‘Babam okumadı, fabrikatör oldu’

Savaşan Emaye ve Soba Sanayi Fabrikası’nın Yönetim Kurulu Başkanı Salim Çokyürür (59), “Çocuklarım benim okumayıp, fabrikatör olduğumu söylüyorlar. Onun için hiçbiri okumadı. Ama inanın okumadıklarının faydası olmuş” dedi.

RÖPORTAJ MUSTAFA GÜZEY

Savaşan Emaye ve Soba Sanayi Fabrikası'nın Yönetim Kurulu Başkanı Salim Çokyürür, hayatına dair bilinmeyenleri, samimi bir şekilde bizimle paylaştı. Alışkanlıklarını, hobilerini, iş hayatındaki prensiplerini Merhaba ile paylaşan Çokyürür, “Bir hadis defteri tutarım. Hoşuma giden hadisleri deftere not alırım. Müsait olduğum her an bu hadislere bakarak, kendimi ölçerim” dedi. Kişisel hayatına dair bir ayrıntıyı da içtenlikle anlatan Salim Çokyürür, “Çocuklarım zaman zaman benim okumayıp, fabrikatör olduğumu söylerler. Onun için hiçbiri okumadı. Ama inanın okumadıklarını faydası olmuş” diye konuştu.

- İlk olarak şahsınızı tanımakla başlamak istiyorum. Salim Çokyürür kimdir?

Konya, Karatay 1954 doğumluyum. İlkokulu burada tamamlayarak akabinde 4 sene Kur’an Kursu’na gittim. Yarı hafızım diyebilirim. Kurstan sonra 14 yaşında sobacılık yapan babamın yanında çırak olarak ticarete atıldım. 1992’de babamın vefatından sonra sobacılığın yanında mutfak eşyaları da üreten bir fabrika kurduk. 1’i erkek 4 evladım, 9 torunum var.

- İlkokuldan sonra eğitiminizi yarım bırakmışsınız. Niye?

Okumaya pek istekli değildim. Ticarete çok meraklıyım. Merakımın kaynağı da babam olsa gerek. Çocukluğumda tellerden kamyon yapıp, satardım. İyi de para kazanırdım. (Gülüyor).

- Çıraklığını yaptığınız işin patronu olmuşsunuz. Bunu neye borçlusunuz?

Dürüstlük ve inanç olgularından taviz vermedim.

- Bahsettiğiniz olgulardan hiç mi taviz vermediniz?

Elhamdülillah ticarette hiç taviz vermedim.

- Şu anki konumunuza kolay bir şekilde gelmemişsiniz. Zaman zaman geldiğiniz yeri unuttuğunuz oluyor mu?

Asla. 1972’den 2013’e kadar hangi aşamalardan geçtiğimi unutmayayım diye bir fotoğraf albümü oluşturup işyerimdeki duvara astım.

- Fazla mülkün hesabını vermek zor olsa gerek.

Tabii. Bir hamal, bir urganın hesabını verememiş. Fabrikamda 200 işçi çalışıyor, bunların haklarını zayii etmeden hesaplarını nasıl vereceğim, bilemiyorum.

- Hesap vermenin sıkıntısını yaşıyorsunuz yani.

Yaşamazsam zaten kalp tatmin olmaz. Konya senin olmuş, boş. Allah’ın vaadi var. ‘Ancak beni anarsanız mutmain olursunuz’ diye. Para, mülk, kadın bunların hepsi yalan. Sıkıntısız işadamı olacaksa her yaptığı işi Allah için yapacak. Ondan sonra sıkıntı keyfe döner. İşadamı bu tespiti kavrayabilse hiçbir problem yaşamaz.

BUGÜN KÖPEĞİ YARIN İNSANI KANDIRIR

Balık tutma hastalığı var bende. Her hafta sonu Mersin’deki teknemle balık turuna çıkarım. Teknenin bulunduğu yerde bir köpek var. Biri, elinde bir şey varmış gibi köpeği yanına çağırdı. O kişiye dedim ki, ‘Yaptığın asla doğru bir şey değil. Hayvanı umutlandırdın, elin boş. Bugün hayvanları kandırırsan yarın insanları da kandırırsın.”

 

- Hiç böyle düşünmüyoruz.

Birçok insan böyle düşünmez. Mesela sabah arkadaşlarla çorba içmeye gidiyoruz. Çorbacının yanında av malzemeleri satan bir dükkan var. Dükkanın kapı koluna gazeteyi kıvırıp koymuşlar. Gazeteyi almak için elimi uzattım, dedim ki, ‘Açılmamış bir gazete, benim değil ki. Okuyup da tekrar oraya koymak hak olarak insana yeter.”

- Almadınız mı gazeteyi?

