Zor dönemlerden geçiyoruz…
Zorluk artıkça öfke ve kızgınlıkta artıyor…
Hesap sorma isteği bazen muhatap yoksunluğundan çokça da riskinden dolayı farklı mecralar üzerine kayıyor… Mesela iktidarın yaptığı, ettiği her şeyden muhalefeti sorumlu tutuyoruz...
Neden?
Risksiz, maliyeti de düşük…
*
Muhalefetin suçu yok mu?
Elbette var, tepkileri kitlesel olarak anayasal(!) düzen içerisinde nasıl yöneteceklerini bulamadılar henüz…İktidardan ayrılan seçmen ile arzu edilen ünsiyeti kuramadılar… Sokakta iktidara yönelik eleştiri bol ama sohbet ve şikayetler sıklıkla şu cümle ile bitiyor;
“İyi ama kime vereceğiz?”
Öğretilmiş çaresizlik diyen de var.
Stockholm Sendromu diye adlandıran da…
*
Mahalle bakkalının kazıkladığını düşüyorsun ama bir türlü de bakkalı değiştiremiyorsun…
Kolayına geliyor.
Yolunun üstü.
Alışkanlıkların var.
Çevren oradan alışverişe devam ediyor.
Hakkında bakkaldan kaynaklı dedikodu çıkartılmasını istemiyorsun,
Seni iyi tanıyor, sıkça kazıklasa da muhabbetini seviyorsun…
Diğer bakkalları çok tanımıyorsun…
Sana istediğin toleranslı(!) alışverişi sağlayıp sağlayamayacağından emin değilsin…
Belki yolunun üstünde değil henüz…
Alışverişe başlamanı gerektirecek tonda selamlaşma düzeyine ulaşamamışsın...
*
Muhalefetin ‘Nasıl olsa kazıklanıyor, bana dönmesi el mahkûm’anlayışından sıyrılıp, politikalarını oluşacak olumsuz tablolar üzerinden kurgulamak yerine, ‘yahu seni kazıklıyor bu’ sloganından öte kendisiyle seçmenin yürümeyi tercih etmesi durumunda neler yapacağını anlatmaya odaklanması gerekiyor… Dükkânı yol üstüne taşıması gerekiyor.
En az diğeri kadar kendisinin de muhabbetinin iyi olduğunu ortaya koyması şart...
*
Seçmene, muhalefet olarak sürekli olanı biteni şikâyet etmek yersiz bir tutum çünkü seçmen zaten o olumsuzluğu sahada evinde sokağında hayatında yaşıyor… Yaşadığınız bir şeyin size tekrar tekrar anlatılması, aldatılışınızın sürekli hatırlatılması sizde; “Salaklık ve ahmaklık” algısını imâ eder…
Kimse ahmaklığı kabul etmez…
*
Muhalefet arayış içinde olan seçmeni ezmeden, kategorize etmeden;
“Evet kardeşim oyunu bana vereceksin bende sana şunları şunları vereceğim” üzerinden çalışılırsa seçmen bakkalı(!) değiştirir…
Kaldı ki muhalefetin birçok vaadinin seçmen nezdinde itibarını hisseden iktidar, bunları kendi gerçekleştirmek için onca adım attığını görüyoruz…
Muhalefetin seçmenin bu halet-i ruhiyesini dikkatte alarak iktidardan daha fazla efor sarf etmesi kendini anlatması gerekiyor…
Zor olan da bu zaten… Yönetmek zora talip olmaktır…
------
“4”
Büyüdükçe kaybettiğimiz beş şey
Hayal kurmak
Küçük şeylerle mutlu olmak
Oyun oynamak
Masumiyet
Yaşama sevinci
------
DERVİŞE SORMUŞLAR;
İnsan neden dilek diler?
İnsan gerçekleşmesi için diler ama bilmez ki gerçekleştirmek için dilemek
gerek.
----
FIKRAYLA
Abbasi Halifelerinden Mehdi bin Mansur özel tabibi ile zaman zaman diz dize oturup sohbet edermiş. Yine o sohbetlerin birinde Halife Mehdi akıl hastalıkları konusunda konuşurken tabibin cübbesinin bir yerinde yırtık olduğunu görmüş... Konuşmanın harareti içerinden dalgınlıkla tabibin yırtığından elini geçiren Halife, yavaş yavaş yırtığı büyütmeye başlamış.
*
Tam bu sırada da tabibine akıl hastalıkları üzerinden bir soru sormuş;
“Tabibim bir delinin ne zaman zincire vurulacağına nasıl karar verirsiniz?” diye sormuş...
Tabip Halife’nin samimiyetine de güvenerek;
“Ey halife ne zaman deli, tabibinin elbisesini bir karış yırtarsa...” demiş…
*
Şimdilerde medyada sıkça göremeye başladık…
‘Reis-i Cumhura destek veririz’ kabilinden cahilhane akıldan ve izandan yoksun öyle konuşmalar yapıyor ki bazıları tam zincirlik vaka mübarekler… Adamın yakasını paçasını yırtsa ancak bu kadar zarar verebilir…
FOTOĞRAFLA
Doğruya doğru hep eleştiri olmaz arada takdir mekanizmasıyla da insanları motive edebilmelisiniz. Konya ölçeğinin çok çok altında şehirlerde, hatta küçücük ilçe belediyelerde bile makam otoları 3-4 milyonluk araçlar. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’ı farklı konularda elbette eleştiririz ama araç konusunda hakkını teslim etmek lazım. İşte makam aracı. İtibardan tasarruf etmek makamı küçültmez. Aksine makamı da insanı da büyütebilir. Ha o kedi mi Başkanı beklermiş her gün girerken, çıkarken uğurlarmış, makamın kadrosuz elemanı. Uğur Başkan’ın uğuru diyorlar. Fotoğraf bana ait
----------
HADİSLE
“Bulunduğu mecliste, Müslüman kardeşinin aleyhinde konuşulurken ona yardım etmeye ve onu müdafaa etmeye gücü yeterken, bu yardımda bulunmayan kimseyi Cenab-ı Hakk dünya ve ahirette zelil eder.”