer dizisi geldi değil mi? Oradaki Atilla, eda karakterleri...köşke gitmeleri ve zenginlere, tanınmış iş adamlarına bu kızları pazarlamaları... dizideki bu sahneyi izleyince aklıma ilk başta Adnan Oktar ve kedicikleri gelmişti. Esas gelmesi gereken eipstein imiş. Bu Ömer dizisi bilmeyenler için söylüyorum; normalde Yahudi dizisi Shtisel’in Türk dizisine uyarlanmasıdır. Baştan öyle başlayıp sonradan senaryo farklı yerlere gitmiştir. Shtisel de Kudüs sokaklarını görürsünüz, Hasidik Yahudileri konu alıyor. Normalde hasidik Yahudiler Siyonizm’e ve İsrail’e karşıdır. Hatta bu hasidik Yahudiler genelde birçok ülkede İsrail aleyhinde protesto yaparlar. Neyse konuyu dağıtmayım, eipstein dosyasının ne olduğunu anlamak için Ömer dizisindeki olay kurgusuna değinmek istedim.
**
Eski İsrail istihbarat görevlisi Arı Ben Manishe, eipsteinın İsrail ajani olduğunu, bu skandalların hepsinin MOSSAD’ın bilgisi dahilinde olduğunu, MOSSAD’ın küçük kız çocuklarını zengin ve tanınmış isimlere pazarlama ve fuhuş ağını kurarak, olayı kayıt altına alıp bu tanınmış kişilere yeri geldiğinde şantaj yaparak MOSSAD’a hizmet, İsrail’e destek için kullanıldığını söyledi. Eipsteinin kız arkadaşı ve yardımcısı Ghislaine Maxwell 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ben Manishe, bu kızın babasının da MOSSAD ajanı olduğunu söylüyor.
**
Bakınız bu dava dosyasında kimler var; Ehud Barak (İsrail başbakanı)
Bill Clinton (eski ABD başkanı) iddiaya göre Bill Clinton’un bu fuhuş ağından haberi vardı. İngiltere kralı 3. Charlesin kardeşi prens Andrew, Harvard hukuk profesörü, Michael Jackson, Bill Richardson (eski New Meksiko valisi), hatta bilim insanı Stephen Hawking’in dahi bu videoları izlediği iddia edildi. Daha dolu tanınmış isim var.
**
Türkiye’de ajanların cirit attığını görüyoruz. Biliyorsunuz haberlerde görüyoruz, MOSSAD’a bilgi sağlamaktan, ajanlık yapmaktan yakalanan dolu insan var. Aytunç Altındal’ın kitabında okumuştum. Türkiye dünya üzerinde dış servislerinin en fazla ajanların cirit attığı ülke. Bunun sebebi ise gene uzman yabancı istihbaratçı şöyle söylüyor; “bunun esas sebebi coğrafi konumu veya önemi değil; bunun esas sebebinin Türkiye’nin ne yapacağının, uluslararası arenada ne yapacağının, neler yapabileceğinin tam olarak kestirilememesi demiştir. Bilgi sağlama ve Türkiye’ye dair istihbarat toplamanın ve en fazla ajan olan ülke olmasının sebebinin bu olduğunu söylüyor.
***
Köpek konusuyla giriş yapmıştık. Ortadoğu’nun köpeği ise İsrail'dir. Cola çocuğa saldıran bu köpeği ve zihniyetinin kısırlaştırılması gerekiyor. Fakat bu köpeğin anası da ABD olduğu için, Arap ülkeleri bu köpeğe ilişemiyor. Bu köpek bu coğrafyaya işeyip kendi alanı olduğunu söylüyor. Bunların nihai amacı ise bölgeyi boşaltmaya, yerli Filistin halkını sürmeye, göç ettirmeye zorlamaktır. Bunu görmemek için kör olmak gerekiyor. Nitekim bu yıllar öncesinden söylenmiş, konuşulmuş, tartışılmış bir meseledir. Siyonizm’in kurucu atası Teodor Herzl Filistin’de bir Yahudi anavatanı kurma yerli halkın sürülmesi gerektiğini öngörmüştü, 12 Haziran 1985 de şöyle dedi; ülkeyi işgal edip özel mülklere el koyduktan sonra fark ettirmeden yoksul halkı sınır dışına doğru sürmeye çalışacağız, gideceği ülkelerde onlara iş sağlayacağız, fakat kendi ülkemizde hiçbir iş vermeyeceğiz, der. Köpek, köpektir. Ya tasma takılacak ya kısırlaştırılıp aynı türden bir saldırganlığın önüne geçilecek. Son zamanlarda belediyelerin başıboş köpek konusunda çözüm önerdikleri, şunu ya da bunu vaat ettiklerini görüyorum. Bol keseden vaatler sallanıyor ortalıkta. Madem ki bazı şeyleri çözüme kavuşturacaktınız, seçimi mi beklemek gerekiyordu. Anlamış değilim, ne kadar samimi? Kazanmak uğruna daha önceden bütçe ile yapılabilecek olanın seçime malzeme yapılması halka hizmette samimiyetin iyice sorgulanması, irdelenmesi gereken bir konu…