Bosna-Hersek'in başkenti Saraybosna, can yakın insanları, başka dinlere olan hoşgörüsü, tarihi güzellikleri ve gelenekleriyle Osmanlı'nın ruhunu taşıyor.
114
Bosna-Hersek'in başkenti Saraybosna'ya dört defa gitme fırsatım buldu. Ecdad yadigarı Saraybosna, yaşadığı acı dolu yılların izlerini her geçen yıl silmeye devam ediyor. Binalarda, yollarda, köprülerde savaşın izleri ne kadar silinse de insanların yüreklerinde, yüzlerinde ve gözlerinde savaşın izleri hala vardı. Saraybosnalılar, yaşadıkları onca acıya rağmen hala gülebiliyordu. Yeniden birlikte yaşama kültürünü oturtmuşlardı. Belki hiçbir savaştan önceki gibi değildi.
214
Savaşın izlerini sadece binalarda değil yollarda bile görmek mümkün. Slovenya ve Hırvatistan'daki gelişmiş yolları Bosna-Hersek'te görmek mümkün değil. Bosna-Hersek'e girer girmez yollar kötüleşiyor.
314
Bozuk yollarla Saraybosna'ya kadar yolculuk ettik. Yolculuk boyunca yol kenarlarındaki savaştan kalma yıkılmış evlerı ve Sırpların yaptığı kiliselerin ve anıtların fotoğraflarını çektim.
414
Saraybosna diğer Avrupa şehirleri gibi güzel, bakımlı değildi belki ama Saraybosna'nın ruhu var. Güleryüzlü ve yardımsever insanları vardı. Saraybosna Osmanlıydı. Saraybosna, hoşgörü, kardeşlik şehriydi. Saraybosna, kültür ve sanat şehri. Saraybosna, Avrupa göbeğindeki Kudüs'tü. Bir yanda Osmanlı'dan Gazi Hüsrev Begova Camii az ilerisinde Sırp Katedrali biraz ilerisinde Sinagog bulunuyor. Caddenin biraz ilerisinde de Hırvat Katedrali var. Saraybosna, 3 dini ve 5 farklı inancı bir caddeye sığdıran şehirdir. Saraybosna bu yüzden Avrupa'nın Kudüs'üdür.
514
SARAYBOSNALILAR NEFRET ETMİYOR
Saraybosnalılar, kendilerine yapılan onca zulümleri, katliamları yapanları bile affeden insanlar. Nefret etmiyorlar ama unutmuyorlar da. Beni misafir eden Alem Keşan isimli Boşnak, savaşta babası Adem ve kız kardeşi Amra'yı kaybetmesine rağmen düşmanlık gütmüyordu kimseye.
614
Sadece politikacıları suçluyordu. Aslen Kosovalı bir Türk olan Türkana Hoti Pilyeviç ise yazdığı Türkçe-Boşnakça sözlükle iki millet arasında dil köprüleri kurulmasını istiyor. Kızı Leyla Pilyeviç ise Bosna-Hersek'in en ünlü keman sanatçılarından. Bir gün kızının Konya'da konser vermesini istiyor. Bunun için Konyalı yöneticilerin desteğini istiyor. Türkan hanım da Bosna savaşının en karanlık günlerinde bile umudunu kaybetmemiş. Saraybosna'ya sadece Türkler gelmiyor. Almanlar, İranlılar hatta Belgrad'dan Sırplar bile geliyor. Esnaf, Sırp misafirlerine bile kibar davranıyor. Sırplar ise biraz utangaç biraz mahçup. Bir zamanlar soydaşlarının bu şehirde yaptığı katliam ve yıkımlardan dolayı suçluluk duygusu hissediyor.
714
BAŞÇARŞI SARAYBOSNA'NIN RUHU
Saraybosna'ya her gidişimde beni karşılayan ve Saraybosna'nın en güzel yerlerine götüren Tarık Karçiç ile Boşnak kahvesi içtik, beraber o meşhur cevapiden yedik. Başçarşı'da bulunan o meşhur sebilin önünde güvercinlere yem atan Boşnak çocuklarını fotoğrafladım. İmkan buldukça güvercinlere yem attım. Bu şehrin güvercinleri de insanları gibi dost canlısı. İnsanın eline de konuyor, kafasına da. Sebil'in yanında bulunan mağazalarda çeşit çeşit t-shirtler, şapkalar, atkılar, formalar satılıyor. Esnaftan bir tanesi Türk vatandaşlarını sürekli “Merhaba abi, buyrun abi” diye davet ediyor.
814
BİZ KARDEŞİZ MESAJI HER YERDE
Esnaf ağabeyimizin elindeki atkı dikkatimi çekiyor. Atkıda Bosna ve Türkiye bayrakları bulunuyor ve yanında “Mi smo braca” “Biz kardeşiz” bir başka atkıda ise “Osmanlı Torunuyuz” yazıyor. Başçarşı'daki Kazancılar Çarşısı ise bir başka güzel. Savaş zamanından kalma mermi kovanlarından ve kurşunlardan kalem yapmışlar. Esnaf, Türklere indirim yapıyorlar. Esnaf, memleketimi soruyor.
914
Konyalıyım dediğim zaman ise “Mevlana” diyorlar. Saraybosna'da Konya'ya karşı büyük sevgi ve ilgi var. Saraybosna'ya kadar gitmişken Bilge Kral'ın mezarını ziyaret etmeden olmazdı. Aliya İzzetbegoviç ve mezarlıktaki diğer şehitler için duamı ettikten sonra Selçuklu Belediyesi ve TİKA'nın restore ettiği tarihi Mevlevihane'yi yakından görme fırsatım oldu. TİKA, Bosna-Hersek'te çok sayıda tarihi eseri yeniden ayağa kaldırıyor. Bosna'daki ecdad yadigarı eserler bir bir hayat buluyor.
1014
TARİHİ KÜTÜPHANE AYAĞA KALKIYOR
Saraybosna'da dikkatimi çeken bir ayrıntı ise Sırplar tarafından 1992 yılında bombalanan tarihi yazma eserler kütüphanesinin restore edilmesi oldu. Kütüphanenin dış restorasyonu büyük oranda bitmiş durumda. 2007 yılında Saraybosna'ya ilk geldiğimde kütüphanenin durumu çok kötüydü. 2009 yılında restorasyon çalışmaları başlamıştı. Tarihi kütüphane geçtiğimiz yıllarda yeniden restore edilerek hizmete girdi.