Bu yıl Türk dünyasının büyük yazarlarından Kırgızistanlı Yazar Cengiz Aytmatov'un 90. doğum yılı. Büyük yazar, bilge insan Aytmatov, Türkiye'de, anavatanı Kırgızistan'da ve diğer Türki Cumhuriyetlerlerde çeşitli etkinliklerle anılıyor...
**
Cengiz Aytmatov, tüm Türk dünyasına Mankurtlaşmayı öğreten bir yazar olarak tarihe geçti. Aytmatov, "Gün Olur Asra Bedel" isimli romanında Mankurtlaşmayı edebi bir dille anlatıyor. Nayman Ana ve oğlu arasında geçen dramatik hikaye bize mankurtlaşmayı öğretti..
**
2003 yılında Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi'ndeyken hocamız Prof. Dr. Caner Arabacı'nın tavsiyesi üzerine Gün Olur Asra Bedeli isimli kitabı okumuştum. Kitap yıllar geçse hafızamızın derinliklerinden hiç silinmedi.. Her eve girmesi gereken, her Türk gencinin okuması gereken bir kitap...
**
2007 yılında Konya'da Cengiz Aytmatov'un konferansına katılma fırsatım olmuştu.Kendisini yakından görme ve tanıma fırsatına eriştiğim için Kırgızistanlı arkadaşlarım bile çok şanslısın demişti...Hiç sıkılmadan dinlediğim bir konferans olmuştu...
**
Konferansta Aytmatov'un çok önemli hatıralarını dinlemek nasip olmuştu. Aytmatov, kitaplarının 165 dile çevrildiğini söyledi ve yaşadığı bir anısını şu şekilde anlattı:
Bir gün eve bir posta geldi. İçinde benim kitaplarım vardı ama bugüne kadar hiç duymadığım bir dilde yazılmıştı kitaplarım.
Rus bir filolog arkadaşıma sordum hangi dilde yazıldı? diye.O da bilemedi. O da Moskova'da bir arkadaşına sordu. Kitabın Hindistan'da yaşayan bir kabilenin diline ait olduğu ortaya çıktı. Bunu öğrendiğimde çok mutlu olmuştum."
**
Cengiz Aytmatov öyle büyük bir yazar ki; kitapları Hindistan'daki bir kabile diline dahi çevrilmiş. Türkiye'deki milliyetçi camiadan bazı isimler Aytmatov'u kitaplarını Rusça yazdığı için eleştiriyordu...Kitaplarınızı neden Kırgız Türkçesi ile yazmadınız? diye soranlar bile olmuştu...
**
Aytmatov, konferansta eserlerini Rusça yazma sebebini "Kitaplarımı Kırgız dilinde yazsaydım çevirisi çok zor olurdu. Bu kadar geniş kitlelere ulaşamazdı. Mecburen Rusça yazmak zorunda kaldım. Rusça yazmasaydım belki kitabım Hindistan'daki o kabilenin diline çevrilemeyecekti" diye açıklamıştı...
**
Aytmatov, 2008 yılının Mayıs ayında bu dünyadan göç etti. Vefat haberini aldığımda son kitabı yani Aytmatov'un tabiriyle yeni kitabı "Dağlar Devrildiğinde, Ebedi Nişanlı" kitabını okuyordum. Arsen Samançin isimli Kırgız bir gazetecinin ülkesindeki parslar için verdiği mücadeleyi anlatıyordu...
**
Aytmatov'un, "Dağlar Devrildiğinde" kitabı her gazetecinin okuması gereken bir kitap olarak düşünüyorum. Avanta peşinde koşan değil de; ülkesini, doğayı, insanları seven, kimsesizlerin kimsesi olan ve toprağını sahiplenen gazeteciler bu kitabı mutlaka okumalı...
**
Mankurtlaşma kavramını tüm Türk dünyasına öğreten Aytmatov, "Hangi ülkede yaşıyorsanız, onun dilini öğrenin, hangi toprakta bulunuyorsanız onun dilinde konuşun ama sakın mankurtlaşmayın ve nereden geldiğinizi unutmayınız" tavsiyesinde bulunmuştu...
**
Bütün kitaplarını okudum diye biliyordum ama geçenlerde hiç duymadığım bir kitabı hediye edildi. Kırgızistanlı Kenze isimli bir öğrenci kardeşimiz bu Cengiz Aytmatov ve Kazak Yazar Muhtar Şahanov arasında geçen sohbetleri anlatan "Kuz Başındaki Avcının Çığlığı, Yüzyılların Kavşağında Sırdaşlık" isimli kitabı hediye etti. Fırsat buldukça okuyorum..
**
Türkiye'de Cengiz Aytmatov'un kitaplarından okumayan kimse yoktur diye düşünüyorum. En kötü ihtimal "Al Yazmalım, Selvi Boylum" filmini izlemeyen kimse yoktur. Bu eser de Aytmatov'un ölümsüz bir eseridir. Sırf bu eser bile Aytmotov'u sevmek ve okumak için yeterli bir sebeptir..
**
Ama kitaplarını öz Türkçe ile yazan diğer Cengiz'i tanımıyoruz. Yani Kırımlı Yazar Cengiz Dağcı'nın eserlerini de ihmal etmemek lazım...İki Cengiz de ahirete göçtü...Cengiz Aytmatov ve Cengiz Dağcı'nın mekanı cennet olsun...
**
İkisinin de vasiyeti mankurtlaşmayın, aslınızı, kökünüzü, atalarınızı ve kutsal vatanınızı unutmayın olmuştu... Bu sözler hepimizin kulağına küpe olmalı... Bize düşen onların aziz hatıralarını ve eserlerini nesilden nesile aktarmak olmalıdır...