Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü Biyoteknoloji Şube Müdür Vekili Hüsniye Kılınçarslan, özellikle Avrupa ülkeleri ile birlikte Rusya’nın yeni nesil antibiyotiklerin geliştirilmesinde kullanmak üzere Türkiye’den bazı böcek türlerini kaçırdıklarını ifade etti. Hüsniye Kılınçarslan, bu türler arasında ticaret amaçlı kelebeklerin ilk sırada yer aldığını, yeni nesil antibiyotik içinde örümcek ve hamam böceği başta olmak üzere çok sayıda böcek türünün değerlendirildiğini açıkladı.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar 7. Bölge Müdürlüğü Kayseri Şube Müdürlüğü tarafından 'Biyokaçakçılıkla Mücadele Çalıştayı' düzenlendi. Programda "Biyokaçakçılığın Önemi ve Türkiye'de Biyokaçakçılık", "Kayseri'de Biyokaçakçılığa Maruz Kalabilecek Flora Türleri" konuşuldu. Programa katılan ve konuşma yapan Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü Biyoteknoloji Şube Müdür Vekili Hüsniye Kılınçarslan, Türkiye’nin biyolojik çeşitliliğini ve yapılan biyokaçakçılığı anlattı. “Ülkemizi biyolojik çeşitliliğini bütün unsurlarını barındırıyor” diyen Hüsniye Kılınçarslan, şu bilgileri verdi: “Hem tür, hem genetik hem de ekosistem çeşitlilik olarak bütün türleri ülkemiz barındırıyor. Hemen hemen bütün ekosistem çeşitliliklerini ülkemizde görebiliyoruz. Bunların başlıca sebebi üç kıta arasında olmasıdır. Bu nedenle Türkiye’de biyokaçakçılık olaylarla karşılaşıyoruz. Münferit gibi algılanıyordu. Ama birçoğunun organize şekilde yapılıyor. Doğu Karadeniz’de yakalanma sayıları çok yüksek. Yöre halkı bu konuda duyarlı ve ihbar yapıyor. Diğer bölgelerimizde de biyokaçakçılık var. Ama yakalanma oranları düşük. Türkiye genelinde yapılan çalışmalarla yakalanma olayları artacaktır. Yurtdışı yayınlarda ülkemizde çok sayıda biyokaçakçılık yapıldığını görüyoruz.”
Hüsniye Kılınçarslan, Türkiye’den kelebek türlerinin ticari amaçlı olarak daha çok kaçırılan tür olduğuna işaret ederek, “Biyokaçakçılık yapanlar birkaç gün içinde birkaç bin kelebek topluyorlar. Önemli de tahribat oluyor. Kültür bitkilerin yabani akrabaları açısından ülkemiz kıymetli. O yönde bütün ülkelerden rastladığımız biyokaçakçılar var. Avrupa ülkeleri var. Özellikle Hollanda soğanlı bitkilerin üzerinde duruyor. Hollandalı vatandaşlar var. Japonya gibi genetik çalışmalar yapan ülkeler özellikle yabani akrabalarında karıştıkları vakalar var. Bütün vakalar yakalanamıyor. Tür bir vakada binlerce böcek var. Bir vaka vardı ve 5 bin soğanlı bitki yakalandı. Sayısı önemli değil. Birkaç kök yabani buğday genetik çalışma için yeterlidir. Miktardan ziyade tür ve genetik kaynak üzerinde duruyor. Endemik türlerimiz dünyanın başka yerinde bulunmadığı için genetik kaynak olarak çok kıymetli.” dedi.
Biyokaçakçıların genelde turistik amaçlı yada doğa turları adı altında ülkemize geldiğini belirten Kılınçarslan, gezi sırasında çalışmalar yapıldığını anlattı. Kılınçarslan, Avrupa ülkeleri ile Rusya’nın biyokaçakçılık olayında ilk sırada yer aldığını aktararak, “Böceklerden kelebekler ticari ve koleksiyon amaçlı toplanıyor. Örümcekler, hamam böceği yeni nesil antibiyotiklerin geliştirilmesinde kullanılıyor. Yeni bir alan olduğu için bizde de omurgasızların tespiti yapılmış değil. Tamamı isimlendirilmiş değil. O amaçtan dolayı da ilgi çekiyor. Üzerinde çalışma adına da fazla ilgi var” diye konuştu.
SURİYELİLER SAKA KUŞU AVLIYOR
Hüsniye Kılınçarslan, Suriyelilerin özellikle yırtıcı kuşların kaçakçılığında ön planda olduklarını ve ticari amaçlı yaptıklarını belirtti. “Güvercin, saka gibi kuşları yakalayıp yırtıcı kuşları yakalamak için kullanıyorlar” diyen Hüsniye Kılınçarslan, “Atmaca gibi yırtıcıları avlıyorlar ve saka kuşlarını kullanıyorlar. Şuan ki durumdan dolayı yaptırım yapmak mümkün değil. Adres belli değil. Göçmen durumundalar. Engellenemiyorlar. İç Anadolu ve Doğu Anadolu’da vakalar var. Yüzlerce saka kuşu yakaladıklarını biliyoruz” şeklinde konuştu.
Katılımcının fazla olduğu programa jandarmanın büyük ilgi göstermesi de dikkat çekti.
CİHAN