Bir ilkbahar gününde doğanın yenilenmesini temaşa edip Konya'nın trafiğinde ailemle birlikte arabayla ilerlerken kırmızı ışıkta durduk. Işıkta beklerken yan arabada yaşananlara şahit oluyorduk. Arabada bulunan kızım, çocuk kalbinin merhametiyle: "Babacığım adam ağlıyor" deyince, oğlum:" Baba koca adam ağlıyor” diyerek şaşkınlığını gizleyemedi. Gözlerimi çevirip o sahneyle karşılaşınca yüreğimin sızladığını hissettim.
Neydi bu koca adamı ağlatan koca dertler... Neyin veya nelerin altından kalkamıyordu. Kırmızı ışıktaydım ve yeşil ışık yandığı için ilerlemek zorundaydım. Ama o an hayatımın tüm ışıkları kırmızı olmuştu.
Olayın etkisiyle O andan itibaren kendi iç muhasebemi yaptım ve kendime yeni bir yol çizdim. Evet, o adam benim yakınımdan veya telefon rehberimdeki kişi listemden biri olabilir miydi? Yüreği dağlanan, gözleri yaşaran o adama ulaşabilir miydi acısına ortak olabilir miydim? Ruhumda ve gönül dünyamda ilkbahar mevsiminin dirilişini yaşamak ve yaşatmak istiyordum.
Evet değerli dostlar! “Her nimetin zekâtı kendi cinsinden olmalıdır” ilkesinden hareketle bilgilerimizin ve öğrendiklerimizin yani gönül sermayemizin zekâtını verebiliyor muyuz? Nasıl mı?
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Mayıs 2017 verilerine göre, Türkiye'de her 5 ölümden 1'inin nedeni kanserdir. Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre kanser oranları artmıştır. Bu oranların artmasının başlıca nedenleri ise yaşanan olumsuzlukları tek başına çözemeyip içine atma, takıntı haline getirme, stres yapma ve nihayetinde kendi kendini bitirmedir. Peki, bizim sıkıntı yaşayan insanlarımız için yapabilecek küçük dokunuşlarımız, sorumluluğumuz var mı düşünelim? Çaresiz ve derman arayan kişiler, Türkçemizin güzel deyimiyle içi içini yiyerek kendinin ve çevresinin dünyalarını zehir ettiğinde; bizim sorumluğumuz olmayacak mı?
Bu yüzden Rahman’ın has kullarının arasına girmek için en yakınımızdan başlayarak Rahman’ın kullarının dertleriyle dertleşelim ve sıkıntılarına ortak olalım. Bu konuda İslam Güneşi Peygamber Efendimizin buyurduğu gibi "Müslüman'ın derdiyle dertlenmeyen bizden değildir!" Hadis-i Şerifi’nin gereği olarak mümin, mümin kardeşinin in derdiyle dertlenmeli, acısını, üzüntüsünü paylaşmalı, o acıyı dindirmek için elinden gelen desteği vermeli ve ona ilgisini göstermelidir. Ne zaman mı?
Zamanım yok diyenlere, ziyan zamanlarını değerlendirmelerini öneriyorum. Yürürken, koşarken, izlerken, sevdiklerimize ve çevremizdeki çaresizlere vakit ayıralım.
Sevdiklerimizi arayalım hal hatır soralım ve onlarla dertleşelim. Zig Ziglar’ın dediği gibi: “Kendileri kadar diğer insanların gelişimlerine de yardım eden insanlara hayranım”. “Başkalarının başarmalarına yardımcı olmadan başarılı olunabileceğine inanmıyorum” sözü de bu manada çok anlamlıdır.
Başarı seviyenizi ölçmek istiyorsanız, sıkça kullanılan “Kendinizle birlikte kaç kişiyi beraberinizde götürdüğünüzle ölçebilirsiniz” sözünü kendimize ölçüt alıp iyiliklerimizi ve başarı seviyemizi artırabiliriz. Başarı seviyemizi artırmak bu çağda o kadar kolay ki; dijital çağın getirdiği yenilikleri kullanarak insanın kalbine ve ruh sağlığına iyi gelecek güzellikleri paylaşmaya vesile olalım. “Bir insanı mutlu etmek ve geliştirmek bir tık kadar yakın” vecizimizden düstur edinerek bugün güzel bir sözü veya videoyu, tek hareketimizle 256 kişiye gönderebiliriz. Bu sayede farkında olmadan sermayemizin aslında zekâtını vermiş oluyoruz. Bazen şu gelebilir aklımıza: Dokunacağımız hayatları, yaşadıkları geçmişle değerlendirme hatasına düşebiliriz. Bu konuda en önemli kriterimiz, kim varsa hayatımızda dünü ve bugünü arasında bir farkın olduğuna bakmaktır. Bir fani olarak hayatta elbette seçimler yapacağız; ancak kişilerin değişim hatlarını kullanarak dünü ile bugünü arasında fark oluşturabileceklerini değerlendirmeyi unutmamalıyız. Değişim hatlarını inceleyerek dokunmaya değer görüp adım atmalıyız ve dokunmaya değer kişi listemize daha çok kişi eklemeliyiz.
Peki, nasıl yapacağız? Hissedin, hissettirin ve çözüm sunun düsturuyla hissedelim, hissettirelim ve çözüm sunalım. Unutmayalım ki insanın yüreğine dokunabilecek bir yatırım, iç huzurumuzun yanında ilahi adalet tarafından da bir gün mutlaka karşınıza çıkartılacaktır.
Şu dünyada hiçbir fani meta, bir insanın kalbine girmek kadar mutluluk verici olmamıştır. Yapacağınız güzellikleriniz sizlerle anılmaya vesile olacaktır. Son kertede kazanan yine siz olacaksınız.
İnsanı anlamaya bir adım daha yaklaşmak için hadi başlayalım!