Babamız ve Annemiz

Nevzat Laleli

Yuvamız yazı serisi

Ailede anne ve babanın konumu ile eğer varsa dede ve ninenin durumları ne olmalıdır? Ailenin kurulmasına ve yaşamasına hayat veren bu insanlar çocukların büyümelerinden sonra konumları nedir? Kullanılacak ölçüler nedir? Kendi değerlerimizde olduğu gibi bunlar sevilip sayılmaya layık bir konumda mı olmalı, yoksa batı kültüründe olduğu gibi yaşlanan ana ve baba en yakın bir huzur evine mi gönderilmelidir?
Milli değerlerimizin kaynağı hiç şüphesiz inançlarımızdır. İnançlarımızın kaynağı ise dinimizin kitabı Kur’an-ı Kerim ve peygamberimiz Hazreti Muhammed’in (s.a.v) sünneti ve hadis-i şerifleridir. Milletimiz 1400 yıldır bu kutsal ölçülere uyarak yaşamış, bundan sonra da kıyamete kadar bu ölçülere bağlı olarak yaşayacaktır. Bu ölçüler bizim malımızı, canımızı ve her şeyimizi feda etmekten çekinmediğimiz ölçülerdir. Şehit ve Gazilik ünvanları bu ölçüler için mücadele ederken ölen veya öldürülen kimsedir.
KUR’AN NE DİYOR
Allah (c.c) En’am Suresi 151. ayette; “Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayın… Ana-babaya iyilik edin…” İsra suresi 23 ile Nisa suresi 36. ayetlerde, Allah kendine kulluğun hemen yanı sıra ana ve babaya iyilik etmemizi emretmektedir.
İsra suresi 23 ve 24. ayetlerde ana ve babaya ait emrini o kadar açıklamıştır ki;
“İkisinden birisi (anne veya baba) yahut ta her ikisi, senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa (ihtiyarlık zamanlarında senin yanında kalırlar) sakın onlara “öf” bile deme, onları azarlama. Onlara saygılı, nazik ve güzel söz söyle. Oları esirgeyerek üzerlerine alçak gönüllülükle kanat ger. Ve; Rabbim. Onlar beni küçüklüğümde nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onları öyle esirge diye dua et…” buyurmuştur.
PEYGAMBERİMİZİN BUYRUKLARI
Peygamberimizin ana-baba hakkında o kadar çok hadis-i şerifi vardır ki, hepsini bu makaleye sığdırmamız mümkün değildir. Birkaç örnek verirsek; “Anne – Babasını razı eden Allah’ı razı etmiş, Anne-Babasını kızdıran ise Allah’ı kızdırmış olur.”
“Cennet anaların ayakları altındadır” (Anasını razı etmeyen cennete giremez).
Buhari hadislerinde; “Size en büyük günahları bildireyim mi? Allah’a şirk (ortak) koşmak ve ana-babayı incitmektir” buyrulmuştur.
“Babanın evladına duası, peygamberin ümmetine duası gibidir. Evlatta anne-babaya duayı terk ederse, dünyada rızkı dar olur.”
“Babalarınıza (ve analarınıza) iyilik edin, itaat edin ki, çocuklarınız da size iyilik edip ihsanda bulunsun. İffetli ve namuslu olun ki sizin kadınlarınız da iffet ve namus dairesinde (içinde) yaşamış olsunlar – Camiu’s Sağir”
Peygamberimiz babanın dostuna yapılan iyilikleri de babaya yapılmış saymakta böylece toplumda insanların birbirlerine sevgi, saygı ve iyilikle mukabele etmesini sağlamaktadır. “Babanın dostunu gözet. (Ona ikram et ve sevgi göster) Onunla ilgiyi kesme, yoksa Allah iman nurunu söndürür.”
Anne – Baba ve dede – nine evimizin vazgeçilmez insanlarıdır. Evlat olarak büyüklerimize bakmak görevimizdir. Anne ve babalarımıza seslenirken “Anneciğim ve babacığım” demekle daha baştan onların gönlünü, isteklerini yerine getirmekle de onların hayır duaları almış oluruz.
Hazreti Musa (a.s) ın cennetteki komşusunu Allah dünyada iken kendisine tanıtmış ve onun annesinin duasına kavuşan bir kasap olduğunu öğrenmiştir.
Maalesef bugün çocuklarımızın manevi eğitim almalarının önü kesilmiş ve okulları, TV ve gazeteleri ile yakın çevreleri onların maddeci ve materyalist bir anlayışa sahip olmaları için bütün yollar açmıştır.Bu maneviyatsız eğitim, sonunda çocuklarımızı annesine kocakarı, babasına moruk diye seslenecek noktaya getirmiştir. Her gün içki, kumar, eğlencenin çeşitlerini sunmakla da bunların sonucu olan hırsızlık, kap-kaç, soygun, adam yaralama, adam öldürme, ırza tecavüz olayları gün geçtikçe artmaktadır. Polis raporları ve istatistikî bilgiler, sosyal huzursuzluğun boyunlarının gün geçtikçe katlanmakta olduğunu bildirmektedirler.
Bu ahlak buhranından çocuklarımızı kurtarmaya çalışmak ve onları manevi bilgilerle donatmak için bütün gücümüzle çalışmalıyız. Bu çaba ve gayret aslında yine bize mutluluk olarak dönecektir. Yoksa biz bugün babamızı veya dedemizi huzur evine yatırmayı onlardan kurtulmanın yolu sanırsak, yarın da evlatlarımızın bizi huzur evine atmasının kapısını aralamış olduğumuzu bilmeliyiz.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.