Türk milletinin 1960'larda başlayan Avrupa macerasının üzerinden 60 sene geçti. Avrupa ülkeleri kimileri için "acı vatan kimileri için ise fırsatlar ülkesi" oldu...
**
Almanya ile başlayan Avrupa rüyamıza daha sonradan Fransa, Hollanda, Belçika, Norveç, İsveç, Finlandiya ve Danimarka eklendi...
**
Türklerin Avrupa ülkelerine göç hikayeleri filmlere ve kitaplara da konu oldu. Özellikle de Alman sineması bu göç hikayesinden çok film çıkardı. Yeşilçam'a da ilham oldu...
**
Günler haftaları aylar yılları kovaladı. Yarım asır sonra Avrupa ülkelerindeki Türk nüfusu sayısı 6-7 milyona ulaştı. Nüfusun kalabalık olması bir şey ifade etmiyor maalesef...
**
Türkler, işçi olarak gittikleri Avrupa ülkelerinde zamanla kendi işini kurdu. Patron oldu. Alman'ı, Fransız'ı kendi iş yerinde çalıştırmaya başladı...
**
Avrupa'da ekonomik anlamda güçlenen Türk toplumu zamanla sosyal anlamda ciddi bir bunalıma girmeye başladı. Entegrasyon sorunu yaşadılar. 3. ve 4. kuşak nesiller kendisini kimlik buhranın ortasında buldu...
**
Avrupa'da "yabancı" diye, Türkiye'de "gurbetçi", "Almancı" diye dışlandılar. Kayıp bir nesil ortaya çıktı. Kendisini kimlik buhranın ortasında bulan Türk gençlerinin bir kısmı kendini Avrupa'nın arka sokaklarında buldu...
**
Avrupa'nın arka sokakları karanlık ve pusluydu. Her milletten, her dinden insan vardı. Alman'ı, Danimarkalısı, Yugoslav'ı, Arnavut'u, Türk'ü, Arab'ı hepsi arka sokaklardaydı...Suç dünyasının en acımasızları da oradaydı...
**
Son yıllarda sadece Konyalı 7-8 gencimizi Avrupa ülkelerinde işlenen cinayetlerde kaybettik. Geçen hafta Serkan Yurdakoş isimli Ereğlili genç Alman polisinin silahından çıkan 4 kurşunla hayatını kaybetti..
**
Serkan Yurdakoş da yukarıda bahsettiğim kayıp neslin çocuklarındandı. Ailesi ile temasa geçtim. Alman polisi hakkında suç duyurusunda bulundular. Bu cinayete nedense Türk basını ilgi göstermedi...
**
Türkiye'de bir Alman'ın burnu kanasaydı Alman basını ülkeyi ayağa kaldırırdı. Ama bir Türk cinayete kurban gidince nedense kendi ülkesi bile sessiz kaldı.
**
Bir kaç gün önce de Danimarka'da Cihanbeylili Serdal Baş isimli genç çete kurbanı oldu. Aralarında Türk, Danimarkalı ve Filipinli gençlerin de bulunduğu çete tarafından sırtından vurularak, öldürüldü...
**
22 yaşında evlilik hazırlıkları yapan Serdal Baş'ın her hangi bir illegal oluşumla bağlantısı olmadığı hatta Danimarka'da yaşayan Müslüman cemaatini sık sık ziyaret eden bir genç olduğunu öğrendim...
**
Ozan Özcan, Tayfun Kara ve Nedim Yaşar Yurttaş isimli Konyalı gençlerde geçtiğimiz yıllarda Danimarka'da uğradığı suikast sonucu hayatlarını kaybeden gençlerimiz oldu...
**
Özellikle aslen Kululu olan Nedim Yaşar Yurttaş'ın PKK'lılar tarafından öldürülmesi hem Türk basınında hem Danimarka basınında geniş yer buldu. Bu cinayeti sürekli takip ettim...
**
Bir dönem illegal oluşumların içerisinde olan Nedim Yaşar Yurttaş, evlenince ve çocuğu olunca bütün bu pis işleri terk edip, kendini dine adadı. Yaşadıklarını ve gördüklerini bir kitapta topladı...
**
Terör örgütü PKK mensupları tarafından kitabı yayınlamaması konusunda "ölümle" tehdit edildi. "Ölmek var, dönmek yok" diyordu. Yurttaş, bir radyo programı çıkışında terör örgütü üyesi tarafından aracında katledildi...
**
Belçika'da yaşayan Emre Söğütlü de 2019 yılında terör örgütü PKK üyeleri tarafından katledildi. Evli ve 1 kız çocuğu babası Emre Söğütlü memleketi Konya'da son yolculuğuna uğurlandı.
**
Selçuk Üniversitesi öğrencisi Furkan Kocaman da 2018 yılında Polonya'nın Wraclow şehrinde firari PKK'lı tarafından şehit edildi. Furkan Kocaman, Polonya'da Erasmus öğrencisiydi...
**
Ne Alman polisi ne de Danimarka polisi bu cinayetlerin hiçbirinin üzerine gitmedi. Türk ve Müslüman olunca hatta hafiften esmersen olayın üzerini kapatıp geçiyorlar...Bilinçaltlarında hala ırkçı fikirler yatıyor...
**
Avrupa ülkeleri Türk gençleri için rüyalar ülkesi olmaktan öte acı bir vatan haline geldi. Avrupa'da yaşayan Türk toplumunun yeni nesil gençlerimize maddi ve manevi anlamda sahip çıkması gerekiyor..