Almadım. Elim gitti, aklıma geldi, geri çektim. Kendi kendime otokontrol yapmayı öğrendim. Alışkanlıktır bu. Küfür hiç bilmem. Yaşım oldu 59. Ömrümde bir defa dahi olsa küfür etmedim. En sinirli olduğum anda da hiç küfür etmedim. Babam hem hocam hem de ustamdı. Babamın nasihatleriyle büyüdüm.

- Çocukluğunuzda yokluk yaşadınız mı? Yani geçim sıkıntısıyla karşı karşıya geldiğiniz oldu mu?

Çok şükür, olmadı. Evimizde bir tandır ekmeği, bir de yoğurt mutlaka bulunurdu, karnımız doyuyordu. Komşuluk hakları vardı. Tandır yanar, kokar diye komşulara dağıtırdık. Böyle bir hak gözetilirse aç olur mu o mahallede? O kokunun gittiği her kapıyı çalardık.

MÜSLÜMAN’IN EMEKLİSİ OLMAZ”

- Bugün komşuluk hakkı kalmamış gibi.

Şükürsüzlük bereketsizlik getiriyor. Müslüman’ın çalışması farzdır. Müslüman’ın cenazesi olur, emeklisi olmaz. Son nefesime kadar çalışacağım. Helal yoldan. İnsanlar asalak gibi yaşamaya alışmış. Hayatım boyunca böyle tiplerden nefret ettim. Eli öpülecek insan, şu fabrikaya gelip alının teriyle yuvasına ekmek götürendir. Hayatımda istişaresiz iş yapmam. Personelime, ‘Allah rızası için beni eleştirin’ derim. Nam, şöhret istemiyorum. İnsanlara zerre miktar faydalı olayım, tüm gayem bu.

- İnsanları hiç kırdığınız oldu mu?

Olmaz olur mu? Nefis taşıyoruz. Melek değilim ki. Pişmanlık duydum. Kırdığım insandan 10 kat daha fazla üzüldüm.

İLK KOVALI SOBAYI YAPTIK”

- Bir müddet baba mesleği olan soba imalatını devam ettiriyorsunuz, sonra Savaşan Emaye isimli bir fabrika kurup yola devam ediyorsunuz. Savaşan Emaye, ne demek?

Babam, her kış mevsimi geldiğinde Akşehir’den soba alıp satardı. Ancak bir ara parası soba almaya yetmemiş. Akşehir’deki adam da, “Paran yoksa soba da yok ” demiş. Bu söz, babamın çok ağrına gitmiş. Akşehir’deki sobaların ismi Savaş sobalarıydı. O dönem için çok meşhurdu. O olaydan sonra babam da kendi kendine söz verip, “Arkamda iki evladım var. Ben de soba imalatı işine gireceğim. İsmi de Savaşan Soba olacak” demiş ve Türkiye’deki ilk kovalı sobayı üretmiş. Babamın 1992’de vefatından sonra da evlatları olarak soba imalatının yanında emaye ismini verdiğimiz mutfak eşyaları da üreten bir tesis inşa ettik.

BABAM OKUMADI, FABRİKATÖR OLDU”

- Çok ince düşünen bir kişiliğe mi sahipsiniz?

Babam hayatı boyunca evimize haram lokma getirmedi. Bize de tavsiyesidir, çocuklarımıza haram lokma yedirmiyoruz. Evlatlarımın hiçbiri okumadı. Bana bakıyorlar, diyorlar ki, ‘Babam bak okumadı, fabrikatör oldu.’

- Bu konuda iyi mi örnek oluyorsunuz yoksa kötü mü?

İnanın okumadıklarının faydası olmuş.

- Niye? Diploma sahibi olmak kötü bir durum mu?

Dünyanın en akıllı insanı kim? Ordinaryüs olsa, Allah’ı bulamadıysa dünyanın en cahil insanıdır. Van Gölü’nün derinliği bana lazım değil. Edep, ahlak yoksa, ilmin içinde Allah yoksa, neyleyim diplomayı. Okumak tabii ki de yanlış değil. Yanlış olan boş boş ilim öğrenmek.

BİR TANE TAKVİM YAPRAĞINI ATMAM”

- Çok okur musunuz?

Tasavvuf kitapları ve hadisleri çok okurum. Bir tane takvim yaprağını atmam, saklarım. Bir hadis defterim vardır. Hoşuma giden hadisleri o deftere not alırım. Bir rehberdir benim için. Müsait olduğum her an defteri açıp, okurum. İşte ilim bu.

- Son olarak hobilerinizi öğrenebilir miyim?

Balık tutmayı çok severim. Her hafta sonu Mersin’deki teknemle balık turuna çıkarım. Sapan iyi kullanırım. Çocukluğumda çok kafa yarmışımdır. (Gülüyor). Beni kızdıran çocukların evlerinin camlarının hepsini sapanımla aşağı indirmişimdir.

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Röportaj Haberleri