Bu deyim Türkiye’de yerleşmiş halk deyimlerinden olmaktadır.
Geçmiş yıllara kadar noktalı kesime her ne kadar başka isimler konsa da, “Moskof” kelimesi daha çok yerleşmişti.
Ezeli bir Türk – Rus karşıtlığı yanında, daima kuzey doğu illerimizde gözlerinin olması ve boğazlarda hâkimiyet istemi içinde bulunan Rus hükümetlerine karşı…
Halk arası ikaz söyleşimi olarak yerleşmişti.
“Moskof” kelimesi yanında “Gâvur” kelimesi de girerdi bazı zaman..
Peki, yakın zamanımız için hangi kelimeyi koymak lazım ki acaba?
Bunu size bırakmak daha doğru olur diye noktaladım zaten.
Bana kalırsa “Moskof” kelimesi çok zayıflama yanında “Gâvur” kelimesi de öyle gibi!.
Acaba Gâvur olmayan devletler çok mu iyi dost oldu veya olabiliyor.
Tarihi incelemeye gerek yok. Bu gün bile bunların dışında olan onlarcası yanında ikinci kelime de rahat girebilir diye düşünürüm.
Dün “Komünizm” konusu ile mücadele verirken.
Onun çok çok üstünde başımıza PKK ve diğerlerini bela edip destekleyen, binlerce şehit vermemizi temin içinde olan devletlerle karşı karşıyayız.
Bunlar bizlerin tarihsel dost bildiğimiz devletler değil mi? Halen bize bir parmak bal çaldırırken…
Gizliden gizliye de kalmayıp yavaş yavaş açığa çıkan emelleri ile…
Bırakın midemizi, kalbimizi yok etmeye çalışmıyorlar mı?
***
Yıllar evveli yazılarımı karıştırırken. Aradan on yılı aşkın bir yazım nüksettirdi bu yazıyı bendenize.
O zaman ne demişim? Ne gibi bir belgeyi açıklamışım.
Ve bu belge halen geçerli mi? Geçersiz mi? Göz gezdiriniz bir zahmet.
Değişen bir şey olmuş mu? Yoksa aynen devam mı?
İBRET VEREN DÜŞÜNCE VE TARİHİN TEKERRÜRÜ!..
Bazı devletleri karşıtımız, bazılarını da değişmez dost biliriz...
Tarihe bakarsak hiçte öyle olmadığını, zaman akışının geçişi içinde görürüz!..
Daha önceki yazılarımda da konu ettiğim gibi...
Birinci Dünya Savaşı öncesi Almanya ile dost olmuşuz...
***
Bu dostluk, o kadar içimize işlemiş ki!...
Birinci Dünya Savaşı’nda bizi emellerine alet edip harbe sokmuş, kendisi kurtulurken Osmanlı Devleti’nin yıkılmasına sebep olacak zararlar vermiş!..
Dostluğuna inanarak, verdiğimiz izin ve yerlerde sondajlar yaparak petrol bulduğu halde, “Siyah pis su...” aldatmacası tarihi misyonu ile İngilizlerle birleşip, Musul ve Kerkük’ü bizden koparması olaylarına rağmen!..
Cumhuriyet Devrinde de gerek Devletimiz gerekse, halkımız yıllarca dost bildi(!) Almanları!..
***
İkinci Dünya Savaşı sonunda da Amerikalıları büyük dost bildik..
Bilmeye de devam ediyoruz!..
Şimdi dost bildiğimiz Amerikan Devlet adamlarının bizim için düşündüklerine!..
Halen Irak emperyalistlik düşüncesi içinde yapılan savaşta bize gösterdikleri alaka ile yapmak istedikleri faydalanmayı herhalde hepimiz bilmekteyiz!..
Bu düşüncenin yeni olmadığı, tarihsel düşünceler içinde yıllar önce uygulanmak istediğini aşağıda ki belge açıkça ortaya koymaktadır..
İbret alınacak bir tarihi tekerrür!..
AMERİKALININ ASIL DÜŞÜNCESİ!..
1950 yıllarında, Marshall planı çerçevesinde bazı üyeler Komünizme karşı direnen Türkiye’ye yapılan yardımların artırılmasını ısrarla istemektedirler...
Bunları dinleyen dönemin Dış İşleri Bakanı John Foster Dallas üyelere hitap eder...
“... Israrlı isteklerinizden bir şey anlamamaktayım...
Size bir örnek vereyim...
Birisi, nehire balık tutmaya giderken oltasına bir yem koyar!..
Oltaya takılan balığa yeniden yem vermenin anlamı yoktur!..
Eğer, balık oltadan kurtulmak isterse!..
Siz de çubuğu sallayarak, balığın hem kurtulmasını önlersiniz, hem de boğazının parçalanmasına yardımcı olursunuz...
Yok eğer balık uslu durup size problem yaratmıyorsa, siz de yaşaması için arada bir yem verebilirsiniz!..
İşte Türkiye bizim için oltaya takıla bir balıktır...
Sürekli yem vermeye gerek yoktur...
Türkiye bizden kurtulmak isterse, olta ile boğazının parçalanmasını sağlarız!..
Yok, eğer uslu durursa, biz de ona yaşaması için gerekli olduğu ölçüde ve bizim çıkarlarımıza hizmet edecek şekilde yardımcı oluruz...
Zamanı gelince de yeriz...” der!..
***
Düşünce yıllardır ortada ve tarih tekerrür etmekte!..
Başka söze gerek var mı?..
***
Sağlık ve esenlik içinde yaşam dileğimle…