Av. Cangı: 12 Eylül Tehdidi Türkiye Demokrasisi Açısından Kaygı Verici

12 Eylül davasının müdahil avukatlarından Arif Ali Cangı, sahur operasyonu savcılarından biri tarafından dile getirilen, “12 Eylül’deki gibi gerekirse 500 bin kişiyi gözaltına alırız” sözünün, 12 Eylül rejiminin özleminin devam ettiğini...

12 Eylül davasının müdahil avukatlarından Arif Ali Cangı, sahur operasyonu savcılarından biri tarafından dile getirilen, “12 Eylül’deki gibi gerekirse 500 bin kişiyi gözaltına alırız” sözünün, 12 Eylül rejiminin özleminin devam ettiğini gösterdiğini söyledi. Av. Cangı, “Kişi güvenliğini, hürriyetini sağlayacak, hukuk güvenliğini sağlayan uygulamalara gidilmesi gerekirken şimdi aksine 12 Eylül dönemini hatırlatan uygulamaların yapılacağı tehdidinin yapılması, Türkiye demokrasisi açısından ciddi kaygı verici bir durumdur.” dedi.

12 Eylül davasının başlangıcında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, "Davayı açtırdık" diye övündüğünü ifade eden Cangı, “Davanın ilerleyen aşamasında müdahil olan Başbakanlık'ın, davaya hiçbir katkısının olmadığını gözlemledik. Sadece duruşmaya gelip hiçbir beyanda bulunmadan duruşmada görünür durumdaydılar. Diğer yandan darbe davasısın tahkikatında darbeye giden süreç, darbe sırasında işlenen suçlara ilişkin düzenlenen raporlar, planlar, listeler gibi mahkemenin istemiş olduğu pek çok belge ve bilgi, Genelkurmay ve MİT’ten gelmemiştir. Kimisinin imha edildiği söylenmiş, kimisiyle ilgili bilgi bile verilmemiştir. Genelkurmay ve MİT, doğrudan doğruya Başbakanlık’a bağlıdır. Hükümetin bu konuda dosyayı besleme iradesinin olmadığını gösteriyor.” diye konuştu. Davanın sonuna doğru hükümetin 12 Eylül darbe davasıyla ilgilenmediğini, belge ve bilgi sunmayarak zorlaştırdığını gözlemlediklerini vurgulayan Cangı, “Hatırlarsanız 12 Eylül darbe davasıyla ilgili mahkumiyet kararı ile Balyoz'la ilgili Anayasa Mahkemesi’nin ihlâl kararı aynı gün açıklandı. Başbakan, Balyoz kararını öve öve bitirememişti. Bunun kendi iktidarlarının almış olduğu bireysel başvuru kararı sayesinde alındığını anlatmıştı. Aynı basın toplantısında 12 Eylül mahkumiyeti ile ilgili, ‘Kesinleşmiş bir karar değildir. Sanıkların avukatlarının temyiz gibi ve başka yollarla ilgili başvuru hakları varmış.’ gibi bir söz kullanmıştı. Bu da aslında 12 Eylül 2010 referandumundaki noktadan nereye gelindiğini göstermektedir.” şeklinde konuştu. Başbakan Erdoğan’ın, bir televizyon kanalındaki programda, "Referandumdan sonra kimi bakan arkadaşlar hata yapmıştır, zafiyeti olmuştur, paralel unsurları yerleştirmiştir." şeklinde bir cümle kullandığını da belirten Cangı, bunun da 12 Eylül referandumundaki konumundan çok farklı konuma gelindiğini gösterdiğini kaydetti.

12 Eylül darbesinin hâlâ Türkiye’ye giydirilmiş deli gömleği niteliğinde olduğunun altını çizen Av. Cangı, “Bu deli gömleğinin aşılması için her alanda demokratik kuralların uygulanması gerekir ki bize göze 12 Eylül referandumu bunun bir nebze başlangıcıydı, bir açılımıydı. Bu genişletilebilirdi ama gelinen aşamada 12 Eylül dönemindeki 500 bin kişinin gözaltına alınması, tutuklanması örneği gösterilerek bir operasyon yürütülmesi, gerçekten kişi güvenliği, hürriyeti ve hukuk güvenliği açısından ciddi bir tehdit altında olduğumuzu göstermektedir. Ne yazık ki kimi devlet görevlilerinde, bu yürütmede, idarede ve yargı içinde de var, kimi kamu görevlilerinde 12 Eylül özleminin devam ettiğini gösteriyor. Bu örneğin gösterilmiş olması bile ciddi kaygı verici bir şey. Hukuk güvenliği sağlanacaksa 12 Eylül'ün kötü örnek olarak gösterilmesi gerekir. İyi örnek olarak değil, emsal olarak değil. Kişi güvenliğini, hürriyetini sağlayacak, hukuk güvenliğini sağlayan uygulamalara gidilmesi gerekirken şimdi aksine 12 Eylül dönemini hatırlatan uygulamaların yapılacağı tehdidinin yapılması, Türkiye demokrasisi açısından ciddi kaygı verici bir durumdur.” dedi. CİHAN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Türkiye Haberleri