Baro Başkanı Balkız: Soma İddianamesi Dört Eksiklikten Reddedildi

Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014 tarihinde meydana gelen ve 301 işçinin şehit olduğu maden ocağı faciasıyla ilgili iddianame, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi ve savcılığa iade edildi. İddianamenin reddedilme sebepleri...

Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014 tarihinde meydana gelen ve 301 işçinin şehit olduğu maden ocağı faciasıyla ilgili iddianame, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi ve savcılığa iade edildi. İddianamenin reddedilme sebepleri arasında müştekilerin tamamının dinlenmemiş olması, sensörlerle ilgili TÜBİTAK raporu ulaşmadan hazırlanmış olması, sanıklar ve fiiller arası irtibat kurulmamış olması yer alıyor. Manisa Barosu Başkanı Zeynel Balkız, bu haliyle dosyanın kabul edilmeyeceğini daha önce söylediklerini hatırlatarak, iade edilmesinden memnuniyet duyduklarını söyledi.

Bir basın toplantısı düzenleyen Baro Başkanı Balkız, “Gerekçe olarak, bizim Soma fezlekesini ve arkasından da iddianamesini gördüğümüzde söylediğimiz beyanların ve gerekçelerin aynısıyla mahkeme bu iddianameyi iade etmiştir. Manisa Barosu olarak, Soma şehitlerini ve onların yetimlerini kendi yetimimiz olarak kabul ediyoruz. Bu davanın sonuna kadar insan haklarına, adil yargılama ilkelerine uygun olarak yargılanması ve bu yargılanma işleminin tamamlanması için baro olarak elimizden gelen bütün çabayı göstereceğiz. Nitekim bu fezlekeyi ve iddianameyi gördükten sonra yaptığımız uyarılar ve eleştirilerimiz, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi tarafından da değerlendirilmiş ve uygun bulunmuştur.” dedi.

'ŞİKAYETÇİLERİN TAMAMININ İFADESİ ALINMAMIŞ'

İddianamenin dört temel gerekçeyle iade edildiğinin altını çizen Balkız, “Evvela iddianame, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun iddianame düzenlenmesiyle ilgili 170. ve devamındaki maddelere aykırı ve eksik unsurlar içermektedir. Kamuoyunun aydınlatılması anlamında, basit ve öz olarak şu şekilde nitelendirebilirim. Bir iddianamenin düzenlenebilmesi için öncelikle mağdurların, suçtan zarar görenlerin ve şikayetçilerin tamamının ifadesinin ve şikayet nedenlerinin alınması gerekir. Oysa iddianameye bakıldığı zaman sadece 216 müştekinin ifadesinin alındığı belirtilmektedir. 301 maden şehidimizin yakınlarının, eşlerinin, çocuklarının ve şikayetçilerinin bir kısmının ifadelerinin alınmamış olması, zaten sayısal olarak ortaya çıkmaktadır.” diye konuştu.

'SUÇLARIN ŞAHSİLİĞİ PRENSİBİ VARDIR'

Balkız, şöyle devam etti: “İkinci eksiklik, fezlekeyi gördüğüm andan beri ifade ettiğim olaydır ki suçların şahsiliği prensibi vardır. Suç, o suçu işleyen kişinin cezalandırılmasını gerektirir. Suç ile suçu işleyen zanlı, şüpheli arasında doğrudan illiyet bağının kurulması ve o kişinin de hangi suçtan, hangi gerekçeyle suçlandığını bilmesi gerekmektedir. Adil yargılama içerisinde kendisine atfedilen suça karşı kendisini savunabilsin. Nitekim iddianamenin iadesiyle ilgili olan ağır ceza mahkemesinin kararında bu husus vurgulanmış ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) ilkeleri de adil yargılanma ilkeleri de belirtilmek suretiyle burada kategorize edilen üç grup suçlunun bu şekilde değerlendirilemeyeceği açıklanmıştır. Nitekim daha önceki açıklamalarda demişti ki şirketin birinci derecedeki yöneticileri, önce 25 yıl cezayı gerektiren bir suçlamayla olası kast ile suçlanıyorlar. Ondan sonraki alt derecedeki şirket çalışanları ve yöneticileri, maden içerisinde çalışan yöneticilerinden sekiz kişi bilinçli taksir suçuyla suçlanıyorlar. Ondan sonra gelen 29 kişi de kusurlarıyla ölüme neden olma suçundan suçlanıyorlar. Burada suçların şahsiliği prensibi ihlal edilmiştir. Burada mahkeme diyor ki her bir ferdin hangi suçu işlediği, hangi gerekçeyle bundan suçlandığı ve bunun açık ve seçik delillerinin ortaya koyulması lazım ki o kişi adil bir savunma yapabilsin.”

