Doların bir gecede yüzde 15 kadar değer kazanıp Türk lirasının değer kaybettiği bir ortamda attıkları manşetlerde dolarda hafif bir kıpırdanma var diyen basın yayın kuruluşlarından daha fazla o millete kimse zarar veremez.
Çünkü düşmanın en tehlikelisi bize en fazla benzeyenidir der atalar sözü.
Bu günlerde yaşanan olaylara özellikle dikkat edin.
Tarih şöyle bir 50 ila 60 sene geçtikten sonra yaşadığımız bu zamanlar için çok farklı şeyler yazacak diye endişelenmemek elde değil.
Ayasofya Camii Şerifinin ibadete açılması ile sevinen Müslümanlar son bir haftada İslam Hukuk Profesörü iken imam olarak atanan Mehmet Boynukalın’ın açıklamaları ile nerede ise ters yüz oldular.
Nerede ise her ay açıkladığı enflasyon rakamlarında vatandaşın çarşı Pazar enflasyonundan farklı rakamlar açıklamayı adet edinen TÜİK te kaçıncı başkan değişikliği oldu unuttuk gitti..
Faiz enflasyon sarmalından kurtaracak ümidiyle galiba 3 bakan 4 merkez bankası başkanı değiştirdik ama faiz, döviz ve enflasyonda hedefin çok gerilerinde kaldık.
Ayasofya imamı bu açıdan bir turnusol kâğıdı gibi bir vazife yapacak galiba.
Birileri birilerine işini yapsın mı dedi bu ülkede?
O zaman sormak gerekir, Ayasofya Camii imamına ayar vermek tek parti iktidarının Meclis grup başkan vekiline mi düşer?
Ayar vermeye kalkan grup başkan vekili bir avukat.
Ayar verilen Ayasofya Camii imamı ise İslam hukuku profesörü.
Konu Kadın hakları olunca kimin ilmi kime ayar vermeli acaba?
Ya da yine Ayasofya İmamının faiz konusundaki beyanları üzerine bu defa aynı tek parti iktidarının diğer bir grup başkan vekili devre giriyor ve imam efendiye bir ayar daha çekiliyor.
Tesadüfe bakın ki bu defa ayar çeken grup başkan vekili de bir avukat. Ama yüksek lisansı çalışma hayatı konusunda.
Bu arada adları her konuda geçen pelikanlar grubu da boş durmadı elbette.
Onlarda grup başkan vekilin e hedef alan bir açıklama yapmaktan geri durmadılar.
Bu arada yaşanan en garip olay dolar 3 lira olursa yüzüne tükürülmesini isteyen ve aylardır sesi soluğu çıkmayan bir emir erinin de herkes işini yapsın türküsünün korosuna katılmasıydı.
Biz inanıyoruz ki tam ve kâmil bir Allah(cc) inancının gereği olan bir ahiret inancı ve hesap verme şuurunun dünya hayatına yansıması olan son açıklamalar maalesef fert, cemaat, siyaset ve toplum bazındaki davranışlarımızın tam bir yansımasıdır.
Kadın hakları ve faiz konusundaki açıklamaları destekleyenler bu gerçekten at izinin it izine karıştığı günlerde imanlarını gereğini yapmışlar ve dimdik durmuşlardır.
Siyaset çok ağır bir iştir ve bu açıklamalar siyasetin yükünü artıyor. O yüzden de herkes kendi işini yapmalı diye açıklama yapanlar laik bir ülkede Diyanet kurumunun memuru bir imama ayar vermenin de siyasetçilerin işi olduğuna inanan zavallılardır.
Ayasofya İmamı Mehmet Boynukalın'ın önce hukuki sonra da ekonomi konusunda açıklama yapmasına şaşırarak bu adam ne yapıyor diyenler ise bu güne kadar gördüklerinden farklı bir imam profiline tahammül edemeyen gafillerdir.
Çünkü Ayasofya Camii Şerifinin açılmasının batıya karşı bir kafa tutma olduğunu inandırılıp da tayin edilen imamın bir gün kendilerine de kafa tutabileceğine şaşırmışlardır.
Tıpkı lise mezunu bir güreşçinin kamu bankasına yönetici olduğuna şaşırmadıkları gibi.
Bu arada tek parti hükümetinin dıştan çarklı destekçisi Perinçek’in Ayasofya İmamı Mehmet Boynukalın’a “Marangozlar açıklama yapıyorsa imamlarda açıklama yapabilmeli” şeklindeki destek açıklamasını unuttuk sanmayın.
Şimdi külahı önünüze koyun ve bir daha düşünün.
Ayasofya Camii İmamının “FAİZİN KALDIRILMASI İSLÂM IN EMRİDİR” şeklinde bir açıklama yapması sonucunda hem Müslüman olarak vasıflandırılan kesimin hem de laik kesimin aynı türden açıklama yapması sonucunda bu ülkede kim sağcı, kim muhafazakâr, kim milliyetçi, kim siyasetçi, kim hukukçu ve kim solcu dur?
En başa dönüp bir kez daha tekrar edelim: Bu günlerde yaşanan olaylara özellikle dikkat edin.
Çünkü İstanbul Sözleşmesinin feshi konusunda koç ailesi ferdinden yedikleri fırçaya hiçbir ses çıkaramayanlar Ayasofya Camii İmamı Prof. Dr. Mehmet Boynukalın’a sokak ağzıyla racon kesmeye ayar vermeye kalkışıyorlar.
İstiyorlar ki, imam namaz kıldırsın, dini nikâh kıysın, hacca ve umreye gidenleri götürsün, cenaze yıkasın, , ezan okusun, Kur'an okusun, mevlit ve ilahi okusun ve başkaca bir şeye karışmasın.
Siyasetçi, gazeteci sanatçı, avukat vs. her önüne gelen din konusunda rahatlıkla ahkâm keserken, görüşünü söyleyebilirken dinimizin hükümlerini söylemekle yükümlü olan imamlar ve diyanet camiası ile üniversitelerin ilahiyat fakültelerindeki öğretim görevlileri şimdiye kadar olduğu gibi suskun kalsınlar.
Yıllardır reformist ilahiyatçıların abuk sabuk açıklamalarına ses çıkaramayanların, Mehmet Boynukalın gibi dini hükümleri insanların gözünün içine baka baka anlatan ilahiyatçıları sevmedikleri bir kez daha ispatlanmış oldu.
Bu sebeple aynı sözü biz de onlar için söylemiş olalım:
Haddinizi bilin! Herkes işine baksın.