'İDDİANAME AÇIKLIĞA VE BELİRGİNLİĞE AYKIRI DÜŞÜYOR'

Üçüncü eksikliğin, toplu bir değerlendirmeye yol açan bir eksiklik olduğunu belirten Zeynel Balkız, “İddianame, açıklığa ve belirginliğe aykırı düşüyor. O da şudur, değişik sebeplerle gerek kurtarma sırasında gerekse madendeki o facia sırasında 161 kişi yararlanmış. Bunların doktor raporları, 'Basit bir tıbbi müdahaleyle iyileşebilir' şeklinde ama bu, iddianameye şöyle yansıyor, yer altı maden ocağında bulunan ve suçtan zarar gören mağdur müştekilerin alınan muayene raporları basit bir tıbbi müdahale ile geçiştirilebilir, iyileştirilebilir şeklinde olmasına rağmen bu mağdur ve müştekilerin tamamının toplu bir ölüme neden olacak, ağır bir kazaya neden olacak şekilde yaralanmalarından dolayı daha ağır bir suç ile suçlanmış oluyorlar. Bu bakımdan da üçüncü gerekçe olarak sanıklara yaralılardan dolayı atfedilen hüküm tam örtüşmediği ve böyle bir suçlamayla suçlanabilmeleri için bunun haklı gerekçelerinin açık ve seçik bir şekilde ortaya koyulmadığı iddia ediliyor.” şeklinde konuştu.

'DELİLLER TAM TOPLANMADAN İDDİANAME HAZIRLANMIŞ'

Dördüncü eksiklik olarak ise deliller tam toplanmadan iddianamenin düzenlendiğini gördüklerini aktaran Balkız, “Nitekim fezleke ve iddianamede şöyle bir şey vardı: TÜBİTAK’a sabit gaz ölçüm aletleri ve cihazları, incelenmesi ve rapor tanzim edilmesi için gönderildi. Cumhuriyet başsavcılığının TÜBİTAK’tan aldığı bilgiye göre bu incelemenin 1,5-2 ay süreceği bilgisi geldikten sonra bu rapor beklenmeden, diğer deliller böyle bir iddianame düzenlemeye yeterlidir diye TÜBİTAK’ın sabit gaz ölçüm aletleriyle ilgili delili dosyaya koyulmadan davanın açılmış olduğu, bunun iddianameyi düzenleyen CMK maddelerine aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle mahkeme bu iddianameyi iade etti.” dedi.

'ADİL BİR YARGILAMA BEKLİYORUZ'

Balkız, “Manisa Barosu olarak bu işin neresindeyiz? Biz ülkemizin böyle, Allah göstermesin en büyük maden kazasında bu davanın hem şehitlerimizin yakınları, mağdurları bakımından hem de suça karışmış şüpheliler bakımından adil bir yargılamanın olmasını, Türkiye’ye ve dünyaya örnek olacak karar çıkmasını arzuluyoruz. O bakımdan hiçbir usul ve hiçbir delil ihmal edilmeden ama sorumlular gerçekten araştırılarak, tespit edilerek bu yargılamanın yapılması noktasında baştan beri ısrarla takipçisi oluyoruz. Bu iddianamenin iade edilmesinden memnuniyet duyduk, çünkü burada cumhuriyet başsavcılığının yapması gereken pek çok araştırma ve inceleme, ağır ceza mahkemesine bırakılmıştı. Halbuki iddianamenin düzenlenmesinden evvel bu delillerin toplanması lazımdı ve toplanma imkanı da vardır.” diye konuştu.

TÜBİTAK raporunun gelmesinin beklenmesi gerektiğini dile getiren Baro Başkanı Balkız, aralık ayı ortaları veya sonunda yeni bir iddianame düzenlenebileceğini bildirdi. CİHAN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Türkiye Haberleri